9 Haziran 2010 Çarşamba

Eski Yakacıklılar, sinemalar, çeşmeler...

YAKACIK YAKACIK’TI (2)

FETHİ SATICI

Sevgili Yakacık sevdalıları, Yakacık dostları;
Bu tanıtım yazımda Yakacık’ın bir zamanlar musluklarından şarıl şarıl buz gibi şifalı sularının aktığı, yaz aylarında bile sularının kesilmediği ve bugün perişan ve içler acısı konumunda olan Yakacık’ın birkaç çeşmesi ile birlikte Yakacık’ın ünlü birkaç mahallesi, Nimet Oteli’nin bahçesinde ki asırlık çınarı ve Yakacık’ın şu anda hayatta olan en yaşlı iki Yakacık’lı ağabeyimiz le birlikte Yakacık’ın en renkli siması ve Yakacık’ın ilk Sinema Makinisti Sayın İrfan Tetik kardeşimi, Yakacık’ın yenilerine tanıtmak istedim. Sayın Rıdvan Tetik, sitemizde yorum yazan Arzu hanımın da babasıdır. Bu tanıtım yazımda Yakacık’ı fotoğraflarla tanıtmak istedim. Böyle olunca da Yakacık sevdalılarını,Yakacık dostlarını sitemize yönlendirmek,daha çok sitemize ilgi göstermek olacaklarını düşündüm. Resimli yazılar okurun daha çok ilgisini çeker düşüncesiyle bundan sonra yazılarımı resimli olarak yazma kararı aldım. Ne var ki bizlere bu güzel siteyi açan, Yakacıklıları adeta buluşturan Sayın Şefika hocamızı istemeyerek olsa da yormak istemiyorum. Ve değerli hocamızın bizi hoş görü ve anlayışla ile karşılayacağı inancı içindeyim. Kendisine eski bir Yakacıklı olarak teşekkür ediyorum. Sağ olsun. Bu arada 1960’lı yılın altında ki eski fotoğraflara ulaşma çalışması başlattım. İnşallah kısa bir süre sonra onları da sitemizde görmek mümkün olacak diye düşündüm. Nostaljik yazılarıma Yakacık’ın bir zamanlar demir yumruklu ve renkli simalarından Sayın Ali Ağabeyimizle başlıyorum. Ali ağabeyimiz şu anda yanlış hatırlamıyorsam Yakacık’ın hayatta olan en yaşlı insanı olduğunu zannediyorum. Bir yanlış tespitim olursa af ola.

EFSANE BİR İSİM
Ali ağabeyimizin soyadını hatırlayamadım ve kendisi ile son olarak 2009 yılının yazında görüşmüştüm. Ali ağabeyimizi şöyle tanıtıyorum. Yakacıklılar kendisini “Naim’in Ali” diye tanımlarlar. Rahmetli Naim amcamızda Yakacık’ın saygın ve sevilen eşrafından dı. Nur içinde yatsın. Belki Yakacıklılar bilmezler. Cumhuriyet döneminin ünlü Kırkpınar Başpehlivanlarından rahmetli Manisalı Rıfat ,(Güreşen) pehlivan yaz aylarında Yakacık’a gelir, Ali ağabeyimizin babası Naim amca ile rahmetli Hüsamettin Tulga’nın evinde bir müddei konuk olurdu. Rahmetli Aşkın Tulga, ağabeyimizin babası. Düşünebiliyor musunuz Kırkpınar Başpehlivanlığını kazanmış bir büyümüz yaz boyunca Yakacık’ta misafir edilirdi.Eski Yakacıklılar son derece misafir perver ve iyilik yapmayı seven insanlardı.
Uzatmayalım Ali ağabeyimizin rahmetli annesi Nigar teyzemizde Çalkantı Mahallesi’nin sevilen, sayılan ve saygı duyulan teyzelerindendi. Ali ağabey Yakacık’ın beyefendi isimleri arasında gelirdi, bizim çocukluk ve gençlik yıllarımızda. Fiziği sağlam, çok güçlü bir insandı. Allah sıhhat, afiyet ve uzun ömürler versin bugün 80 yaş sınırında olan Ali Ağabeyimiz hala eski günlerinde olduğu gibi dinç ve yakışıklı. Evlerinin altında açmış oldukları Bakkal dükkânını çalıştırırdı Ali ağabey. Yanlış hatırlamıyorsam Aydos ve ya Yalı’da bostanları vardı. Yalı şimdiki Topselvi Mahallesi’nin bulunduğu alandı. Burası 1960 öncesi bostanları, zeytinlikleri ve üzüm bağları ile meşhur bir alandı. Rahmetli Nigar teyzemizde evlere mevsimine göre sebze ve meyve satardı. Nur içinde yatsınlar. Eski insanlar bambaşka idi. Ali ağabey zannedersem 1960’lı yıllardan sonra yemcilik işi ile uğraşmaya başladı. Oğlu Sinan’ı da 1965 yılından sonra görmedim.

İLK SİNEMA MAKİNİSTİ İDİ
Sevgili Yakacık sevdalıları ve dostları. Yakacık’ın gençlerinin çoğu romantik, maceracı ve sesi güzel insanlardı. Burada birkaç örnek vermek istiyorum. Mesela Yeni mahallede oturan(Mağcır Mahallesi eski ismi)Ruhi, Ergun, Burhan ağabey ve benim okul arkadaşım Mualla Maden, Salih Maden’in ablası. Sesleri çok güzeldi. Ruhi, Ergun ve Avcı Burhan ağabeylerimiz çok güzel GAZEL çekerlerdi. Yani Hafız Burhan gibi. Rahmetli Mualla Maden’de özellikle “Hastanenin önü mermer döşeli, ben bir yıl oldu anam bu derde düşeli(Verem) şarkısını söylediği zaman kendisini dinleyenlerin hepsi göz yaşı dökerlerdi. Sonra benim çocukluk ve gençlik arkadaşım Asaf Sağun da Yakacık’ın sesi en güzel olan gençlerindendi. Hala tarihi Akordeon’u evinde durur. Yakacığın ilk sinema makinisti olma özelliğini taşıyan Sayın Rıdvan Tetik’in sesi çok güzeldi. Sitemizde ara sıra yorum yazan Arzu hanımın babası. Rıdvan Tetik, sağolsun bir süre benim işletmeciliğini yaptığım Yakacık’ın efsane sineması Arzu’nun makinistliğini yapmıştı.




Geçen yıl Yakacık’ta kendisine rastlamış ve bu fotoğrafını çekmiştim. Rıdvan Tetik, yaş olarak bizden çok küçüktür. Rıdvan’ın ağabeyi Yılmaz Tetik’te bizim ağabeylerimizdendi. Bir diğer ağabeyi İrfan Tetik’te benin çocukluk ve gençlik arkadaşımdı. Güreşe başladığım yıllarda rahmetli Yavuz Kahraman ile birlikte bana meydan okurlardı. Yakacıklı ağaylerimizde gece yarısı bizleri Yeni Mahalle’deki zeytinlik alanında güreştirirlerdi. Tabi ki hiçbir güreş eğitimi almadıkları ve oyun bilmedikleri içinde ikisini de çok rahat bir şekilde yenerdim. Bu arada hiç unutmam, şu anda Yakacık’ın 45 yıllık muhtarı S.Çetin Turan ile Yakacıklı Yüksel Tulga pehlivan bizlerin güreşinden sonra aynı yerde güreş tuttular ve bir saat süren güreş sonuncunda berabere kaldılar. Muhtar Çetin ağabeyimizde çok güçlü bir sporcuydu. ne var ki güreş oyunu bilmiyordu. !972 yılı idi galiba. Benimle de kapıştı. Ben kendisine karşılık vermedim ve beni Ayazma’da yere düşürerek başımı asfalta çarptı. Yani beyin sarsıntısı geçirmiş ve kendimden geçmiştim. Gözlerimi açtığımda kendimi hastane de bulmuştum. Derhal beni Yakacık Devlet Demir yolları Hastanesine götürmüş ve burada ilk müdahale yapılmış ve müşahede altına alınmıştım. Kendiside bu duruma çok üzülmüştü. Ara sıra bir araya geldiğimizde S.Çetin Turan, ağabeyimizle bu acı hatıramızı tartışırız. İşte Yakacık öyle bir Yakacık’tı bizim gençlik yıllarımızda.

YAKACIK’LI SAYILIR
Yakacık’ta ünlü bir yağlı güreşçi yaşar. Yeni yetişen nesil onu pek tanımaz. Yanlış hatırlamıyorsam 1950’li yılların ortasında Yakacık’a yerleşti ve Yakacık Devlet Demir Yollarında çalışmaya başladı ve oradan emekli oldu.Şu anda yaşı 80 sınırında. Evet, Yağlı Pehlivan Güreşlerinin usta bir Başaltı pehlivanı. Nam-ı değer Çamlıcalı Kel Şaban. Şaban ağabeyimiz Bülent’in babası. Şaban ağabeyimizi biz Yakacıklılar çok sever ve sayarız. İnsan iyisi bir delikanlı adamdır. Şaban ağabeyimiz ayrıca Yakacık’ın yetiştirdiği minder ve yağlı güreşin bir DEV ismi olan ve benimde ustam. Yakacıklı Yüksel Tulga, pehlivanında ustasıdır. Allah uzun ömürler versin. Kendisi ile ara sıra görüşüyor ve güreşimizi tartışıyoruz. Şaban ağabeyimiz ilerlemiş yaşına rağmen ara sıra Cevizli Tekel Spor tesislerine gidiyor ve burada gençlerle güreş çalışması yaparak onlara kendine has güreş sitilini ve oyunlarını gösteriyor

ÇOK ÜZÜLDÜM
Burada fotoğraflarını gördüğünüzde sizlerin de üzüleceğini sandığım çok önemli bir konuyu da Yakacıklıların bilgisine sunmak istedim. Yakacığın ünlü ve tarihi çeşmeleri. Bugün hemen hemen 2-3 tanesi haricinde suları akmayan, birer harabe ye dönüşerek için ağlayan ve ilgi bekleyen Yakacığın ünlü ve tarihi çeşmelerinden birkaçını masaya yatırdım ve mercek altına aldım.




1. çeşmemiz hamam mahallesi çıkmaz sokakta, rahmetli Yılmaz Gürsoy’un evinin bulunduğu sokak. Metin Gürsoy’un ağabeyi. Rahmetli benim okul, çocukluk, gençlik ve askerlik arkadaşımdı. Babası Hüseyin Gürsoy’da bizim ağabeylerimizdendi. Rahmetli annesi Ulviye teyze komşu köyümüz Samandıra’dan Yakacık’a gelin gelmişti. Ulviye teyzenin kardeşi Tufan da benim arkadaşımdı. Yılmaz ve Metin Gürsoy’un dayıları. İşte onların doğup, büyüdükleri sokakta bulunan bu çeşme Yakacık’ın inşa edilmesi itibariyle en eski ve tarihi çeşmesi. Araştırmalarımda bu çeşmenin yaklaşık 250–300 yıllık olduğunu öğrendim. Horasan tabir edilen yapı tekniği ile inşa edilen bu çeşmemizin sonradan yüz kısmı mermer taş ile kaplanmış. Birkaç yıl öncesine kadar musluğundan şırıl şırıl buz gibi Aydos suyunun aktığı bu çeşmemizin şu haline bir bakın. Buna can mı dayanır? Tarihi çeşmemizin mermerlerine yağlı boya ile bir takım yazılar yazılmış, karalanmış ve pislik içinde. Görüntü kirliliği oluşturan bu tarihi çeşmemizi bu konuma getirenler ve de ilgilenmeyenler utansın. Nerede tarihi eserleri koruma altına alan kuruluşlar? Nerede Kartal belediyesi? Bu ayıp kimin?




2.çeşmemiz Yakacık tarihi hamamının karşısındaki ünlü Vezir Çeşmesi, Bu çeşmenin de Osmanlı döneminde inşa edildiği, haznesinin sülük ürettiği biliniyordu ve bu çeşmenin de suyu yakın bir süre öncesine kadar akıyordu. Vezir çeşmesinin bir diğer ismi de “Sülüklü çeşme”! Ne var ki bu konumunu Yakacıklılar bildikleri için buradan içme suyu almazlardı. Özellikle Kadıköy, Erenköy, Bostancı, Kartal, Maltepe ve Pendik’te oturan vatandaşlarımız özel otomobilleri ile gelir ve buradan bidonlara doldurdukları suları evlerine götürürlerdi. Vezir çeşmesinin suyunun böbrek taşı ve kum düşürdüğü inancı vardı.Bu çeşmemizin de suyu kesildi.Zannedersem bölgede yapılan inşaatlar sırasında kaynak suyunun geldiği su boruları tahrip edildi.Yakacık’ın sularının bir özelliği de kaynak suyu olmaları idi.Bugün bu kaynakların nerede oldukları tarihe karıştı.Vezir çeşmemiz de ilgi ve sularının yeniden akıtılmasını bekliyor. Bizden hatırlatması.
3.’ncü çeşmemiz Yakacık Merkez Mezarlığı yakınındaki Hatice Abbas Halim Yetiştirme yurdunun uç bahçe bölümündeki çeşmedir. Yakacık Merkez Polis Karakolu’nun tam karşısında. Bu çeşmemizinde yaklaşık 150 yıllık bir tarihi olduğunu öğrendim. Onun da diğer çeşmelerimiz gibi suyu akmıyor ve kaderine terk edilmiş.
4.’ncü çeşmemiz meşhur Aydos yoğurtlarının imal edildiği yoğurthanenin yakınındaki çeşme. Bu çeşmenin de Osmanlı döneminde inşa edildiği belirtilmekteydi. İki musluğu vardı, bu çeşmemizin. Suyu da buz gibi ve tatlı idi. İnce bir suydu. Kaynağı Aydos tarafındaydı. Bu çeşmenin de kaynaktan gelen suyu kayboldu. Kim bilir şimdi kimin evinde akmaya devam ediyor. Bölgede inşaat için yapılan hafriyat çalışmalarında çeşmeye su taşıyan künklerin tahrip olduğu söylenmekte. Çünkü o dönemlerde kaynak suları su haznelerine ve çeşmelere dar künk borularla taşınıyordu. Bu çeşmemizde üç yol ağzında bir abide gibi durmakta. Bu çeşmenin eski inşa hali bu şekilde değildi ve üç metre yüksekliğinde bir haznesi vardı. Zannedersem bu çeşmenin tarihi bir konumu yok. Önceki çeşme aynı bir mekân gibiydi ve çok büyüktü.

İŞTE O ÇINAR




Son olarak da Yakacığın ünlü ve tarihi çınarlarından birini sizlere tanıtmak istedim. Eski Nimet Oteli Bahçesi’ne bulunan ve yaşının 700 sınırında olduğu belirtilen bu çınar ağacının altına kurulan güreş minderlerinde Olimpiyat, Dünya, Avrupa ve Balkan Şampiyonu güreşçilerimiz o yıl İtalya’da yapılan Dünya Şampiyonasına burada hazırlanmışlardı. 1958…

Şefika hocamızı fazla yormamam için eski Yakacığı anlatma yazılarıma kısa bir süre ara vermek istiyorum. Gelecek yazımda Yakacığın bilinmeyen bazı özelliklerini, ünlü ve renkli simalarını sizlere tanıtmak istiyorum.
Mesela deli Fehmi nasıl intihar etti? Yakacığın renkli simalarından Hayat Mustafa Tiryaki, Darbukacı Neçmi, sucu Turhan, Kozhelvacı Arnavut Adem amca, Dondurmacı Arap Muharrem. Benim dedem. Manav Muhsin, Camal Amca’yı askeri Cemse kamyonu nasıl ezerek ölümüne sebep oldu. Yakacık’ın efsane muhtarlarından rahmetli Ekrem ağabey, Kavas İsmail, Aşçı Nazım, Şadiye anne, Tellal Reşat, kunduracı tatar İbrahim, Rıza ve Kadir baba, Cin Ali, Aşçı Hasan ve Yakacık’ta yazlık KÖŞKLERİ bulunan Osmanlı Paşalarını konu eden yazı dizimin hazırlık çalışmasını başlattım. Yakacık Yakacık'tı (3) te görüşmek üzere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder