tag:blogger.com,1999:blog-58871391445004303472024-02-07T11:01:13.195-08:00Yakacık MektuplarıŞefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.comBlogger22125tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-63495240587053265212020-02-02T08:56:00.000-08:002020-02-02T09:00:13.768-08:00Hasip ile NasipYakacık 1976... Atıf Yılmaz'ın bu güzel filmi Yakacık'ta çektiğini biliyor muydunuz? 1976 yılı Yakacık manzaralarını özleyenlere veya merak edenlere...<br />
<br />
<br />
<img height="400" src="https://m.media-amazon.com/images/M/MV5BMTAzMjQxMmYtYjYxMy00NGU2LTkwZmQtZGU4ODUzZDcxYmQ0XkEyXkFqcGdeQXVyMjExNjgyMTc@._V1_.jpg" width="279" /><br />
<br />
<br />
<span style="background-color: #f9f9f9; color: #0d0d0d; font-family: "roboto" , "arial" , sans-serif; font-size: 14px; white-space: pre-wrap;">Birbirleriyle rekabet halinde olan halis ve muhlis'in oğulları Hasip ile Nasip de, küçük yaşlardan itibaren söz konusu rekabete ortaktırlar. Bu iki ailenin yaşadığı ilçeye atanan kaymakamın, yanında getirdiğini metresini kızı olarak tanıtması ve Hasip ile Nasip'in (sözde) kaymakamın kızına aşık olmalarıyla olaylar gelişir.
Yapımı : 1976 - Türkiye
Tür : Komedi
Süre: 83 Dak.
Yönetmen : Atıf Yılmaz
Oyuncular : Metin Akpınar , Zeki Alasya , Şevket Altuğ , İhsan Yüce , Güngör Bayrak
Senaryo : Umur Bugay
Yapımcı : Memduh Ün
</span><br />
<div>
<span style="background-color: #f9f9f9; color: #0d0d0d; font-family: "roboto" , "arial" , sans-serif; font-size: 14px; white-space: pre-wrap;"><br /></span></div>
<div>
<span style="background-color: #f9f9f9; color: #0d0d0d; font-family: "roboto" , "arial" , sans-serif; font-size: 14px; white-space: pre-wrap;"><br /></span></div>
<div>
<img height="225" src="https://i1.imgiz.com/rshots/10246/cesmenin-acilisi-hasip-ile-nasip-restorasyonlu_10246974-12730_1920x1080.jpg" width="400" /></div>
<br />
Filmden bir sahne...<br />
<br />
<br />
<img height="235" src="https://sametkaradeniz.files.wordpress.com/2018/05/hasip.jpg?w=1100" width="400" /><a href="https://www.youtube.com/watch?v=boW0LJ7-kew">:</a><br />
<br />
<a href="https://www.youtube.com/watch?v=boW0LJ7-kew">//www.youtube.com/watch?v=boW0LJ7-kew</a><br />
<br />
<br />Şefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-56381896610214912932019-11-27T06:38:00.000-08:002019-11-27T12:26:42.519-08:00Eski Yakacık<span style="background-color: white; color: #1d2129; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif; font-size: 14px;">Yakacık'ta her sene olduğu gibi bu sene de (1931) hava değişimine gelenlerin çoğunluğunu Ermeniler, ikinciliği Rumlar, üçüncülüğü Türklerle Yahudiler oluşturuyor. Bu sene Yakacık'ta otel de çok.. Üç-beş sene evvel tek bir oteli olan Yakacık'ın bu sene beş oteli ile bir o kadar pansiyonu var. Bu otellerin içinde yemeklileri vardır ki bir gün bir gece yemek ve yatak 3,5 liradır. Yakacık sütü, yoğurdu, üzümü eskiden beri meşhurdur. Şimdi meşhur olan diğer bir şeyi daha var ki o da zeytinyağıdır..</span><br />
<span style="background-color: white; color: #1d2129; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif; font-size: 14px;">Eski Feshane ustalarından Defterdarlı Cemil Efendi namında bir zat buraya elektrikle işleyen güzel bir yağhane ile bir değirmen yaptırmıştır ki Yakacık meralarını kaplayan yemyeşil zeytin ağaçlarının mahsullerinden bu yağhanede enfes zeytinyağları çıkarılıyor. Aynı zamanda elektrikle işleyen bu değirmenle yağhane akşamları saat beşten sonra köyün her tarafına elektrik veriyor. Onun için eskiden geceleri simsiyah kalan şirin Yakacık şimdi geceleri Pendik'ten, Kartal'dan baktınız mıydı pırıl pırıl yanıyor...</span><br />
<span style="background-color: white; color: #1d2129; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif; font-size: 14px;">Yakacık'ın Çarşı Meydanındaki çınarların altı cuma günleri hıncahınç doludur. Buraya gezmeye gelenler buradaki Kavas Ahmet Ağa'nın kahvesinde oturup bir kahve içmeden geçemezler. Tam bir köy manzarası gösteren bu meydanın gayet meşhur ve yerli iki siması vardır ki bunlardan biri eski kasaplardan Mahmut Ağa, öteki de zerzevatçı Paşa Mehmet Ağa'dır. Paşa Mehmet Ağa gayet şen, alaycı, cömert bir adamdır. Bütün köy halkı boyuna kendisiyle şakalaşır. Hatta çocuklar bile ona takılır ve kendisi de çocuklara boyuna yemiş dağıtır. Buranın tanınmış bir siması da Kartal gümrük memuru Çemberlitaşlı Şişman Ahmet Bey'dir. Bu zat kebabı, revaniyi pek sever ve ara sıra kebapla revani yemek için Kartal'dan kalkıp Yakacık'a gelir..</span><br />
<span style="background-color: white; color: #1d2129; font-family: "helvetica" , "arial" , sans-serif; font-size: 14px;">Adalar'da olduğu gibi bir-iki senedir Yakacık'ta da eşek gezmeleri moda olmuştur. Birçok gençler, birçok hanımlar şimdi Koru, Ayazma, Çarşı ovasında eşeklerle kır eğlencesi yaptıkları gibi bazıları eşekler üstünde güle oynaya, çala söyleye Kartal'a, Pendik'e ve arka taraflardaki Dolayoba, Kurtköy, Şeyhli taraflarına gezintiye gelmektedirler. Baştanbaşa bir sayfiye yeri olan Yakacık'ın asıl mesire mahalleri Ayazma ile Koru'dur. Bir de Çarşı ile Ayazma arasında Aile Bahçesi denilen yüksek bir yer varsa da burası daha ziyade özel bir pansiyon bahçesi olduğu için pek kalabalık olmaz.. Ayazma ile Koru'ya gelince, cuma günleri buralarda oturacak yer bulmak çok güç. Buralara gelenler çoğunlukla nevalelerini buraya getirirler ve orada yer yer masalar, sofralar kurarak aşağıdaki geniş ve yemyeşil zeytinliklere, Marmara'ya, Adalar'a karşı çok nefis, çok samimi bir yaz günü muhabbetiyle akşamı ederler. Diğer mesirelerde olduğu gibi buralarda da çalgı olmadığı için kahve, çay, gazoz gibi şeyler de çok ucuzdur. Buraların bir kabahati varsa, o da insana çok yemek yedirmesidir.. (OSMAN CEMAL KAYGILI, "Köşe Bucak İstanbul", Can Yayınları, 2019)</span>Şefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-8738398683910979892019-08-21T16:24:00.000-07:002019-08-21T16:24:51.334-07:00UDİ NEVRES BEY'İN YAKACIK SEVGİSİBugün bir konuğumuz var: değerli emekli edebiyat öğretmeni İhsan Köse'nin Yakacık anılarını kendisinden dinliyoruz.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><img alt="Image" src="https://pbs.twimg.com/media/DbOOW0AWkAApeyi?format=jpg&name=medium" style="margin-left: auto; margin-right: auto;" /></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Yakacık Havuzlu Park<br /><br /></td></tr>
</tbody></table>
UDÎ NEVRES BEY<br />
(1873-1937)<br />
<br />
1873 yılında Malatya'da dünyaya gelir.Daha çok küçükken,aşağı yukarı 1880'lerde annesini kaybettiği için,babası tarafından İstanbul'a götürülür.Babasını da himaye eden bir paşa tarafından yetiştirilir.<br />
İstanbul'da,kendi kendine yaptığı çalışmalar sonucu ud çalmayı öğrenir.Bu arada Bâb-ı Âli'de bir memuriyet işine girer.Hem işini yapar hem de ud çalmayı geliştirerek,musikî dünyasında ileride kendisinden "üstat"diye bahsedilecek yerlere doğru adım adım ilerlemeye başlar.<br />
1900'lü yıllara gelindiğinde bayağı bir şöhrete kavuşmuş olan Nevres Bey,bu sıralarda bir başka şöhretle,Tanbûrî Cemil Bey'le tanışır.Müzik otoriteleri derler ki,bu tanışma onun için tam bir dönüm noktasıdır.Bu noktadan sonradır ki,önemli devlet adamlarının da katıldığı İstanbul'un meşhur konaklarında hem musikî dersleri vermeye başlar,hem de konserler icra eder.<br />
Kolay kolay kimseyi beğenmeyen,tenkitçi ve hırçın bir kişiliğe sahip olan,aynı zamanda da müthiş bir kulağı olan Nevres Bey,musikî çalışmaları sırasında en ufak bir falsoya bile tahammül edemezmiş.İşte böyle bir kişilik olan üstat, giderek o zamanki musikî dünyasının vazgeçilmez kişiliklerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerler.Özellikle 1908 yılında Tepebaşı Gazinosu'nda,zamanın ünlü hanende ve sazendelerinin katıldığı bir konserde herkese kendisini kabul ettirerek,şöhretinin zirvesine yerleşmeye başlar.<br />
O,zirvenin yörelerinde dolaşadursun ,biz de Yakacık'ın yakın geçmişine doğru bir gezintiye çıkalım.1970'li yılların ilk yarısında,otobüsle fakülteden eve dönerken,Ankara Yolu'nda,Soğanlık'ı geçip de Yakacık iyiden iyiye gözlerimizin önünde belirmeye başlayınca,Faruk'la<br />
(EBREN)zaman zaman birbirimize dönerek şöyle söylenirdik:"Yakacık da amma bozuldu haaaaa!Artık Yakacık da yaşanmaz hale geldi kardeşim!"diye.Bize,bu lâfları ettiren,yemyeşil bir bitki örtüsü altında kaybolan Yakacık'ta da artık birkaç tane de olsa sırıtan,insanların göz zevkini bozan, beton yapılaşma örnekleriydi.<br />
Biraz daha geriye gidelim.Bizim kuşağın ilkokul dönemlerini kapsayan 1950'li yılların ikinci yarısına.O vakitler,ister Şükrü ve Hasan TENGİZ kardeşlerin işlettiği Ayazma Çay Bahçesi'nden,ister hemen onun bitişiğindeki Halim Amca'nın(DİZMAN)çay bahçesinden,isterseniz de Nazif Amca'nın(BAĞATUR)çok büyük bir balkon gibi uzanan Çamlı Gazinosu'ndan aşağılara doğru bir bakın.Göreceğiniz manzara şuydu:Köyün hemen mezarlık altından başlayıp Kartal ve Pendik'i de kapsayacak şekilde göz alabildiğine yeşilin binbir tonu ve onun hemen bitiminde de başlayan Marmara Denizi'nin eşsiz güzelliklerle dolu görüntüsü.<br />
Ya da şöyle söyleyelim.Mükemmel sahillerin bulunduğu bu kıyılardan-mübalağa etmiyorum,size hemen, bir çırpıda Kartal-Pendik arasında altı,yedi plaj ismini sayabilirim-Aydos'un yamaçlarına,yani Yakacık'a doğru yöneldiğinizde karşınıza çıkan tablo şuydu:Kıyıdan birkaç yüz metre içerde,yaz,kış ayrı sebzelerin yetiştirildiği muazzam büyüklükte tarlalar,daha doğrusu bostanlar.Onların bittiği yerde başlayan,devasa büyüklükte;içinde kiraz,dut,ayva,erik,incir vb.ağaçların süslediği zeytinlikler ve bağlar.Yakacık'ı adeta boğacakmışcasına,<br />
mezarlık altına kadar sokulurdu yeşil rengin dans ettiği bu eşsiz görüntü.<br />
Yakacık'ta,köy içindeyse,Çarşı,Ayazma ve Koru'da çınarlar,ıhlamurlar,<br />
meşeler doğal görüntüyü;ahşap ev ve konakların bahçelerindeki meyve ağaçları ve sebze yetiştirilmeye ayrılmış kısımlar da,insan eliyle oluşturulan yeşillikleri tamamlayan unsurlardı.Eğer Yakacık'tan Aydos'a doğru devam ederseniz,sizleri önce,maki dediğimiz yıngıl,pırnal,kocayemiş vb.bodur ağaçlardan oluşan bir bitki topluluğu karşılar ve zirvenin arkasına kadar size refakat ederdi.Şu anda,Aydos eteklerinde rastlanan çam ağaçlarının ise,esamisi bile okunmazdı.Zira,bu makilik alanlara cumhuriyetimizin ellinci yılı anısına,yani 1973'te<br />
210.000.000(iki yüz on milyon)çam fidesi dikildi.Bugün,bu çam ormanlarının altında yürüyüşler,piknikler yapılıyor.Eğer,büyük bir azimle yürümeye devam ederseniz Aydos'un arkasına doğru;bu sefer de içinde çınar,ıhlamur gibi ağaçlara da rastlanan meşe ve gürgen ağaçlarının yoğun olarak bulunduğu bir tabiî ormanın içinde bulurdunuz kendinizi.<br />
Bu,benim sizlere anlatmak istediğim çok yakın bir geçmişteki,1950'ler,1970'lerdeki Yakacık.Bir de 1910,1920,1930'ların Yakacık'ını gözler önüne getirmeye çalışın sevgili Yakacıklılar.Benim,o zamanki güzellikleri havsalam almıyor.Sadece,"Yeryüzü cennetlerinden birisiydi Yakacık herhalde."diyerek avunuyorum.<br />
Biz,şimdi yine dönelim Udî Nevres Bey üstadımıza.O,artık 1910,1920,1930'lu yıllarda,dinleyicilerine en iyiyi,en güzeli sunmayı amaçlayan,rakipsiz bir üstattır.İstanbul Radyosu'nun ilk yayınlarından itibaren udu ile,bu yayınlarda yer alır.Münir Nurettin SELÇUK'un kadrosunda da devamlı yer almaya başlayan üstat;giderek "ud"da rakipsiz bir virtüöz olup çıkar.<br />
Başta da söylediğimiz gibi,kolay kolay kimseyi beğenmeyen,tenkitçi ve hırçın bir kişiliğe sahip üstadın bir önemli özelliği de "kafa dinlemeyi"çok sevmesidir.Bu nedenle zaman zaman İstanbul'un gürültüsünden uzaklaşıp-yirminci yüzyılın başlarında ne kadar gürültü varsa-kırsal alanların çok yoğun olduğu Çamlıca,Beylerbeyi ve Yakacık'ta soluğu alırmış üstat.İşte,bu "kafa dinleme"lerini yaptığı Yakacık zamanla onda bir tutku haline gelir.Yakacık'tan bir türlü kendini alamaz.Tam bir Yakacık aşığı olup çıkar.<br />
Benim de yukarıda az çok güzelliklerini anlatmaya çalışarak konuya bağlamaya çalıştığım üstat,bazen uzun,bazen kısa süreli olarak gelip kaldığı,kafasını dinlediği Yakacık tutkusuyla,bir zaman sonra Yakacık'ta yer alıp ev yaptırarak ve sürekli orada yaşama isteğiyle yanıp tutuşmaya başlar.Ancak,ne yazık ki,bu olağanüstü Yakacık'ta yaşama isteğine,yakasına yapışan melun gırtlak kanseri illeti izin vermez.Sağlığında hiç evlenmemiş ve hep yalnız bir hayatı olmuş olan üstat,hastalığının iyice ilerlediği son demlerinde çevresinde çok az sayıda bulunan üç,beş dostuna,şu vasiyetini yapar:"Çok istediğim halde,Yakacık'ta bir evim olmadı.Bari,mümkünse mezarım Yakacık'ta olsun.Ölünce beni Yakacık mezarlığına gömün."<br />
Öldüğünde,üstadın cenaze merasimine katılan,maalesef birkaç kişiden oluşan topluluk bu isteği yerine getirir.O topluluğun içinde bulunan kişilerden biri de meşhur ses sanatçısı Safiye AYLA'dır.Üstadın mezarı başında Fatiha'sını okuduktan sonra onun için şu sözleri söyler:"Sağlığında kendisine bir kulübe bile ama ölümünde dileği yerine geldi."<br />
İşte,1900'lü yılların başlarında adeta bir cennet parçası gibi güzelliklerle dolu olan Yakacık ile,kendisi hakkında musikî otoritelerinin gelmiş geçmiş en iyi üç,beş udîden biri diye nitelendirdikleri virtüöz Udî Nevres Bey'in Yakacık ile yollarının kesişmesinin hikâyesi.<br />
Onun,Münir Nurettin SELÇUK ile birlikte verdiği bir konser sonrası izlenimlerini dile getiren ve üstadı çok öven yazısının bir yerinde,dönemin yine çok ünlü bir edebiyatçısı Peyami SAFA şöyle der onun için:"Nevres'i dinlerken,inanacağımız geliyordu ki,bu harikulâde adam uda değil de mermere vursa,o sükûtî maddeden yine bir melodi abidesi çıkabilir."<br />
Yakacık aşığı ve öylesine usta bir kişiliğe sahip olan bu virtüözümüzün mezarını ben,şu anda kullanılan mezarlıkta aradım,bulamadım.Ya ben rastlayamadım veya şu anda kullanılan mezarlıkta yok.1937 yılında rahmetli olan üstat,muhtemelen eski jandarma karakolunun altında olan ve şu anda üzerinde binalar yükselen eski mezarlığa gömülmüş olabilir.<br />
Felek mi,talih mi,kısmet mi,ne derseniz deyin.Bazılarına,bu dünyada köşk yaptırtıp,içinde afiyetle oturmasını nasip ediyor.Bazılarına da zar zor bulunan bir mezar yerini bile çok görüyor.Ama,maalesef çok acı bir gerçek ki bizler toplum olarak,sanatımıza,sanat-<br />
çımıza,kültürümüze hiç ama hiç sahip olamayan-haydi biraz daha yumuşatarak söyleyeyim-en az sahip çıkan bir toplumuz.Üzülerek söylemek gerekiyor ki tek gerçek bu.<br />
Çok iyi hatırlıyorum,Türk Edebiyatının en büyük şairlerinden biri olan Bakî'nin mezarı da,Edirnekapı mezarlığında,bir yol genişletme çalışması sırasında tesadüfen ortaya çıkarılmıştı.<br />
Neyse.Kalın sağlıcakla.<br />
<br />
İhsan KÖSE<br />
Pendik,03 Mart 2019,PazartesiŞefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-48304465976722962612019-05-31T06:36:00.000-07:002019-11-27T12:58:42.768-08:00Aydos kalesindeki tünel?<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGbm8x57rW_hKqJh0jd3uh-NHR_pNmq5LOKrYZSOgAtjfL-Bgno08OSfhqauuIC_x6-wkOomqVKu7X-nVJvCAVMntURiwOj1wD11otaLEoQqIb8g6Vt00Y26K_rfOkMk9NGcWzy9nv9qQ/s1600/vatan4n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="478" data-original-width="720" height="212" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGbm8x57rW_hKqJh0jd3uh-NHR_pNmq5LOKrYZSOgAtjfL-Bgno08OSfhqauuIC_x6-wkOomqVKu7X-nVJvCAVMntURiwOj1wD11otaLEoQqIb8g6Vt00Y26K_rfOkMk9NGcWzy9nv9qQ/s320/vatan4n.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="background-color: black; color: white;"><span style="font-family: "source sans pro" , sans-serif; font-size: 16px;"><br /></span>
<span style="font-size: 16px;">Yakacık edebiyata, resme,müziğe konu olur da filmlere olmaz mı? Yakacık konulu bir film olduğunu biliyordum ama youtube'da karşıma çıkıncaya kadar izleme olanağı bulamamıştım. </span></span><br />
<span style="background-color: black; color: white;"><span style="font-family: "source sans pro" , sans-serif; font-size: 16px;"><br /></span>
<span style="font-family: "source sans pro" , sans-serif; font-size: 16px;">Olayın Yakacık'la en büyük bağlantısı köyün Yassıada'nın tam karşısında olması ve tepedeki Aydos Kalesi'nden başlayan tünelin ucunun Yassıada'ya çıktığı söylencesi...</span></span><br />
<span style="background-color: black; color: white;"><span style="font-family: "source sans pro" , sans-serif; font-size: 16px;"><br /></span>
<span style="font-family: "source sans pro" , sans-serif; font-size: 16px;">Yönetmeni ve senaristi Süleyman Nebioğlu. Filmin gerçek adı: </span><span style="font-family: "source sans pro" , sans-serif; font-size: 16px;">“Memlekette Demokrasi Var”. Fakat youtube'a yükleyenler pek siyasi bulmuş olacaklar ki Yüz Bin Kibrit diye yeni bir ad uydurmuşlar. Yani bu adla aratabilirsiniz. Üstelik filmin adını değiştirmekle yetinmemişler bir de jenerik ve bazı yerler kesilmiş. Bunlar beni rahatsız ettiği için linki paylaşmak istemedim. B</span><span style="font-family: "source sans pro" , sans-serif; font-size: 16px;">aşroldeki Müjdat Gezen, Yakacık'ın delisi rolünde A</span><span style="font-family: "source sans pro" , sans-serif; font-size: 16px;">dnan Menderes'i idamdan kurtarmaya çalışıyor. DP döneminde nasıl Vatan Cephesi listeleri yapılıp halkın bölünmesine karşı çıkarak demokrasi istiyorsa 27 Mayıs'tan sonra da idamlara karşı duruyor.</span></span><br />
<span style="background-color: black; color: white;"><br /></span>
<span style="background-color: black; color: white; font-family: "source sans pro" , sans-serif; font-size: 16px;">Orijinali bulup izlemeniz dileğiyle...</span><br />
<span style="background-color: black; color: white;"><span style="font-family: "source sans pro" , sans-serif; font-size: 16px;"><br /></span>
<span style="font-family: "source sans pro" , sans-serif; font-size: 16px;">“Memlekette Demokrasi Var” </span></span><br />
<span style="background-color: black; color: white; font-family: "source sans pro" , sans-serif; font-size: 16px;">Yapım yılı:2010</span><br />
<span style="background-color: black; color: white; font-family: "source sans pro" , sans-serif; font-size: 16px;">Yöneten: Süleyman Nebioğlu</span><br />
<span style="background-color: black; color: white; font-family: "source sans pro" , sans-serif; font-size: 16px;">Oynayanlar:Müjdat Gezen, Sümer Tilmaç, Nejat Birecik, Şafak Sezer, Tamer Karadağlı</span><br />
<span style="background-color: white; font-family: "source sans pro" , sans-serif; font-size: 16px;"><br /></span>
<span style="background-color: black; color: white; font-family: "source sans pro" , sans-serif; font-size: 16px;">Teaser</span><span style="background-color: white; font-family: "source sans pro" , sans-serif; font-size: 16px;">: </span><a href="https://www.facebook.com/watch/?v=140796542629177">https://www.facebook.com/watch/?v=140796542629177</a><br />
<br />
<br />
<b></b><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="background-color: white; font-family: "source sans pro" , sans-serif; font-size: 16px;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh9tDlRZKsvI__0sTdAB_xnVkpOcpyjgA3DjF1xpWrAPmpZJxXf_fw6_gEC6LJ3YJjUSA3rh38Y-pK_6tg-S-2m0fXUiwsoHeQ9Pvw8ifOnWfcexju0oC86lksIRNs89SfqnUBEhUWuPSc/s1600/vatan2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="478" data-original-width="720" height="212" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh9tDlRZKsvI__0sTdAB_xnVkpOcpyjgA3DjF1xpWrAPmpZJxXf_fw6_gEC6LJ3YJjUSA3rh38Y-pK_6tg-S-2m0fXUiwsoHeQ9Pvw8ifOnWfcexju0oC86lksIRNs89SfqnUBEhUWuPSc/s320/vatan2.jpg" width="320" /></a></span></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="background-color: white; font-family: "source sans pro" , sans-serif; font-size: 16px;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEht6mLssQNoZI_FWUawV2IWaHcL1Nyaeivh1of6xDADE2O3Y0xJOnLdkZfObtDkOyU8uDE81ez-a0WUOPizmF-bbjBy7w4OHER1O1G_nVi33HzG8Q6oEwEN8ofHc9Kv8mGDIzGRRn-WIPQ/s1600/vatan3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="478" data-original-width="720" height="212" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEht6mLssQNoZI_FWUawV2IWaHcL1Nyaeivh1of6xDADE2O3Y0xJOnLdkZfObtDkOyU8uDE81ez-a0WUOPizmF-bbjBy7w4OHER1O1G_nVi33HzG8Q6oEwEN8ofHc9Kv8mGDIzGRRn-WIPQ/s320/vatan3.jpg" width="320" /></a></span></div>
Şefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-64105143421455269802012-03-11T07:35:00.000-07:002012-03-11T07:35:13.794-07:00Yakacık - Hüseyin Zekai PaşaHüseyin Zekai Paşa'nın Yakacık tablosu (1908)<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgu9sYjJGr7JqebRxbjNHGC9n3x6_lgtGuopU8zZgQ2WDGy3gQcgAn-B-Jlrj-f0-iCort6oznrL0SsF4g6dqoa3g9U4XQGocHDjouUTTFNvbsXyMknYqZLTO6sqdWnGz1kwmFCnhFUtQ0/s1600/h%25C3%25BCseyinzekaipa%25C5%259FaYakac%25C4%25B1k1908.jpg" imageanchor="1"><img border="0" height="227" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgu9sYjJGr7JqebRxbjNHGC9n3x6_lgtGuopU8zZgQ2WDGy3gQcgAn-B-Jlrj-f0-iCort6oznrL0SsF4g6dqoa3g9U4XQGocHDjouUTTFNvbsXyMknYqZLTO6sqdWnGz1kwmFCnhFUtQ0/s320/h%25C3%25BCseyinzekaipa%25C5%259FaYakac%25C4%25B1k1908.jpg" width="320" /></a></div><br />
<br />
Tual / Yağlıboya, Özel Koleksiyon <br />
<br />
Hüseyin Zekai Paşa'nın Yakacık tepelerinden İzmit Körfezine ve daha arkadaki Yalova sahillerine bakışını belgeleyen bu 1908 tarihli yapıt, yaşadığımız 17 Ağustos 1999 depreminden sonra anlamını, kapsamını sanki ikiye katlayan bir düşündürücülük içermekte. <br />
<br />
Bu titiz ve fotograftan da yararlanılmış olduğu varsayılabilecek, primitif tadlar da içeren yapıt, ayrıca harika bir doğa parçasını 94 yılda ulusca ne hale getirdiğimizi net olarak görebilmemizi de sağlıyor. Resmi ayrıntılı olarak incelersek, arazi kullanımından, varolan yapılardan, konumlarından, biçimlerinden II. Meşrutiyet Dönemi'nde bölgede yaşamakta olan "Osmanlı Toplumu" insanlarını da imgelemimizde canlandırabiliriz. <br />
<br />
Gökyüzü, körfezin karşı kıyısı, yakın yakası, sağdaki tepenin ve onun eteklerindeki güneşli köşklerin yer aldığı alan ve en ön plandaki gölgeli yoğun ağaçlık alandan oluşan beş yatay bölgeli bu görünümün bakışlarımızı öncelikle çeken odak noktası ise, sağdaki köşkün sağır beyaz duvarı ve aynı hizada sola uzanan yine beyaz ve ışıklı bahçe duvarı... <br />
<br />
1859 - 1919 döneminde yaşamış olan ve "primitifler" olarak adlandırılan Darüşşafakalı foto-gerçekçi sanatçılar ile bir sonraki kuşak sanatçılar arasında bir geçiş dönemi sanatçısı olarak kabul edilen ve yapıtlarında insan figürü kullanan ilk ressamlarımızdan olan Zekai Paşa'nın resim tarihimiz açısından da, Marmara bölgemizin yirminci yüzyıl başındaki durumunu yansıtan bir belge olarak da önemi olan bu görünümü, o yıllardaki ressamlarımızın resim tekniği açısından ulaştıkları yetkinliği saptamak açısından da önemli olan tüm dünya müzelerinde yer alabilecek nitelikte olan tartışılmaz bir başyapıt... <br />
<br />
Haşim Nur Gürel <br />
sanalmüzeŞefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-88209301508516516512010-12-26T05:30:00.000-08:002010-12-26T05:30:19.724-08:00Mutlu Yıllar!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKN7qqBeHY_H2s4t0drRwqfod8vdb9gRN8d8yU3gsPXpC9lyn2KBg9gZCCFmCji9ZJdCPKxvoyxqxzJXhIUBLyvjEoCGGQETKRmToY4ewjMUSUXRtLSWs8aRggaAgq2yNteDQeECDnI4Y/s1600/Christmas.gif" imageanchor="1" style=""><img border="0" height="241" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKN7qqBeHY_H2s4t0drRwqfod8vdb9gRN8d8yU3gsPXpC9lyn2KBg9gZCCFmCji9ZJdCPKxvoyxqxzJXhIUBLyvjEoCGGQETKRmToY4ewjMUSUXRtLSWs8aRggaAgq2yNteDQeECDnI4Y/s320/Christmas.gif" /></a></div><br />
<br />
<br />
Sağlıkla, mutlulukla, huzurla ve sevinçlerle dolu bir yeni yıl diliyorum.Şefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-66991004778729587462010-11-21T04:33:00.000-08:002010-11-21T04:33:47.686-08:00Dağ dağa kavuşmaz ama...<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEig1aLYbcCepLam1wqcLFR7q6IWftQSGysSX6tubPwKkcsoTuBGHdP_5U1SHvDntndlCkzIIK1dibdsKQ4e3nKqzd6prQ9drgtkqV7sATF7wSlVn60S5O7UpHk-u7sNvpVdFF01BCaViK4/s1600/Hat%25C4%25B1ra+F.%25C3%2587ektirdileryeni.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 213px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEig1aLYbcCepLam1wqcLFR7q6IWftQSGysSX6tubPwKkcsoTuBGHdP_5U1SHvDntndlCkzIIK1dibdsKQ4e3nKqzd6prQ9drgtkqV7sATF7wSlVn60S5O7UpHk-u7sNvpVdFF01BCaViK4/s320/Hat%25C4%25B1ra+F.%25C3%2587ektirdileryeni.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5541910028909302882" /></a> <br />
<br />
<br />
50 YIL SONRA BİR ARAYA GELDİLER! <br />
<br />
<br />
Gazeteci-Yazar Fethi Satıcı ile 1950 yılında Yakacık Hasan Paşa İlkokulu’ndan sınıf ve çocukluk arkadaşı olan Tülay Aykut,tam 50 sene sonra, bir tesadüf sonucunda bir araya gelerek çocukluk ve öğrencilik yıllarını andılar. 1960 yılı başlarında İstanbul Halıcıoğlu semtine gelin giden Tülay Aykut ile o tarihten sonra bir daha görüşememişlerdi. Aynı mahallenin çocukları olan, evleri ve bahçeleri adeta bir birine yapışık olan Fethi Satıcı ve Tülay Aykut birlikte körebe, köşe kapmaca oynamış ve birlikte büyümüşlerdi. <br />
<br />
TESADÜFEN BİRBİRLERİNİN İZİNİ BULDULAR <br />
<br />
Her şey bundan bir yıl önce başladı. Dört yetişkin çocuk, yedi torun sahibi olan Tülay Aykut’un damadı Fikri Kerimkar, YakacıkYakacık sitesinde Fethi Satıcı’nın ilkokula giderken yayımlanan fotoğrafında bulunan ve o tarihlerde altı yedi yaşında olan kayınvalidesini tanıdı. Hemen eşi Şenay Kerimkar’ a annesinin öğrencilik yıllarındaki fotoğrafını gösterdi. Şenay Kerimkar ilgili fotoğrafın annesi Tülay Aykut’a ait olduğunu tespit etti ve konuyu Tülay Aykut’a bildirdiler. Ne var ki Aykut ve Kerimkar aileleri aynı karede bulunan Fethi Satıcı’yı tespit edemediler. Tülay Aykut hanım da 60 yıl önce çekilen fotoğraftaki okul arkadaşlarının bazılarını tanıyabildi. Bunun üzerine damat Fikri Kerimkar ve Tülay Aykut’un kızı Şenay Kerimkar annesi Tülay Aykut’un çocukluk ve okul arkadaşı Fethi Satıcı ile iletişim kurmayı başardılar ve 19.11.2010 tarihinde iki eski çocukluk ve okul arkadaşını anneleri Tülay hanımla bir araya getirerek birlikte duygu yüklü anlar yaşadılar. <br />
<br />
<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBM9f2PBBQK6C_PLP-61cCMEwUKBq1CEXDhUriuYqKPuaspdFwAzUysYXfC2pvLU-WKcCjB6s28RiMbD8NvG0Wd9LK9gVkaXxSBUhbJCiHsBsfnhfd6mIM2KxiS9a6HrKqNkLWJJ45_3E/s1600/Yakac%25C4%25B1k+H.Pa%25C5%259Fa+%25C4%25B0lkokulu+1950yeni.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 196px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBM9f2PBBQK6C_PLP-61cCMEwUKBq1CEXDhUriuYqKPuaspdFwAzUysYXfC2pvLU-WKcCjB6s28RiMbD8NvG0Wd9LK9gVkaXxSBUhbJCiHsBsfnhfd6mIM2KxiS9a6HrKqNkLWJJ45_3E/s320/Yakac%25C4%25B1k+H.Pa%25C5%259Fa+%25C4%25B0lkokulu+1950yeni.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5541910029472719122" /></a> <br />
Yakacık Hasanpaşa İlkokulu <br />
<br />
<br />
GÖZYAŞI DÖKTÜLER <br />
<br />
Yaklaşık 70 yıllık çocukluk, sınıf ve gençlik arkadaşı Fethi Satıcı’yı Yakacık’taki evinde ağırlayan Aykut ve Kerimkar ailesi iki eski arkadaşın buluşması sırasında duygulu anlar yaşadılar. Tülay hanımın torunları Kutay Yağız ve Şevval Yağmur Kerimkar’ın da bulunduğu buluşma anında eski arkadaşı Fethi Satıcı’yı bir anda karşısında gören Tülay Aykut heyecanlandı ve gözyaşlarını tutamadı. İki eski arkadaş bir süre birbirlerinin hatırını sorduktan sonra Fethi Satıcı’nın büyütüp çerçevelettiği 60 yıl önce çekilen fotoğrafı birlikte incelediler ve Fethi Satıcı Tülay hanıma aynı kare içersinde olan kendisini gösterdi. Fotoğrafta bulunan sınıf arkadaşlarının birçoğu ebediyete göç ederken, diğerlerinin de nerede olduklarını bilmiyorlardı. <br />
<br />
ÇOK MUTLU OLDUM <br />
<br />
Bundan sonrasını olayın kahramanlarından dinleyelim. <br />
<br />
FETHİ SATICI: “ Çocukluk, sınıf ve gençlik arkadaşım Sayın Tülay Aykut Hanımefendi Yakacık eşrafından ve ağalarından rahmetli Rafet Aykut’un büyük kızı idi. Evlerimiz, bahçelerimiz bir birine bitişikti. Rahmetli annesi Emine Aykut hanım mahallemizin adeta doktoru idi. O tarihlerde Yakacık’ta elektrik ve doktor da yoktu. Tülay hanım ve kardeşleri ile bir arada büyüdük çok güçlü komşuluk ilişkilerimiz vardı. Biz dokuz kardeştik; Tülay hanımın da dört kardeşi vardı. Yakacık’ta mandıra ve bostan sahibi idiler. Birlikte koyun ve keçi sağmıştık, bahçe sulamıştık. Anne ve babalarımız da çok yakın arkadaştılar. İkiz kardeşlerim Solmaz ve Yılmaz’ın isimlerini de Tülay hanımın annesi koymuştu. Yılmaz Satıcı, 1994 yılında ebediyete göç etti. Bugün torun sahibi olan kız kardeşim Solmaz, Tülay hanımın annesine “HALA” derdi. <br />
<br />
<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNAj2ZuQRQhqzThgC5ZIolZKRMOJALsLQr-kREKYhp_6WG-BqnSExe6HiTzH7xa8Mr_PzBvnUK1IN3qbHLFasw_u-q8HcOx4rkicjAx8OB6I_eOgzYwvALhDpcL90lEEcPHeHA87jHOcQ/s1600/Okul+foto%25C4%259Fraf%25C4%25B1n%25C4%25B1+inceledileryeni.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 213px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNAj2ZuQRQhqzThgC5ZIolZKRMOJALsLQr-kREKYhp_6WG-BqnSExe6HiTzH7xa8Mr_PzBvnUK1IN3qbHLFasw_u-q8HcOx4rkicjAx8OB6I_eOgzYwvALhDpcL90lEEcPHeHA87jHOcQ/s320/Okul+foto%25C4%259Fraf%25C4%25B1n%25C4%25B1+inceledileryeni.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5541909210006172258" /></a> <br />
<br />
<br />
Okul fotoğrafını incelediler <br />
<br />
Neyse uzatmayalım Tülay Hanım, 1960 yılında İstanbullu rahmetli Saim Yanardağ ile evlendi. Düğünleri Kasımpaşa Ordu Evinde yapılmıştı. O günden sonra bir daha Tülay hanımı görmedim. Eşi Saim enişte ile 4-5 sefer görüşmüştüm.1962 yılının 12. Ayında Erzincan’a askerlik görevimi ifa etmeye gittim ve 1965’ın birinci ayının ilk günlerinde terhis olduktan sonra iş hayatına atıldım ve Kartal’a yerleştim. Aile büyüklerimiz vefatlarına kadar birbirleriyle görüştüler. Yarım asır sonra da olsa arkadaşım Sayın Tülay Aykut hanımla görüşmem ve bir araya gelmemize çok sevindim, çok ta mutlu oldum. Damadı Sayın Fikri Kerimkar ve kızı Şenay Kerimkar Hanımefendiye böylesine önemli bir buluşmayı sağladıkları için çok teşekkür ediyorum. Görüşmemizde ve bir araya gelmemizde en çok payı olan YakacıkYakacık sitesinin kurucusu Sayın Şefika Kamcez, hocama da çok teşekkür ediyorum. Şafika Hanım da bu mutlu günümüzde bulunmayı çok arzu ediyordu. Ne var ki Tülay hanımla buluşmamız Bayramın dördüncü gününü rastladığı için aramızda bulunamadı. Yani şehir dışındaydılar. Katkıda bulunanlardan Allah razı olsun. Bana yaşamımın en mutlu günlerinden birini yaşattılar”şeklinde konuşarak duygularını dile getirdi. <br />
<br />
TÜLAY AYKUT: “ Çocukluk, sınıf ve gençlik arkadaşım Sayın Fethi Satıcı’yı 50 yıl sonra da olsa görünce çok sevindim, çok mutlu oldum gördüğüme. Allah razı olsun bu buluşmayı ve bir araya gelmeyi sağlayan damadımdan. Bizi bir araya getirdi; kendisine teşekkür ederim. Kardeşim ve arkadaşım Fethi Satıcı’nın İnternetteki haber ve yazılarını okuduk. Çok heyecanlıyım, fazla konuşamayacağım” dedi. <br />
İki eski arkadaşı buluşturan Tülay Aykut hanımın damadı Fikri Kerimkar, duygularını şöyle dile getirdi: <br />
<br />
FİKRİ KERİMKAR: “Fethi beyle annemi bir araya getirmek tabiî ki çok mutlu bir olay, çok duygusal bir olay. Buna vesile olduğum içinde ben de gerçekten çok mutluyum. Yakacığın yetiştirdiği değerli bir şahsiyeti tanımaktan da çok mutlu oldum.”dedi. <br />
Tülay Aykut’un kızı Şenay Kerimkar da duygularını şöyle dile getirdi: <br />
<br />
ŞENAY KERİMKAR: “ Çok sevindik sevgili anneciğimin sevinmesine daha çok sevindik. Çok mutlu olduk ağlıyor ama çok sevindi. Çok teşekkür ediyorum geldiniz buralara kadar. Eşim Fikri Kerimkar’a özellikle teşekkür ediyorum.50 yıl sonra iki eski arkadaşı buluşturdu. Fethi bey ve annemin çocukluk ve şimdiki yaş durumları arasında çok büyük fark var. Yıllar iki insandan çok şey alıp götürmüş. Her ikisinin de sağlıklarının iyi oluşu bizi ayrıca sevindirdi. Buluşmaya sebep olanlara, katkı sunanlara çok teşekkür ediyorum” dedi. <br />
Daha sonra bir süre daha sohbet eden iki eski arkadaş kısa zamanda her iki ailenin bulunacağı bir ortamda buluşmak üzere veda etmeden önce birlikte fotoğraf çektirdiler. Evet, dağ daha kavuşmuyor fakat insan insana kavuşuyor gerçeği işte ortada.Şefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-81379869907438845172010-07-25T05:08:00.000-07:002010-07-25T05:31:45.459-07:00Yakacık Mektupları<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj47IXarCDmSrqOthCz3aw6ppfdntWrzz-2jNXtGw7hOYjy8tjxcgghp5_wa36SN_pvz9paCkeRg1DJs9sqYmdXyF33KLVDe9hguBuPKuLISrkGQGStcvlihTrXCcuaHndUjzCNo3NTOO4/s1600/mahmut+yesari.bmp"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 289px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj47IXarCDmSrqOthCz3aw6ppfdntWrzz-2jNXtGw7hOYjy8tjxcgghp5_wa36SN_pvz9paCkeRg1DJs9sqYmdXyF33KLVDe9hguBuPKuLISrkGQGStcvlihTrXCcuaHndUjzCNo3NTOO4/s320/mahmut+yesari.bmp" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5497815578502700690" /></a><br /><br /><br />Mahmut Yesari’nin Yakacık Mektupları adlı kitabı küçücük ama çok değerli bir inci tanesi benim için... 1961’de basılmış, bu sayfaları sararmış incecik kitabı tamamen bir tesadüf sonucu edindim. Komşum, bir gün babasının kitaplığından çıkararak armağan etti bana, baskısı tükenen bu kitabı; sağ olsun…<br />Yazar bu otobiyografik kitabında günümüzden en az altmış yıl önceki Yakacık’ı ve Yakacıklıları anlatıyor. Sevecen, sıcacık bir dili var. Kendisi yirmi yıl arayla Yakacık’ta iki kez bulunmuş. İlkinde askerliğin yapmış, ikincisinde ise sanatoryumda yatmış… Haliyle ikinci gelişinde birinciyi anımsıyor ve aradan geçen uzun yıllarda Yakacık’ta nelerin değiştiğine de dikkat çekiyor. Onun sanatoryumda yattığı dönemde Kartal’dan Yakacık’a sebze bostanları, harman yerleri, taş ocakları, üzüm bağları, meyve ağaçları, zeytinlikler arasında geçerek ulaşılmaktadır. Yani tam bir rustik panoramadır ‘İstanbul’un balkonu’ Yakacık…<br />Romancı Cahit Uçuk’la evli olan Yesari ( 1895-1945) yazar Afif Yesari’nin de babasıdır. Kaderin garip bir cilvesiyle, 1938 yılında ilk basımı yapılan bu kitapta anlattığı Yakacık Sanatoryumu’nda veremden ölmüştür.<br />Bir de not: Yesari solak demekmiş. Yazarın dedeleri hat sanatçısıymış ve sol elle yapıtlarını yazarlarmış.<br />Kitapta sözü edilen sanatoryuma gelince… İki binli yıllara kadar DDY sanatoryumu olarak hizmet eden bu kurum artık yok. Bugün aynı bahçe içinde büyük ağaçlar arasındaki binalarda Yakacık Kadın ve Çocuk Hastanesi bulunuyor.<br />Kitap farklı başlıklarda öykülerden oluşuyor. Bu öykülerde sanatoryumdaki hasta ve görevlileri, çevre halkını tanıyoruz. Haliyle okura konusu açısından Thomas Mann’ın görkemli romanı Büyülü Dağ’ı anımsatıyor.<br />Yakacık tutkunlarının ise bu kitabı çok seveceklerini ve her satırda eski bir dostlarına kavuşmuş gibi olacaklarını tahmin ediyorum. <br />Eski İstanbul köyleri gibi bu eski İstanbul yazarının da yeniden anımsanması dileğiyle. Okurun (eğer kitaplarına ulaşabilirse) Yesari’nin sevgi dolu ve incelikli üslubunu çok seveceğini düşünüyorum. Ben onu kitaplığımın en güzide rafına yerleştirdim bile…<br /><br /><br /><a href="http://4.bp.blogspot.com/_ytMS4KPfplQ/TEwuas3vwOI/AAAAAAAACtI/EXTI0QV4dY4/s1600/yakac%C4%B1k+mektuplar%C4%B1.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 134px; height: 187px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_ytMS4KPfplQ/TEwuas3vwOI/AAAAAAAACtI/EXTI0QV4dY4/s320/yakac%C4%B1k+mektuplar%C4%B1.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5497820281368985826" /></a><br /><br /><br />İşte tadımlık birkaç alıntı:<br />“Yakacık İstanbul’un sade adı geçen değil, hatırı sayılan sayfiyelerinden biridir.<br />Köyün eski ve heyecanlı bir tarihi de vardır. Vefakar dostum M. Turhan Tan ‘Gönülden Gönüle’ isimli romanında, Aydos Kalesinin romantik tarihini yazmıştır. <br />Köyün meydanında, üzeri kitabeli yüzer yıllık çınarlar vardır. Aydos’un tepesine çıkanlar, kızıl lekeli kara taşlar, kırık kayalar ortasındaki küçük gölcükte canlı balıklar görürler.<br />Kavağa çıkamayan balık, dağa çıkabiliyormuş!<br />Pendik’le Maltepe arasındaki düz ovadan Aydos’a doğru ağır ağır tırmanalım. Yolumuzun sağında solunda sebze bostanları, harman yerleri, taş ocakları, üzüm bağları, meyve ağaçları, zeytinlikler görürüz.<br />Tabiat bu köyden hiçbir nimetini esirgememiştir.<br />Yazları buraya oldukça yüklü bir yekün tutan bir misafir akını başlar. Tatil günlerinde, hafta arasında gezme için gelenleri de hesaba katarsak, Yakacıklıların yoksulluktan şikayet etmelerini doğru bulamayız.”<br />…Şefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-41807146831895061882010-06-09T13:16:00.000-07:002010-06-11T04:57:32.650-07:00Nerede o eski sinemalarYAKACIK YAKACIK’TI (3)<br /><br /><br /><br /><br /> FETHİ SATICI<br /><br />Üçüncü bölümde eski Yakacık’ın tarihi ve efsane yazlık sineması MEHTAP’ı orta ve yeni nesil Yakacıklı hemşerilerime tanıtmak istedim. Bu arada Yakacık’a elektrik geldikten sonra hangi mekanların kışlık ve yazlık sinema olarak kullanıldığını, eskiden Yakacık’ın kültürün ve sporun merkezi olduğunu, gördüğüm ve hatırladığım kadarıyla anlatacağım.<br /><br />Yakacık sinema ile yanılmıyorsam 1948- 1950’li yılların başında tanıştı. Ondan önce Yakacık’ta sinema var mıydı, yok muydu hatırlamıyorum ve olmadığını zannediyorum. Demleme çayı meşhur Şaban ve Asım Berrak kardeşlerin bir süre çalıştırdığı çayhanenin kışlık kısmı o tarihlerde Yakacık’ın en büyük kahvesiydi. Bu mekânda arasıra Hacivat ve karagöz oynatılırdı. Bizde çocukluğumuzda hayali küçük Ali’nin bu güzel gösterisini zevkle izlerdik. Daha sonra Soğanlıklı Burhan Karagöz adında bir seyyar sinemacı aynı mekânda 16 mm’lik sinema makinesi ile sinema oynatmaya başladı. O zamanlar Yakacık çok soğuk ve kar altında olduğu yıllardı. Rahmetli Burhan ağabey bu arada benim çocukluk ve gençlik arkadaşlarımdan Cezmi’nin dedesinin pansiyonunda sinema oynatmaya başladı. Bu sinemanın ismi de Kaptanpaşa Köşk sinemasıydı. Daha sonra Yakacık Yetiştirme Yurdu eski binasında İbrahim ağabey 16 mm’lik TERTA marka sinema makinesiyle haftanın belli günlerinde sinema oynatırdı. Burhan ağabey daha sonra Onur’ların iş merkezindeki kahvede ve Çalkantı Mahallesi’ndeki Nimet Oteli yemekhanesinde sinema oynatmıştı. Bugün gibi hatırlıyorum Tyrone Power ‘in denizaltı 104 filmi oyanatılırken sinema makinesi arıza yapmıştı. Sürekli film koparıyordu. Nimet otelinin sahibi Sedat amca çok kızdı ve sinema makinesine okkalı bir yumruk attıktan sonra sanki kabahatliymiş gibi bir tokatta makiniste attı. Sinema makinesi kurulu olduğu masanın üstünden kıvılcımlar çıkararak beton zemine düştü. Tabii ki sinema makinesi büyük hasar görmüştü. Onarıldıktan sonra aynı yerde senelerce film oynatımı devam etti. Burada hatırlatmak istedim. Yetiştirme yurdunun giriş kapısına yakın bir metruk ev var. Zannedersem alt katı onarıldı ve burada bir dükkân var. Üst katı yıkık dökük olan bu evin arka bahçesi Yakacık’ın en nezih sinema ve tiyatro bahçesiydi. Tüfekçilerin yeri olarak tanımıştık o güzel bahçeyi. Eskiden Yakacıklı ailelerin birer lakapları vardı. Örneğin Debreliler, Ahçıoğulları, Mütevelliler gibi. Neyse uzatmayalım burada da orta oyunun ustalarından Naşit ve İsmail Dümbüllü, 1950–1952 yılları arasında Tüfekçilerin yazlık sinema bahçesinde sahne almışlardı. Rahmetli İsmail Dümbüllü 1958 yılına kadar Yakacık’ta tertip edilen konserlere katılmış ve ünlü orta oyununu burada sergilemişti. Eski Yakacık’ta her yıl yaz aylarında spor kulübü adına sünnet düğünü ve konserler tertip edilirdi. Bu konserlerin çoğu Çınaraltı, Çamlı Gazino ve Uzun Selim amcanın gazinosunda gerçekleştirilirdi. Devrin ünlü ses sanatçıları Hamiyet Yüceses, Perihan Altındağ, Ahmet Üstün, Abdullah Yüce, Lütfü Güneri, Mualla Mukadder Safiye Ayla, Ekrem Kongar ve Müzeyyen Senar burada sahne alırlardı.<br />Tarihini tam kesin olarak hatırlayamadım. Zannedersem 1955–1958 yılları arasında Yakacık’ın düzenli film gösteren sineması Mehtap’tı. Mehtap sinemasının sahibi rahmetli Erdem Çelepgil, daha önceleri kasaplık yapıyordu. Rahmetlinin babası Hafız amca da Yakacık’ın çok eski kasaplarındandı ve lakabı da kör hafızdı. Erdem ağabey zar zor bulduğu sehpalı 16 mm’lik sinema makinesini tam bahçenin ve seyircilerin oturduğu sandalyelerin ortasına kurmuştu. Mehtap sinemasında, kapalı gişe oynayan Kanun Namına, Yosmanın Kızı ve Marlon Brando’nun en ünlü filmleri arasında yer aldığı belirtilen VİVA ZAPATA (Yaşa Zapata) gibi filmleri izlemiştik. Erdem ağabeyin müşterisi olan ben, daha sonra rahmetlinin rakibi oldum ve 1972 yılında Arzu Sinemasını işletmeye başladım. Erdem ağabey zannedersem 1990 yılları başında Mehtap sinemasını kapattı ve Mehtap sinemasının bahçesi bir süre oto yağlama ve yıkama mekanı olarak kullanıldı, yaklaşık üç yıl öncede burada bir apartman inşa edildi ve efsane Mehtap Sineması tarihe karıştı.<br /><br />Yakacık’ın tarihinde en güzel ve modern kışlık sinemayı rahmetli Fikret Akgün ağabeyimiz Yakacıklılara sunmuştu. Fikret Akgün, Yakacık’ın ağalarından ve Debreli lakaplı rahmetli İbrahim Akgün’ün oğlu ve rahmetli Halit Akgün’ün yeğenidir. Fikret Akgün, ayrıca Yakacık’ın 1950’li li yıllarda ki en ünlü ve modern Bakkal dükkânının sahibiydi. Fikret Bey bakkallığı bıraktıktan sonra kendilerine ait olan eski un fabrikasının buğday ezen ve öğüten taşlarını ve makinelerini sökmüş ve burasını koltuklu bir modern sinema yapmıştı. RENK Sineması. Devrin en gözde sinema makinesi o olarak kabul edilen Prowost. İle gösterilen Türk filmleri uzun kış gecelerinin tek eğlencesiydi. Renk sineması da Fikret beyin yaşlanması ve hastalanması sebebiyle kapandı ve bünyesinde daha önce un değirmeni ve yağhane bulunan tarihi bina istimlâk edildi ve binanın bulunduğu alan yol oldu. <br /><br /><br />TAM BURADAYDI<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1XpAYL7ecOGRkaMAdURySP2hP9i-AUgymQw4Xv5gVLtMMg1UaxeTkdNTUE5FrLK7GTcOBfLqNwdCAASjYbjmzozRyfSsE23bH2CySYeNIZOjdOQHXqaxE81X14eLrqkrMkkl_nsZVFZM/s1600/RENK+S..JPG"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1XpAYL7ecOGRkaMAdURySP2hP9i-AUgymQw4Xv5gVLtMMg1UaxeTkdNTUE5FrLK7GTcOBfLqNwdCAASjYbjmzozRyfSsE23bH2CySYeNIZOjdOQHXqaxE81X14eLrqkrMkkl_nsZVFZM/s320/RENK+S..JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5480873770143824658" /></a><br /><br />Yakacık’ın en ilk modern sinema salonu, yağhane ve un fabrikası tam bu elektrik direğinin dikili olduğu yerdeydi. Uzun ve tek katlı mekân yıkıldı ve burası kamulaştırılarak yol inşa edildi.<br /><br /><br />TARİHE KARIŞTI<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh737cf8Dq0IbLThc_POezn0B9bwj-OMvxBs_R91dDbjWVFqaxLgO-6ir-Y_CG_gOgXgL4-pti8dz6CbUZy0ugC8DJ4x4awfI2ZU3GjM-hfNG30mtFOWUF0qWxqLiTsMoo-jPw2brUVWf0/s1600/Tarihe+kar%C4%B1%C5%9Ft%C4%B1.JPG"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh737cf8Dq0IbLThc_POezn0B9bwj-OMvxBs_R91dDbjWVFqaxLgO-6ir-Y_CG_gOgXgL4-pti8dz6CbUZy0ugC8DJ4x4awfI2ZU3GjM-hfNG30mtFOWUF0qWxqLiTsMoo-jPw2brUVWf0/s320/Tarihe+kar%C4%B1%C5%9Ft%C4%B1.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5480873740978536754" /></a><br /><br /><br />Yakacık’ın yerlilerinden rahmetli Erdem Celepgil’in yaklaşık 40 yıl çalıştırdığı Mehtap Sineması’nda konserli sünnet düğünleri yapılırdı. Edip Akbayram, ilk defa Mehtap Sineması’nda sahne almıştı. Son yıllarda süratle betonlaşan Yakacık bir önemli mekânından daha oldu ve tarihi Mehtap Sinemasının bulunduğu arsa üzerinde bu gördüğünüz 4 katlı apartman inşa edildi.<br /><br />YILLARCA DİRENDİ<br /><br />Yakacık’ın önemli simgelerinden olan tarihi Mehtap Sineması kapandıktan sonra bir süre burası otomobillerin bakım yeri olarak kullanıldı. Sinemadan günümüze perdesinin bir bölümü hatıra kaldı.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCcNDZvAL6Ea_DMet82ktyUd-f912RQe5hnim8HJNnbSpK6TTP7_vcCw5fXKaJ8QgbOof-1V9syb1vp9qvi4bnbFxCC3C5cBmqiziQlgwUkzhY_M23mRpO-pf-48LOH6RgreGrYt3FpTc/s1600/MEHTAP.JPG"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCcNDZvAL6Ea_DMet82ktyUd-f912RQe5hnim8HJNnbSpK6TTP7_vcCw5fXKaJ8QgbOof-1V9syb1vp9qvi4bnbFxCC3C5cBmqiziQlgwUkzhY_M23mRpO-pf-48LOH6RgreGrYt3FpTc/s320/MEHTAP.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5480876810520825666" /></a><br /><br />Mehtap Sinemasının yeri şimdi bu halde...Şefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-48160879270964582802010-06-09T12:40:00.000-07:002010-06-09T14:20:07.596-07:00Eski Yakacıklılar, sinemalar, çeşmeler...YAKACIK YAKACIK’TI (2)<br /><br />FETHİ SATICI<br /><br />Sevgili Yakacık sevdalıları, Yakacık dostları; <br />Bu tanıtım yazımda Yakacık’ın bir zamanlar musluklarından şarıl şarıl buz gibi şifalı sularının aktığı, yaz aylarında bile sularının kesilmediği ve bugün perişan ve içler acısı konumunda olan Yakacık’ın birkaç çeşmesi ile birlikte Yakacık’ın ünlü birkaç mahallesi, Nimet Oteli’nin bahçesinde ki asırlık çınarı ve Yakacık’ın şu anda hayatta olan en yaşlı iki Yakacık’lı ağabeyimiz le birlikte Yakacık’ın en renkli siması ve Yakacık’ın ilk Sinema Makinisti Sayın İrfan Tetik kardeşimi, Yakacık’ın yenilerine tanıtmak istedim. Sayın Rıdvan Tetik, sitemizde yorum yazan Arzu hanımın da babasıdır. Bu tanıtım yazımda Yakacık’ı fotoğraflarla tanıtmak istedim. Böyle olunca da Yakacık sevdalılarını,Yakacık dostlarını sitemize yönlendirmek,daha çok sitemize ilgi göstermek olacaklarını düşündüm. Resimli yazılar okurun daha çok ilgisini çeker düşüncesiyle bundan sonra yazılarımı resimli olarak yazma kararı aldım. Ne var ki bizlere bu güzel siteyi açan, Yakacıklıları adeta buluşturan Sayın Şefika hocamızı istemeyerek olsa da yormak istemiyorum. Ve değerli hocamızın bizi hoş görü ve anlayışla ile karşılayacağı inancı içindeyim. Kendisine eski bir Yakacıklı olarak teşekkür ediyorum. Sağ olsun. Bu arada 1960’lı yılın altında ki eski fotoğraflara ulaşma çalışması başlattım. İnşallah kısa bir süre sonra onları da sitemizde görmek mümkün olacak diye düşündüm. Nostaljik yazılarıma Yakacık’ın bir zamanlar demir yumruklu ve renkli simalarından Sayın Ali Ağabeyimizle başlıyorum. Ali ağabeyimiz şu anda yanlış hatırlamıyorsam Yakacık’ın hayatta olan en yaşlı insanı olduğunu zannediyorum. Bir yanlış tespitim olursa af ola.<br /><br />EFSANE BİR İSİM<br />Ali ağabeyimizin soyadını hatırlayamadım ve kendisi ile son olarak 2009 yılının yazında görüşmüştüm. Ali ağabeyimizi şöyle tanıtıyorum. Yakacıklılar kendisini “Naim’in Ali” diye tanımlarlar. Rahmetli Naim amcamızda Yakacık’ın saygın ve sevilen eşrafından dı. Nur içinde yatsın. Belki Yakacıklılar bilmezler. Cumhuriyet döneminin ünlü Kırkpınar Başpehlivanlarından rahmetli Manisalı Rıfat ,(Güreşen) pehlivan yaz aylarında Yakacık’a gelir, Ali ağabeyimizin babası Naim amca ile rahmetli Hüsamettin Tulga’nın evinde bir müddei konuk olurdu. Rahmetli Aşkın Tulga, ağabeyimizin babası. Düşünebiliyor musunuz Kırkpınar Başpehlivanlığını kazanmış bir büyümüz yaz boyunca Yakacık’ta misafir edilirdi.Eski Yakacıklılar son derece misafir perver ve iyilik yapmayı seven insanlardı.<br />Uzatmayalım Ali ağabeyimizin rahmetli annesi Nigar teyzemizde Çalkantı Mahallesi’nin sevilen, sayılan ve saygı duyulan teyzelerindendi. Ali ağabey Yakacık’ın beyefendi isimleri arasında gelirdi, bizim çocukluk ve gençlik yıllarımızda. Fiziği sağlam, çok güçlü bir insandı. Allah sıhhat, afiyet ve uzun ömürler versin bugün 80 yaş sınırında olan Ali Ağabeyimiz hala eski günlerinde olduğu gibi dinç ve yakışıklı. Evlerinin altında açmış oldukları Bakkal dükkânını çalıştırırdı Ali ağabey. Yanlış hatırlamıyorsam Aydos ve ya Yalı’da bostanları vardı. Yalı şimdiki Topselvi Mahallesi’nin bulunduğu alandı. Burası 1960 öncesi bostanları, zeytinlikleri ve üzüm bağları ile meşhur bir alandı. Rahmetli Nigar teyzemizde evlere mevsimine göre sebze ve meyve satardı. Nur içinde yatsınlar. Eski insanlar bambaşka idi. Ali ağabey zannedersem 1960’lı yıllardan sonra yemcilik işi ile uğraşmaya başladı. Oğlu Sinan’ı da 1965 yılından sonra görmedim.<br /><br />İLK SİNEMA MAKİNİSTİ İDİ<br />Sevgili Yakacık sevdalıları ve dostları. Yakacık’ın gençlerinin çoğu romantik, maceracı ve sesi güzel insanlardı. Burada birkaç örnek vermek istiyorum. Mesela Yeni mahallede oturan(Mağcır Mahallesi eski ismi)Ruhi, Ergun, Burhan ağabey ve benim okul arkadaşım Mualla Maden, Salih Maden’in ablası. Sesleri çok güzeldi. Ruhi, Ergun ve Avcı Burhan ağabeylerimiz çok güzel GAZEL çekerlerdi. Yani Hafız Burhan gibi. Rahmetli Mualla Maden’de özellikle “Hastanenin önü mermer döşeli, ben bir yıl oldu anam bu derde düşeli(Verem) şarkısını söylediği zaman kendisini dinleyenlerin hepsi göz yaşı dökerlerdi. Sonra benim çocukluk ve gençlik arkadaşım Asaf Sağun da Yakacık’ın sesi en güzel olan gençlerindendi. Hala tarihi Akordeon’u evinde durur. Yakacığın ilk sinema makinisti olma özelliğini taşıyan Sayın Rıdvan Tetik’in sesi çok güzeldi. Sitemizde ara sıra yorum yazan Arzu hanımın babası. Rıdvan Tetik, sağolsun bir süre benim işletmeciliğini yaptığım Yakacık’ın efsane sineması Arzu’nun makinistliğini yapmıştı. <br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhHlHz1Kjt4hQdSqTaqi_iMr7Md7mqSSxA76Y_r63YB5ELLNfo0IjzJV-T9ceSxiDzPeUU-mgv0NY8Ud2rYmNcPK-n0By8yvgH4gvuXHWhBYc5oMKArQ0lkD9zU7QmJrf91gy8zUatjR5A/s1600/%C4%B0rfan+Tetik.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 214px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhHlHz1Kjt4hQdSqTaqi_iMr7Md7mqSSxA76Y_r63YB5ELLNfo0IjzJV-T9ceSxiDzPeUU-mgv0NY8Ud2rYmNcPK-n0By8yvgH4gvuXHWhBYc5oMKArQ0lkD9zU7QmJrf91gy8zUatjR5A/s320/%C4%B0rfan+Tetik.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5480867857320515666" /></a><br /><br /><br />Geçen yıl Yakacık’ta kendisine rastlamış ve bu fotoğrafını çekmiştim. Rıdvan Tetik, yaş olarak bizden çok küçüktür. Rıdvan’ın ağabeyi Yılmaz Tetik’te bizim ağabeylerimizdendi. Bir diğer ağabeyi İrfan Tetik’te benin çocukluk ve gençlik arkadaşımdı. Güreşe başladığım yıllarda rahmetli Yavuz Kahraman ile birlikte bana meydan okurlardı. Yakacıklı ağaylerimizde gece yarısı bizleri Yeni Mahalle’deki zeytinlik alanında güreştirirlerdi. Tabi ki hiçbir güreş eğitimi almadıkları ve oyun bilmedikleri içinde ikisini de çok rahat bir şekilde yenerdim. Bu arada hiç unutmam, şu anda Yakacık’ın 45 yıllık muhtarı S.Çetin Turan ile Yakacıklı Yüksel Tulga pehlivan bizlerin güreşinden sonra aynı yerde güreş tuttular ve bir saat süren güreş sonuncunda berabere kaldılar. Muhtar Çetin ağabeyimizde çok güçlü bir sporcuydu. ne var ki güreş oyunu bilmiyordu. !972 yılı idi galiba. Benimle de kapıştı. Ben kendisine karşılık vermedim ve beni Ayazma’da yere düşürerek başımı asfalta çarptı. Yani beyin sarsıntısı geçirmiş ve kendimden geçmiştim. Gözlerimi açtığımda kendimi hastane de bulmuştum. Derhal beni Yakacık Devlet Demir yolları Hastanesine götürmüş ve burada ilk müdahale yapılmış ve müşahede altına alınmıştım. Kendiside bu duruma çok üzülmüştü. Ara sıra bir araya geldiğimizde S.Çetin Turan, ağabeyimizle bu acı hatıramızı tartışırız. İşte Yakacık öyle bir Yakacık’tı bizim gençlik yıllarımızda.<br /><br />YAKACIK’LI SAYILIR<br />Yakacık’ta ünlü bir yağlı güreşçi yaşar. Yeni yetişen nesil onu pek tanımaz. Yanlış hatırlamıyorsam 1950’li yılların ortasında Yakacık’a yerleşti ve Yakacık Devlet Demir Yollarında çalışmaya başladı ve oradan emekli oldu.Şu anda yaşı 80 sınırında. Evet, Yağlı Pehlivan Güreşlerinin usta bir Başaltı pehlivanı. Nam-ı değer Çamlıcalı Kel Şaban. Şaban ağabeyimiz Bülent’in babası. Şaban ağabeyimizi biz Yakacıklılar çok sever ve sayarız. İnsan iyisi bir delikanlı adamdır. Şaban ağabeyimiz ayrıca Yakacık’ın yetiştirdiği minder ve yağlı güreşin bir DEV ismi olan ve benimde ustam. Yakacıklı Yüksel Tulga, pehlivanında ustasıdır. Allah uzun ömürler versin. Kendisi ile ara sıra görüşüyor ve güreşimizi tartışıyoruz. Şaban ağabeyimiz ilerlemiş yaşına rağmen ara sıra Cevizli Tekel Spor tesislerine gidiyor ve burada gençlerle güreş çalışması yaparak onlara kendine has güreş sitilini ve oyunlarını gösteriyor<br /><br />ÇOK ÜZÜLDÜM<br />Burada fotoğraflarını gördüğünüzde sizlerin de üzüleceğini sandığım çok önemli bir konuyu da Yakacıklıların bilgisine sunmak istedim. Yakacığın ünlü ve tarihi çeşmeleri. Bugün hemen hemen 2-3 tanesi haricinde suları akmayan, birer harabe ye dönüşerek için ağlayan ve ilgi bekleyen Yakacığın ünlü ve tarihi çeşmelerinden birkaçını masaya yatırdım ve mercek altına aldım.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhbABiODlRiRiO-5s1NM-vFXkBRYCmEjcWJPkQw9oKeoE850E4F1Vd0c3NuDVOe_O2Ce6MZlTK7gwkYvOL6lKtTsQGYXVEx7iVfdkXDabYize_MnRvlNAhHNLOAvGiN7u70S8mGbO0Ah3o/s1600/%C5%9Eu+hale+bak%C4%B1n.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhbABiODlRiRiO-5s1NM-vFXkBRYCmEjcWJPkQw9oKeoE850E4F1Vd0c3NuDVOe_O2Ce6MZlTK7gwkYvOL6lKtTsQGYXVEx7iVfdkXDabYize_MnRvlNAhHNLOAvGiN7u70S8mGbO0Ah3o/s320/%C5%9Eu+hale+bak%C4%B1n.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5480864785435707250" /></a><br /><br /><br />1. çeşmemiz hamam mahallesi çıkmaz sokakta, rahmetli Yılmaz Gürsoy’un evinin bulunduğu sokak. Metin Gürsoy’un ağabeyi. Rahmetli benim okul, çocukluk, gençlik ve askerlik arkadaşımdı. Babası Hüseyin Gürsoy’da bizim ağabeylerimizdendi. Rahmetli annesi Ulviye teyze komşu köyümüz Samandıra’dan Yakacık’a gelin gelmişti. Ulviye teyzenin kardeşi Tufan da benim arkadaşımdı. Yılmaz ve Metin Gürsoy’un dayıları. İşte onların doğup, büyüdükleri sokakta bulunan bu çeşme Yakacık’ın inşa edilmesi itibariyle en eski ve tarihi çeşmesi. Araştırmalarımda bu çeşmenin yaklaşık 250–300 yıllık olduğunu öğrendim. Horasan tabir edilen yapı tekniği ile inşa edilen bu çeşmemizin sonradan yüz kısmı mermer taş ile kaplanmış. Birkaç yıl öncesine kadar musluğundan şırıl şırıl buz gibi Aydos suyunun aktığı bu çeşmemizin şu haline bir bakın. Buna can mı dayanır? Tarihi çeşmemizin mermerlerine yağlı boya ile bir takım yazılar yazılmış, karalanmış ve pislik içinde. Görüntü kirliliği oluşturan bu tarihi çeşmemizi bu konuma getirenler ve de ilgilenmeyenler utansın. Nerede tarihi eserleri koruma altına alan kuruluşlar? Nerede Kartal belediyesi? Bu ayıp kimin?<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGW7avaTAldtGl9lQxICbSvhW1eMObWVjOFAby6KFdrXuvUHUGxkBDi71laDA1u3x8nfppoSlJjkiXARdTwgmdD0ga3SWZ-A1sQ4CWeTvJXdMHH-AJE1w4szPDLZq6pWPQOnes_PPIXvk/s1600/Vezir+%C3%87e%C5%9Fme.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGW7avaTAldtGl9lQxICbSvhW1eMObWVjOFAby6KFdrXuvUHUGxkBDi71laDA1u3x8nfppoSlJjkiXARdTwgmdD0ga3SWZ-A1sQ4CWeTvJXdMHH-AJE1w4szPDLZq6pWPQOnes_PPIXvk/s320/Vezir+%C3%87e%C5%9Fme.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5480864769902347794" /></a><br /><br /><br />2.çeşmemiz Yakacık tarihi hamamının karşısındaki ünlü Vezir Çeşmesi, Bu çeşmenin de Osmanlı döneminde inşa edildiği, haznesinin sülük ürettiği biliniyordu ve bu çeşmenin de suyu yakın bir süre öncesine kadar akıyordu. Vezir çeşmesinin bir diğer ismi de “Sülüklü çeşme”! Ne var ki bu konumunu Yakacıklılar bildikleri için buradan içme suyu almazlardı. Özellikle Kadıköy, Erenköy, Bostancı, Kartal, Maltepe ve Pendik’te oturan vatandaşlarımız özel otomobilleri ile gelir ve buradan bidonlara doldurdukları suları evlerine götürürlerdi. Vezir çeşmesinin suyunun böbrek taşı ve kum düşürdüğü inancı vardı.Bu çeşmemizin de suyu kesildi.Zannedersem bölgede yapılan inşaatlar sırasında kaynak suyunun geldiği su boruları tahrip edildi.Yakacık’ın sularının bir özelliği de kaynak suyu olmaları idi.Bugün bu kaynakların nerede oldukları tarihe karıştı.Vezir çeşmemiz de ilgi ve sularının yeniden akıtılmasını bekliyor. Bizden hatırlatması.<br />3.’ncü çeşmemiz Yakacık Merkez Mezarlığı yakınındaki Hatice Abbas Halim Yetiştirme yurdunun uç bahçe bölümündeki çeşmedir. Yakacık Merkez Polis Karakolu’nun tam karşısında. Bu çeşmemizinde yaklaşık 150 yıllık bir tarihi olduğunu öğrendim. Onun da diğer çeşmelerimiz gibi suyu akmıyor ve kaderine terk edilmiş.<br />4.’ncü çeşmemiz meşhur Aydos yoğurtlarının imal edildiği yoğurthanenin yakınındaki çeşme. Bu çeşmenin de Osmanlı döneminde inşa edildiği belirtilmekteydi. İki musluğu vardı, bu çeşmemizin. Suyu da buz gibi ve tatlı idi. İnce bir suydu. Kaynağı Aydos tarafındaydı. Bu çeşmenin de kaynaktan gelen suyu kayboldu. Kim bilir şimdi kimin evinde akmaya devam ediyor. Bölgede inşaat için yapılan hafriyat çalışmalarında çeşmeye su taşıyan künklerin tahrip olduğu söylenmekte. Çünkü o dönemlerde kaynak suları su haznelerine ve çeşmelere dar künk borularla taşınıyordu. Bu çeşmemizde üç yol ağzında bir abide gibi durmakta. Bu çeşmenin eski inşa hali bu şekilde değildi ve üç metre yüksekliğinde bir haznesi vardı. Zannedersem bu çeşmenin tarihi bir konumu yok. Önceki çeşme aynı bir mekân gibiydi ve çok büyüktü.<br /><br />İŞTE O ÇINAR<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4wDJh_9JB5B-PJhySWuI3ZUwpxD5kHKiRRQXD4t1mCEOYvvZns4fMGNIPQyRdAAg0eK5pqyV0PI7Acragh5yXoCq3MR9cin83COa3r3OmxgbMKWdN5GNJ-Io2OeDrEoz91F_IZC1yoN8/s1600/%C4%B0%C5%9Fte+O+%C3%87inar.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 214px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4wDJh_9JB5B-PJhySWuI3ZUwpxD5kHKiRRQXD4t1mCEOYvvZns4fMGNIPQyRdAAg0eK5pqyV0PI7Acragh5yXoCq3MR9cin83COa3r3OmxgbMKWdN5GNJ-Io2OeDrEoz91F_IZC1yoN8/s320/%C4%B0%C5%9Fte+O+%C3%87inar.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5480868671726821634" /></a><br /><br /><br />Son olarak da Yakacığın ünlü ve tarihi çınarlarından birini sizlere tanıtmak istedim. Eski Nimet Oteli Bahçesi’ne bulunan ve yaşının 700 sınırında olduğu belirtilen bu çınar ağacının altına kurulan güreş minderlerinde Olimpiyat, Dünya, Avrupa ve Balkan Şampiyonu güreşçilerimiz o yıl İtalya’da yapılan Dünya Şampiyonasına burada hazırlanmışlardı. 1958…<br /><br />Şefika hocamızı fazla yormamam için eski Yakacığı anlatma yazılarıma kısa bir süre ara vermek istiyorum. Gelecek yazımda Yakacığın bilinmeyen bazı özelliklerini, ünlü ve renkli simalarını sizlere tanıtmak istiyorum.<br />Mesela deli Fehmi nasıl intihar etti? Yakacığın renkli simalarından Hayat Mustafa Tiryaki, Darbukacı Neçmi, sucu Turhan, Kozhelvacı Arnavut Adem amca, Dondurmacı Arap Muharrem. Benim dedem. Manav Muhsin, Camal Amca’yı askeri Cemse kamyonu nasıl ezerek ölümüne sebep oldu. Yakacık’ın efsane muhtarlarından rahmetli Ekrem ağabey, Kavas İsmail, Aşçı Nazım, Şadiye anne, Tellal Reşat, kunduracı tatar İbrahim, Rıza ve Kadir baba, Cin Ali, Aşçı Hasan ve Yakacık’ta yazlık KÖŞKLERİ bulunan Osmanlı Paşalarını konu eden yazı dizimin hazırlık çalışmasını başlattım. Yakacık Yakacık'tı (3) te görüşmek üzere.Şefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-32674003658848727102010-06-09T03:25:00.000-07:002010-06-09T05:53:31.854-07:00"KIRK ÇEŞMELİ" YAKACIK<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiB0M_LQIixNsTLTfZYHMyL-EmY7Hrv3o0FjpKCzOqznGgJ_iZgcvtJ3o4xHnKlOw7R0DWASVbM4iogUsQxfaJJHkZQFYv34qY7pQeDf6gTia0uea5ofPk880YthDUIPhBjLwq3qbAvX0U/s1600/YALNIZ+SELV%C4%B0.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 213px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiB0M_LQIixNsTLTfZYHMyL-EmY7Hrv3o0FjpKCzOqznGgJ_iZgcvtJ3o4xHnKlOw7R0DWASVbM4iogUsQxfaJJHkZQFYv34qY7pQeDf6gTia0uea5ofPk880YthDUIPhBjLwq3qbAvX0U/s320/YALNIZ+SELV%C4%B0.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5480751619473873858" /></a>
<br />
<br />Kırk kadar çeşme, pınar ve kuyu varmış Yakacık semtinde bir zamanlar. Hepsi de gürül gürül akar, yaz sıcağından İstanbul'un balkonu Yakacık'a kaçan İstanbulluları serinletirmiş. Peki sonra ne mi olmuş? Birçoğu hayrat olan bu çeşmelerin kimisi kurumuş. Kurumayanlar ise kurutulmuş. Ya üzerine site dikilmiş, ya da üzerinden yol geçirilmiş. Daha otuz kırk yıl önce ihya edilmiş çeşmelere neden bakılmamış? Onları yaptıranların kemikleri neden sızlatılmış? O çeşmeler bugün varlığını korusa, güzelce bakılsa, onarılsa, sağlıklı borular döşense, birçok kişinin dünyanın parasını ödeyip plastik bidonlarla evine içme suyu satın almayacağına eminim. Bunun kanıtı hala varlığını sürdürebilen çeşmelere gösterilen ilgidir.
<br />
<br />
<br />Şimdi İhsan Beye kulak verelim...</em>
<br />
<br />YAKACIK’TA ÇEŞMELER, PINARLAR, HAYRAT KUYULAR
<br />
<br />
<br />1/ABBAS PAŞA ÇEŞMESİ: Kartal Caddesinin başında, Abbas Paşa’nın köşkünün(şimdiki Hatice Abbas Halim Paşa Yetiştirme Yurdu)bahçesinin batı ucundadır. Abbas Paşa tarafından yaptırılmıştır.Üzerindeki kitabeden ihya tarihini okumak mümkün olmamaktadır.Ama yaşı yüz yılı aşan eski çeşmelerden olduğu bilinmektedir. Tek musluklu, yalaklı ve yukarıdan savaklıdır. Eskiden yalıya giden ve yalıdan dönen köylüler daha çok hayvanlarını sulamak için kullanırlarmış. Günümüzde kurumuş bir halde kaderine terkedilmiştir.
<br />
<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjLa7a1GrNGIvpiNw5bE3sh9yj0Z4t-hVelU3EHmzcVOsidrSMfAm99RxJuwRwgCO9A9BG7ytgMXkYDuUwHzj8A4Ow6_lSF4SV8ccSXxgnbtHnbGC4pdxn_0J0ZqqiZn2-pU6gpma3t8YA/s1600/ABBAS+PA%C5%9EA+%C3%87E%C5%9EMES%C4%B0.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjLa7a1GrNGIvpiNw5bE3sh9yj0Z4t-hVelU3EHmzcVOsidrSMfAm99RxJuwRwgCO9A9BG7ytgMXkYDuUwHzj8A4Ow6_lSF4SV8ccSXxgnbtHnbGC4pdxn_0J0ZqqiZn2-pU6gpma3t8YA/s320/ABBAS+PA%C5%9EA+%C3%87E%C5%9EMES%C4%B0.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5480738489805232178" /></a>
<br /><em>
<br />
<br />
<br />2/HASAN PAŞA ÇEŞMESİ: Kartal Caddesinde, İngiliz’in Köşküne (şimdiki Çocuk ve Doğum Hastanesi)giden yolun başındadır. Kitabesinde ihya tarihi olarak hicri 1313 yılı görünmektedir. Bu tarih de miladi 1897 yılına tekabül ettiğinden, çeşmemiz şu anda 113 yaşındadır.
<br />Çeşmeyi yaptıran da yine kitabeden anlaşıldığına göre Hasan Paşa’dır. Kare planlı bir yapıya sahiptir. Eskiden dört bir yanında birer musluk varmış.Şimdi, sadece kitabenin olduğu batı cephesindeki bir musluktan su akmaktadır.
<br />
<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZyXlusOKK9RMoztyiBYVW8nO0sggO1YkDqKVokahj3UdS1YNeIa5FWdc4oUWZLaVZ6nBvvfJgESAZCATrSe9js4CAkrGuZCdysSKbEUHlObhg7dfq_FDW19p6iVTAVqoI85widF1o7qM/s1600/HASAN+PA%C5%9EA+%C3%87E%C5%9EMES%C4%B0.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZyXlusOKK9RMoztyiBYVW8nO0sggO1YkDqKVokahj3UdS1YNeIa5FWdc4oUWZLaVZ6nBvvfJgESAZCATrSe9js4CAkrGuZCdysSKbEUHlObhg7dfq_FDW19p6iVTAVqoI85widF1o7qM/s320/HASAN+PA%C5%9EA+%C3%87E%C5%9EMES%C4%B0.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5480738506037749282" /></a>
<br />
<br />
<br />3/SUYA BATMAZ ÇEŞMESİ: Suya Batmaz mevkiinde, Bahçelievler Sokağının başındadır.1957 yılında Bolu eşrafından ve muteber tüccarlarından merhum Ferit ŞERBETÇİ’nin yap
<br />tırdığı bir hayrattır. Tek musluklu, üstten savaklıdır. Günümüzde kurumuş bir haldedir.
<br />
<br />4/YAKACIK ULU CAMİİ ÇEŞMESİ: Abbas Paşa’nın köşkünün (şimdiki Hatice Abbas
<br /> Halim Yetiştirme Yurdu)arkasındaki eski tekkenin yerine inşa edilen Ulu Camiinin çeşme sidir. Üç muslukludur. Yapım yılı 1979 olan ve şu anda 31 yaşında bulunan genç çeşmeleri mizden biridir.
<br />
<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihyphenhyphenYGAeG0AFvsaHDtX_2W9iKjgdOmFnT9pX68BQomSmv08lZlrkCvgtTGR39s2ZfDsPjd3zLjF9edYoUCd1wKm-rj6PUtQkihpvyREu3OrcguhKp8Idd4PxQPAiA5q4L2vsyqyuFtudco/s1600/ULU+CAM%C4%B0%C4%B0+%C3%87E%C5%9EMES%C4%B0.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihyphenhyphenYGAeG0AFvsaHDtX_2W9iKjgdOmFnT9pX68BQomSmv08lZlrkCvgtTGR39s2ZfDsPjd3zLjF9edYoUCd1wKm-rj6PUtQkihpvyREu3OrcguhKp8Idd4PxQPAiA5q4L2vsyqyuFtudco/s320/ULU+CAM%C4%B0%C4%B0+%C3%87E%C5%9EMES%C4%B0.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5480738522332681458" /></a>
<br />
<br />
<br />5/VEZİR ÇEŞMESİ: Vezir Çeşme Sokağının başındadır. Kitabesi kaybolduğu için yapım yılı bilinmemektedir.1960’lı yıllarda yeniden ihya edilmiştir. Eskiden iki yalaklıymış.Günümüz de tek musluklu ve aşağıdan savaklı bir çeşmedir.Geçmişi 70-80 yıla dayandığı söylenen oldukça yaşlı çeşmelerimizdendir.
<br />
<br />6/HACI MUSTAFA EFENDİ TÜRBESİ ÇEŞMESİ:Tekke Bayırının üst başında yer alır.Kitabesi okunamaz hale getirildiği için ihya tarihini bilemiyoruz.Ama yüz yılı çok aşan bir yaşa sahip olduğunu tekke haziresindeki mezar taşlarının yaşlarından tahmin edebiliyoruz. Baş ucunda çınar ve selvi ağaçlarının bulunduğu,tek musluklu,alttan savaklı bir çeşmedir. Günümüzde ziyaretçilerini serinletmeye devam etmektedir.
<br />
<br />7/TEKKE BAYIRI ÇEŞMESİ:Tekke bayırından sonra Aydos Dağı’na doğru tırmanan doğu yokuşunun başında yer alır.Eski bir pınardır aslında.Hemen arkasında orman başlar.Köyümüz hayırseverlerinden Nurullah ŞANLITÜRK ve Lâz Mustafa Efendi tarafından yaklaşık otuz yıl kadar önce hayrat olarak yapılıp halkın hizmetine sunulmuştur.Tek musluklu olup günümüzde hizmet vermeye devam etmektedir.
<br />
<br />8/DERYA ÇEŞMESİ:Batıdan Aydos Dağı’na çıkan yolun başında;köy sınırlarının ise sonun da yer alan bir çeşmedir.Yapım yılı ve yapan kişinin adı bilinmemektedir.Tek musluklu ve üstten savaklı olup günümüzde faal durumdadır.
<br />
<br />9/LİMONOĞLU ÇEŞMESİ:Aydos Dağı’na giden yolun altındaki vadi içinde yer alır.Çok güzel bir çınar ağacının dibindedir.Köyümüzün eski çeşmelerindendir.Yeniden ihyası 03.09.1988 yılında,köyümüz hayırseverlerinden Mehmet ŞANLITÜRK tarafından yapılmıştır. Tek musluklu,alttan ve üstten savaklıdır.Güzelim haznesi çöple doldurulmuş olup,bugün kurumuş durumdadır.
<br />
<br />10/ALTINPINAR MENBA SUYU:Köyümüzün yaslandığı Aydos Dağı’nın güney yamacında yer alan,suyu oldukça bol bir kaynaktı.Galon ve küçük şişe suyu üretilirdi.1970’li yılların sonunda sahibi Fahri DOĞAN tarafından üretimine son verilerek arazisi de satıldı.Şimdi menbanın bulunduğu yer yerleşim merkezi olarak kullanılıyor.
<br />
<br />11/TAŞEREN MENBA SUYU:Altınpınar’a komşu sayılabilecek bir yakınlıkta,o da Aydos
<br />Dağı’nın güney yamacında yer alan,ticari amaçla kullanılan bir pınardı.Suyu oldukça bol
<br />ve içimi yumuşaktı.Allah’tan günümüzde üretimine devam ediyor.
<br />
<br />12/POLİGON ÇEŞMESİ:Aydos Dağı’nın güney-doğu yamacında,avcılar ve atıcılara ait poligonun girişinde,sağda yer alan oldukça genç yaşta bir çeşmedir.Yazın ortalarına kadar suyu gür bir şekilde fışkırır.Ağustos ve Eylül aylarında suyu epeyce azalır,tek muslukludur.
<br />
<br />13/YEŞİL VADİ ÇEŞMESİ:Aydos Dağı’nın güney etekleri ile Yakacık’ı ayıran vadinin Yakacık tarafındaki yamaçlarında,orman içinde yer alan bir pınardır.Pınarın olduğu bahçenin sahibi Sadullah Amca olduğu zamanlarda tek lüleli bir pınardı.Bahçenin yeni sahipleri İbrahim ÇALI,Turhan ÇALI,suyun kaynağını genişleterek,günümüzde 5-6 musluğu olan yaz sıcağında daha çok insanın yararlanacağı bir hayrata dönüştürdüler.
<br />
<br />14/KADER ÇEŞMESİ:Eskiden Tepe Mahallenin en uç noktasındaydı.Günümüzde şehir içinde kalmış sayılır.Yeniden ihya yılı 1983’tür.Genç gibi görünmesine rağmen daha eski halini hatırlayanlara göre oldukça eski bir çeşmedir.Tek muslukludur.Hem üst hem alt sa vağı vardır.Günümüzde çalışır durumdadır.
<br />
<br />15/NİNE’NİN ÇEŞMESİ:Tepe Mahalle,Tepe Sokağın ortalarında yer alır.Başucunda ulu bir kara dut ağacı vardır.Eski bir çeşme olmasına rağmen,kitabesi kaybolduğundan yapım yılı bilinmiyor.Behiye Nine hayratı olduğu için Nine’nin Çeşmesi diye anılır.Tek musluklu ve üstten savaklıdır.
<br />
<br />16/GÜL ÇEŞMESİ:Çalkantı denilen mevkiin üst başında,Tepe Mahalleye daha yakın bir yerde bulunur.Yeniden ihya tarihi 1984’tür.Tek muslukludur.Altta iki savağı bulunur.
<br />
<br />17/ÇALKANTI ÇEŞMESİ:Çalkantı denilen mevkideydi.Suyunun böbreklere iyi geldiği
<br /> söylenirdi.Tek musluklu,üstten savaklı bir çeşmeydi.Şimdi yerinde yeller de esmiyor,
<br /> mutena(!) bir apartman yükseliyor.
<br />
<br />18/YÜREK KAYALAR ÇEŞMESİ:Yeni Mahallenin oldukça üst kesiminde Yürek Kayalar Sokağının başında yer alır.Kitabesi kaybolduğundan yapım yılı bilinmeyen eski bir çeşmedir.Tek musluklu ve üstten savaklıdır.
<br />
<br />19/SOĞUK ÇEŞME:Hamam sokaktadır.Adı üstünde suyunun soğukluğu ile ünlüdür.Yapım yılı bilinmiyor.Tek musluklu,alttan ve üstten savaklıdır.Bugün kurumuş bir haldedir.
<br />
<br />20/ACI ÇEŞME:Hamam Sokaktan sapan Değerli Çıkmazındadır.İhya tarihi olarak kitabesinde hicri 1136,miladi 1720 tarihi olup köyümüzün en yaşlı çeşmesidir.Yalaklı,kurnalı,gözlü olarak kalmış tek eserdir.Tek musluklu,üstten savakldır.Günümüzde kurumuş haliyle 290.yaşını sürdürmeye çalışıyor.
<br />
<br />21/YUKARI HACI KÂHYA ÇEŞMESİ:Adını verdiği Hacı Kâhya Sokağın üst başında yer alır.Başucunda ulu bir çınar bulunur.Hacı Kâhya lâkaplı bir hayırsever tarafından yaptırılmıştır.İhya tarihi,kitabesine göre,hicri 1174,milâdi 1758’dir.Yani şu anda 252 yaşındadır. Halâ çalışır vaziyettedir.Tek musluklu ve alttan savaklıdır.
<br />
<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhbAZY6snW15OEPIVFUhVsu0VPF2J86lKC2hB5RDGVCbH-0974Aj5dgFibPeD-eP5NVBGo68IsrDyMyOIG1G11INqulnzhqrpDUtlnVIDB97GnJBLp6YQXo5Bu7B3eQsMIqes9346K4FDA/s1600/YUKARI+HACI+KAHYA+%C3%87E%C5%9EMES%C4%B0.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhbAZY6snW15OEPIVFUhVsu0VPF2J86lKC2hB5RDGVCbH-0974Aj5dgFibPeD-eP5NVBGo68IsrDyMyOIG1G11INqulnzhqrpDUtlnVIDB97GnJBLp6YQXo5Bu7B3eQsMIqes9346K4FDA/s320/YUKARI+HACI+KAHYA+%C3%87E%C5%9EMES%C4%B0.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5480743307968729810" /></a>
<br />
<br />
<br />22/AŞAĞI HACI KÂHYA ÇEŞMESİ:Hacı Kâhya Sokağının alt başındadır.Kitabesine göre ihya tarihi hicri 1311,miladi l895’dir.Yani,bu çeşmemiz de 115 yaşındadır.Tek musluklu, üstten savaklıdır.Günümüzde çalışır vaziyettedir.
<br />
<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgl9rZzB5ZOfV051x7NL8Czfj2SMz67i9nCCH-P_L5amm0PZ-49kePIK2fdOyTBsWc6zkUQuuL7P4WLYpJUqpwv_6loUvJSU44nbV637EJJ-DUTr1K03BEpu449wTCiSa_W0MLAaqDm54U/s1600/A%C5%9EA%C4%9EI+HACI+KAHYA+%C3%87E%C5%9EMES%C4%B0.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgl9rZzB5ZOfV051x7NL8Czfj2SMz67i9nCCH-P_L5amm0PZ-49kePIK2fdOyTBsWc6zkUQuuL7P4WLYpJUqpwv_6loUvJSU44nbV637EJJ-DUTr1K03BEpu449wTCiSa_W0MLAaqDm54U/s320/A%C5%9EA%C4%9EI+HACI+KAHYA+%C3%87E%C5%9EMES%C4%B0.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5480751627996599682" /></a>
<br />
<br />
<br />23/ÇARŞI MERKEZ CAMİİ ÇEŞMESİ:Merkez Camiin yapım yılı 1850’dir.Bu nedenle
<br />çeşme de eski tarihli olmalıdır.Ama,çeşmenin yeniden ihyasında kitabede verilen yıl 1956’dır.Ortadaki büyük olmak üzere,ortadaki büyük musluğun sağında ve solunda
<br />İkişer küçük musluk bulunur.Ana musluğun üstünde savak vardır.Küçük musluklardan
<br />biri günümüzde yok edilmiş olup,diğerleri de kurumuş durumdadırlar.Sadece ana musluk faal haldedir.Çarşı Merkez Camii Çeşmesi,çarşıda,aynı zamanda asırlık çınarların da altında yer alır.Bu çeşme,köyümüzün içimi en yumuşak ve tadı çok leziz suyunu barındırır içinde.
<br />
<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjEqzK3HHwmaFH5VRk6IeT-rDKtsCzftVItFdCWXTv9XxG1f__8zfpzBjSEnQqpi6o5memwiKEOCGWvrmt-REkfiPHvUm7QNT_e3mg8fPErxQyWRWwhOBMsjQvQcnFc1mZZCes2xkeDLxQ/s1600/MERKEZ+CAM%C4%B0%C4%B0+%C3%87E%C5%9EMES%C4%B0.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 213px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjEqzK3HHwmaFH5VRk6IeT-rDKtsCzftVItFdCWXTv9XxG1f__8zfpzBjSEnQqpi6o5memwiKEOCGWvrmt-REkfiPHvUm7QNT_e3mg8fPErxQyWRWwhOBMsjQvQcnFc1mZZCes2xkeDLxQ/s320/MERKEZ+CAM%C4%B0%C4%B0+%C3%87E%C5%9EMES%C4%B0.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5480741582736382914" /></a>
<br />
<br />24/HASAN PAŞA İLKOKULU ÇEŞMESİ:Eski Hasan Paşa İlkokulunun bahçesinde,gür bir
<br />çınarın dibinde yer alır.Hangi hayırsever tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir.Biz,ellili yılların ikinci yarısında okula başladığımızda var olduğuna göre,geçmişi en azından 60-70 yıl öncesine kadar dayanmaktadır.Öğretmen ve öğrencilere hizmet etmesi için yapılmış içimi yumuşak bir suyu olan hayrattır.4-5 musluklu ve üstten savaklıdır.
<br />
<br />25/HACI MERZUKA TULGA ÇEŞMESİ:Alt Dere Sokaktadır.Akdoğan ve Tulga ailelelerinin ruhları için Hacı Merzuka TULGA tarafından 1990 yılında muhtemelen yeniden ihya edilen bir hayrattır.Ortada büyük musluk,her iki yanında birer küçük musluk bulunan,alttan savaklı bir çeşmedir.Günümüzde kurumuş durumdadır.
<br />
<br />26/TİRYAKİLERİN ÇEŞMESİ:Köyümüzün Tiryakiler diye anılan ailelerinden Arif Ağaların evinin önündeki çayırda yer alırdı.Hatırladığım kadarıyla iki tarafında yalakları bulunan büyükçe bir çeşmeydi.Her iki yanında büyük muslukları ve üstten savakları vardı.Günümüzde,yerinde altında bir bankanın da bulunduğu bir bina yükseliyor.
<br />
<br />27/YENİ MAHALLE SOĞUK ÇEŞME:Samandıra Caddesinde,Yeni Mahalleye giderken
<br />yağhanenin hemen yüz metre ilerisinde bol suyu olan bir çeşmeydi.Aliye Annenin evinin
<br />karşısında yer aldığından,köylümüzce Aliye Anne’nin çeşmesi diye de bilinir.Tek musluklu,üstten savaklıydı.Günümüzde,ondan geriye kalan haznesi,yol kenarında,bir garip hüzünle gelip geçenlere bakmaktadır.
<br />
<br />28/PEMBE ÇEŞME:Samandıra Caddesi üzerinde Soğuk Çeşme’den sonra yer alan bir çeşme idi.Adını,sürekli olarak aynı şekilde yapılan pembe renkli badanasından alırdı.Bu nedenle de yerli,yabancı herkese çok sevimli görünürdü.Tek musluklu,üstten savaklıydı.Bulunduğu yerde şimdi çok genişlemiş olan Samandıra Caddesi yer alıyor.
<br />
<br />29/SELİM SÜTER ÇEŞMESİ:Yeni Mahallede,Samandıra Caddesi üzerinde,Pembe Çeşmenin aşağı yukarı iki yüz metre ilerisinde yer alırdı.Bol suyu olan tek musluklu,üstten savaklı bir çeşmeydi.Günümüzde o da Pembe Çeşmeyle aynı kaderi paylaşıyor.
<br />
<br />30/MÜHÜRDAR PAŞA HAYRAT KUYUSU:Yeni Mahallede,Samandıra Caddesi üzerinde Mühürdar Paşa’nın köşkünün bulunduğu korunun duvarlarının hemen dışında,Selim SÜTER çeşmesinin aşağı yukarı karşısında kalan bir yerdeydi.Etrafını defne ağaçları ve güzel bir çınar ağacı süslerdi.Kuyusundan ipe bağlı bir kova ile su çekilirdi.Namazgâhı olan ve büyük yalaklı bir kuyuydu.Genişleyen cadde yüzünden şimdi onun da yerinde yeller esiyor.
<br />
<br />31/TAHSİN SÖZÜER ÇEŞMESİ:Yeni Mahalle,Mühürdar Paşa Mevkii,Pelit Sokaktadır.Çeşme yerini Mühürdar Paşa’nın soyundan Selma AKAY bağışlamıştır.Tahsin SÖZÜER oğlunun anısına 1985 yılında yaptırmıştır.Ortadaki büyük olmak üzere 5 musluklu bir çeşmedir. Günümüzde kurumuş durumdadır.
<br />
<br />32/HIDIROĞLU ÇEŞMESİ:Eskilerin Eşekçi’nin Bayırı dedikleri,şimdiki Uğur MUMCU mahallesinde,Samandıra Caddesi üzerindedir.Güzel bir çınar ağacının dibindedir.Çift muslukludur.Yeniden ihyası,1969 yılında Kayseri’li İzzet TORUN tarafından gerçekleştirilmiştir.
<br />Şu anda hizmet verememektedir.O da anılarımızda altında Roman düğünlerinin yapıldığı güzelliklerle yerini almış bulunuyor.
<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhMXpW6HLwLiR5fo4da6NdJX0NdeUWj6MmP19pGD_4BuEGKzWz-3492Kd6ygXHPc41YcxP4wWojExoR9ekDx25S7cy_1CYN1qHhRstUAyATYxx4DeCl0kynHYPA9eTezv8jlfRb_iM4hYw/s1600/HIDIRO%C4%9ELU+%C3%87E%C5%9EMES%C4%B0.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhMXpW6HLwLiR5fo4da6NdJX0NdeUWj6MmP19pGD_4BuEGKzWz-3492Kd6ygXHPc41YcxP4wWojExoR9ekDx25S7cy_1CYN1qHhRstUAyATYxx4DeCl0kynHYPA9eTezv8jlfRb_iM4hYw/s320/HIDIRO%C4%9ELU+%C3%87E%C5%9EMES%C4%B0.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5480738510395671794" /></a>
<br />
<br />
<br />33/ÖĞRETMEN SOKAK ÇEŞMESİ:Aklımda kaldığına göre Yeni Mahalle,Öğretmen So-
<br />kağındaydı.Tek musluklu,alttan savaklıydı.Günümüzde yok.
<br />
<br />34/YALNIZ SELVİ HAYRAT KUYUSU:Köylümüzün Pendik Deresi ya da Kurfallı diye
<br />adlandırdığı yalıya inen yolun ortalarında yer alırdı.Ulu bir selvinin dibinde içine iple sar-
<br />kıtılan kova ile su çekilen bir kuyuydu.Yanında yalağı ve namazgâhı yer alırdı.Yalıya gi-
<br />dip gelen köylülerin hem dinlendikleri,hem ellerini,yüzlerini yıkayıp serinledikleri,hem de namazlarını kılıp,hayvanlarını suladıkları bir kuyuydu.Şimdi,yerini “yalnız” ama “yapa-
<br />yalnız” bir selvi bekliyor.
<br />
<br />35/KORU ÇEŞMESİ:Ayazma’dan inilen koru mesiresi içinde,ulu meşelerin altında yer alırdı.
<br />Hemen,kaynağının başına yapılmış bir çeşmeydi.Geliri çok az olmasına rağmen soğuk ve leziz bir içimi olan özelliğe sahipti.Tek musluklu ve üstten savaklıydı.Şimdi yok.Yerinde birtakım yerleşimler var.
<br />
<br />36/KORU FINDIK SUYU:Korudaki yoğun meşe ağaçlarının önündeki bir açıklıkta,lülesin
<br />den serçe parmağı kadar sürekli akan suya sahip olan bir pınardı.Pınarın,40-50 metre alt başında yer alan,bu pınarın fazla sularının toplandığı büyük bir havuz vardı.Bu havuzda toplanan su ile de bostan sulanırdı.Şimdi,yerinde birçok evin yer aldığı bir yerleşim yeri bulunuyor.
<br />
<br />37/KORU YOLU ÇEŞMESİ:Yakacık’tan Koru’ya Ayazma üzerinden değil de,direk giden
<br />yolun ortalarında yer alan ufakça bir çeşmeydi.Tek musluklu,üstten savaklıydı.Epeyce
<br />bir müddet kurumuş olarak kaldıktan sonra yok edildi.
<br />
<br />38/TARİHİ AYAZMA ÇEŞMESİ:Ayazma meydanının hemen hemen ortasında yer alır.
<br />Başucunda tarihi,ulu bir çınar vardır.Çeşmeye,her iki yanından inilen 10’ar basamaklı
<br />merdivenlerle ulaşılır.Eskiden çok güzel mermer bir kitabesi vardı.Şimdi kayıp.Oldukça geniş mermer oluğundan,eskiden iki metre ötedeki duvara vuran su fışkırırdı.Yüzyıllara dayanan bir geçmişinden söz edilen bu tarihi çeşme şimdi kuru.Günümüzdeki genel görünümü ise içler acısı.
<br />
<br />39/ŞEKER SUYU:Ayazma ve korudan sonra ulaşılan bir mesirede yer alırdı.Adı üstünde
<br />şeker gibi bir tada ve yumuşak içimi olan özelliğe sahip bir suydu.Haznesinin önünde
<br />bir büyük musluk,bu musluğun her iki yanında iki küçük musluğa sahip bir çeşmesi vardı.Etrafını,defne,koca yemiş ve irili,ufaklı çınar ağaçları süslerdi.Şeker Suyu’nun bulunduğu yerde şimdi,içinde birçok binanın yer aldığı bir site var.
<br />
<br />40/HAYRAT KUYU:Eskilerin söylediğine göre,bir sınır işareti de olan(Kartal ile Yakacık merasını ayıran)bu kuyuyu da Yakacık sınırları içinde analım.Eski Yunus Çimento Fabrikasına taş temin eden Taşocağının girişindeki kapının hemen yanında yer alırdı.Kuyusunun başında çıkrığı bulunan,yalaklı,yeşile boyanmış namazgâhı ile sevimli bir hayrattı,Hayrat Kuyu.Maalesef,günümüzde o da yok.
<br />
<br />
<br />
<br /> İhsan KÖSE
<br />
<br />
<br /> Pendik,07 Mayıs 2010,Cuma-23 Mayıs 2010,PazarŞefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-28444473569571018932010-05-14T04:52:00.001-07:002010-05-14T05:21:47.272-07:00YAKACIK YAKACIK’TI (1)<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjML1GzO_FAbT0jD4eSb3UFMzflALUlNRnCwN-h0K2m0S3rOmTYEHeKdgLIWSidNydUOnzKuXRjNnktn340JSruKpRsAxvMUaHga88mf08MhOklro4Z3IKxNAJV0aMDUt0MRD6euv7-0Jo/s1600/%C4%B0%C5%9Fte+KORU.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 199px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjML1GzO_FAbT0jD4eSb3UFMzflALUlNRnCwN-h0K2m0S3rOmTYEHeKdgLIWSidNydUOnzKuXRjNnktn340JSruKpRsAxvMUaHga88mf08MhOklro4Z3IKxNAJV0aMDUt0MRD6euv7-0Jo/s320/%C4%B0%C5%9Fte+KORU.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5471094321181670722" /></a><br /><br /><em>İŞTE KORU- Yakacık’ın efsane piknik alanı Koru’da ağabeylerimiz çilingir sofrasında buz gibi rakılarını yudumlarken görülüyor. Fotoğraftaki kasketli haricinde hepsi rahmetli olan ağabeylerimizi hiçbir zaman unutmayacağız.</em><br /><br /> <br />FETHİ SATICI<br /> <br /> <br />Anadolu yakasının efsane ve güzel sayfiye kenti Yakacık bir zamanların en önemli mesire alanları arasında yerini almıştı. Yakacık’ın insanları sevecen, iyi kalpli ve yardımsever insanlardı. Gerektiğinde lokmasını, aşını paylaşırdı. Semtin yaşlıları adeta Yakacık’ın doktorları idi.Yakacık’ın her hangi bir mahallesinde bir yaşlı ve çocuk hastalandığında ilk müdahaleyi Yakacık’lı teyzeler yapardı. 1948-1955 yılları arasında Yakacık’ın tek doktoru -nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun- Muzaffer Sağun öğretmenimizin eşi Dr. Agah beydi. Asaf’ ın babası... O yıllarda Yakacık’a kızamık, suçiçeği, boğmaca, verem ve sıtma gibi hastalıklar hat safhadaydı. Dr. Agâh Sağun vefat edince Yakacık doktorsuz kaldı. O yıllarda Yakacık’ta elektrik de yoktu. Evlerde lamba ve idare yanardı. Halkı yoksuldu; buna rağmen komşusu açken tok yatmazlardı.Köy halkının geçimi pansiyonculuk, bağcılık, zeytincilik, bahçıvanlık, gazino ve kır bahçesi çalıştırmaktı. Esnaf ancak yazın 3-4 ayı iş yapardı. Rum, Ermeni ve Musevi vatandaşlarımız Yakacık’ta oda kiralarlardı. Yani iki veya üç odası olan Yakacık köylüleri bir odalarını yazlık olarak kiraya verirlerdi. Rum, Ermeni ve Musevi vatandaşlarımız Yakacık köylüleri ile çok iyi anlaşır, bir çatı altında ve birlikte yaşarlardı. Yakacık’ta yaz aylarında sokakların kapısı kilitlenmezdi. O tarihlerde Yakacık İstanbul’un belki de en huzurlu sayfiye kentlerinden biriydi.<br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjO2yqWeqy9nLTSKLVU4dXG2cG30RaxiU-yV9TJvlLeBG_DCsF9gL6t66C7B6IEoBkPTZhQ5jduQlo6EZRQrv8CL2dUsr476RJGFKVoA_vS7_dkeiHPY8zFoYFZTjR8rRG6aZHtU-ojcD4/s1600/NEDEN+OLDU.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 250px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjO2yqWeqy9nLTSKLVU4dXG2cG30RaxiU-yV9TJvlLeBG_DCsF9gL6t66C7B6IEoBkPTZhQ5jduQlo6EZRQrv8CL2dUsr476RJGFKVoA_vS7_dkeiHPY8zFoYFZTjR8rRG6aZHtU-ojcD4/s320/NEDEN+OLDU.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5471094317664103490" /></a><br /><em>NEDEN OLDU–1958 yılında Yakacık Nimet Otel’de kamp yapan Güreş Milli Takımı’mızın bu hazırlık kampı gazeteci-yazar Fethi Satıcı’nın güreşçi olmasına neden oldu ve Fethi Satıcı, 1960 Roma Olimpiyatları aday kadrosuna alındığı zaman henüz 18 yaşında genç ve teknik bir güreşçiydi. (Ortada)</em><br /><br /><br /><br />TADINA DOYUM OLMAZDI<br />Yakacık’ın ünlü Kağıt Kebabı’nın doğuş tarihi bilinmemekle birlikte bu ünlü yemeğimizin ustalarından olduğunu bildiğim rahmetli Kasap Fehmi, Kasap Mahmut, Kasap Hüsnü, Kasap Akif ve Kasap Ferdi en eski Yakacık’lı Kağıt Kebabı ustaları idi. Rahmetli Fethi Çetinkaya, 1950-1956 yılları arasında bakkal kalfası olarak rahmetli Ahçioğlu’nın yanında çalışıyordu.Rahmetli Fethi Çetinkaya sonradan kasap oldu ve hazır Kağıt Kebabını icat ederek Yakacık’ın silinemez tarihine geçti. Yani eskiden Kağıt Kebabı önceden hazırlanıp pişirilmezdi. Fethi abimiz bu geleneği yıktı ve hazır Kağıt Kebabı imal etmeye başladı. Cumartesinin ve pazarın kağıt kebabı olacak etini bir gün önceden kuşbaşı şeklinde doğrar ve bir gün baharata yatırırdı. Yani karabiber ve kimyon banyosu yaptırırdı etlere. Baharatta yatan etin lezzeti bir başka olurdu. Üzerine de mis gibi kokan taze kekik otu serpilen etin tadına doyulmazdı. Haftada 125-150 adet Kağıt Kebabı satardı Fethi abimiz. Nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun.<br /><br />KIR GAZİNOLARI REVAÇTA İDİ<br />Benim çocukluk ve gençlik yıllarımda Ayazma’da sadece rahmetli Halim ağabey, rahmetli Hasan ağabey, rahmetli Nazım ağabey ve Koru kır gazinosunu çalıştıran rahmetli Kara Muhittin lakaplı abimiz vardı. Koru kır gazinosunda masa ve sandalye çok az sayıda bulunur ve piknikçilere 3 X 3 ebadında hasır verilirdi. Hasırla birlikte testi içinde buz gibi koru suyu ikram edilirdi. Yani 1948–1955 yılları arasında Yakacık’ın en ünlü mesire alanı KORU idi. Gençler ve çocuklar buradaki meşe ağaçlarına salıncak kurarlar ve günün geç saatlerine kadar eğlenirlerdi. Şekersuyu gazinosu daha sonra çalışmaya başladı. Koru piknik alanında çilingir sofraları kurulurdu. O dönemlerde ağabeylerimiz sadece “Aslan sütü ” diye adlandırdıkları rakıyı içerlerdi ve katiyen sululuk yapmazlardı. Sululuk yapan yabancılara da hadlerini bildirirlerdi.<br /><br />FAYTON BİR SİMGEYDİ<br />Yakacık’ın simgelerinden olan faytonlar hafta sonlarında Ayazma’ya ve Koru’ya insan taşırlardı. Rahmetli kömürcü Salih, faytoncu Erdoğan, faytoncu Ali ve oğlu Kadir Hindici, İsmail Kâhya hatırımda kalan fayton çalıştıran ağabeylerimizdi. Bir de sepetli Alman motosikleti vardı. 2. Dünya Harbi’ni görmüş bu çok sağlam binek aracını rahmetli fotoğrafçı Halil ağabeyimiz çalıştırıyordu. Özellikle Yakacık’a gelen piknikçilere ve Samandıra’da oturan insanlara taksi gibi ulaşım hizmeti veriyordu. Yani bir yerde FAYTONLAR Yakacık’ın simgesi konumunda idi.<br /><br />BUNLAR VARDI<br />Benim çocukluk yıllarımda (1948–1955) yılları arasında Yakacık’ta iki tane yağhane, bir tane un değirmeni, beş tane harman, bir tane yoğurthane, dört tane de ağıl vardı. Rahmetli Rafet Aykut’un ilk keçi ağılı Hamam Mahallesi’ndeydi. Hacı Mustafa Efendi türbesinin altı. Daha sonra bu keçi ağılı Aydos’a taşındı. Diğer keçi ağılı da bugünkü Uğur Mumcu Mahallesi eteğinde idi. Orası da benim çocukluk, okul ve gençlik arkadaşım Cemalettin Bayramoğlu’nun babası rahmetli İsmail kâhyanın keçi ağılı idi. Diğer ağıl da Yakacık’ın zengin ağalarından ve iş adamlarından rahmetli Debreli Halit ağanın sağmal koyun yetiştirdiği ağıldı. Bu ağılda bir mevsimde 250–300 adet kesimlik kuzu yetiştirilirdi. Ayrıca Debreliler’in yoğurthanesi vardı. Ünlü Aydos yoğurdunu imal ederlerdi. Debreliler’in ayrıca yağhane ve un değirmeni fabrikası vardı. Diğer yağhane Yakacık Darüşşafaka Huzur Evi’nin yanındaydı. Yani Çalkantı semtinde. Bu yağhanenin sahibini hatırlayamıyorum. Zannedersem bu yağhane cumhuriyet öncesi kurulmuştu.1950’lı yılların başına kadar buradaki mekanda yağ çıkarma makineleri (pres) duruyordu.<br />Şimdi Yakacık’taki 5 harmanın sahiplerini bir sayacağım. Yeni Mahalledeki harmanları rahmetli Niyazi Maden, kardeşleri Kadir ve Necati Maden çalıştırırdı. Ben her gün bu harmanda düvene biner saatlerce buğday ezerdim. Düvenleri bazen Öküzler, bazen de Atlar çekerdi. Bu harmanlar şimdiki Selma Hanım, İlköğretim Okulunun bulunduğu alanda idi. Birde rahmetli Yaşar amcanın harmanı vardı. Diğer harmanda Madenler mefkiğinde Aziz amcanın harmanı idi. Haldun’un babası. Bir harmanda yakacık mezarlığının altındaydı. Bu harmanın sahibini hatırlayamadım. Yani Yakacıkta topu topu 5-6 harman vardı. Sevgili kardeşim Sayın İhsan Köse, Yakacık’ta 30’a yakın harman olduğunu sitemizde açıklamış. Rakam yanlıştır. Bakın ben harman sahiplerinin isim ve soyadlarını da yazdım. Sayın Köse, ayrıca Yakacık’ta ŞARAPHANE olduğunu yazmış. Yakacık’ta şaraphane yoktu. Her halde “Yoğurthane” diyecekti. Neyse.<br />Yakacık’ın bir özelliğide bir falcı teyzenin bulunmasıydı. İnanırmısınız rahmetli Hacer teyze o dönemlerde İstanbul’un en önemli ve meşhur falcıları arasında yer almıştı. Şoför İhsan ve İlhan’ın anneannesi. Nur içinde yatsın Hacer teyzenin her gün evinin önü mahşer gibiydi. Onlarca genç kadın ve genç kızlar fal baktırmak için Yakacıklı Hacer teyzeye gelirdi. Yani bir zamanlar Yakacık falcısı ile de meşhurdu.<br /><br />ÜÇ PANSİYON VARDI<br />1930-1960’lı yıllarda Yakacık’ta üç pansiyon vardı. Nimet Otel, Yakacık’ın efsane Muhtarı İbrahim Çolpan’ın Cihan pansiyonu ve bir de çocukluk ve gençlik arkadaşım Kaptan’ın pansiyonu vardı. Yazlıkçılar bu üç pansiyonda oda kiralar ve Yakacık’ta huzur ve güven ortamında üç dört ay geçirmenin mutluluğunu yaşarlardı. Cihan pansiyonunun tarihi fotoğrafı zaten şu anda sitemizde yayında. Nimet Otel’i rahmetli Sedat amca çalıştırıyordu. Nimet otelinin bir başka özelliği de burada kışlık ve yazlık sinema oluşu idi. Otelin yemekhane salonu kış aylarında sinema olarak kullanılırdı. Nimet Otel’in bir başka önemli özelliği de Türk Güreş Milli takımlarımızın burada kamp yapması idi. Çalkantı’da bulunan ve daha sonra yıkılan tarihi mekânın bahçesindeki yaşlı çınar ağacının altına kurulan güreş minderinde, devrin ünlü şampiyonları rahmetli Hamit Kaplan, Süleyman Baştemur, Ahmet Bilek, Necati Morgül, Rıza Doğan - Allah uzun ömür versin- iki olimpiyat şampiyonlarımızdan Mithat Bayrak, Kazım Ayvaz, Tevfik Kış, Dursun Ali Erbaş, Ünver Beşergil, Müzahir Sille,Yaşar Yılmaz ve Metin Bahçeli gibi ünlü pehlivanlarımız idman yaptılar. Benim de güreşçi olmama neden olan bu güreş kampından bizlere hatıra sadece yaşlı çınar ağacı kaldı.<br /> <br /> <br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgx0yjXdsJ4E8C_77r5jlTH6wv-I1WDnFxGF7IxgWQAajpVkqto73Ud6UWZAGDTt8AaDrXfqSa_NnJ_49Vo0SrYTXLij4aJXeeNrdWNE7IgGIg1ZARudSmjalgzeb9Y1csTt0MLmC6sF44/s1600/KIRKPINAR'DA.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 274px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgx0yjXdsJ4E8C_77r5jlTH6wv-I1WDnFxGF7IxgWQAajpVkqto73Ud6UWZAGDTt8AaDrXfqSa_NnJ_49Vo0SrYTXLij4aJXeeNrdWNE7IgGIg1ZARudSmjalgzeb9Y1csTt0MLmC6sF44/s320/KIRKPINAR'DA.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5471094310869931266" /></a><br /><br /><em>SATICI, KIRKPINAR’DA- Yakacık’ın yetiştirdiği ünlü güreşçi ve gazeteci-yazar Fethi Satıcı, Edirne Tarihi Kırkpınar Yağlı Pehlivan Güreşleri’ni kesintisiz 31 yıl izleyen bir basın mensubu olarak tarihe geçti. Hiç ara vermeden Kırkpınar’ı görevli gazeteci olarak izleyen Satıcı, Kırkpınar ile ilgili yarışmalarda birincilik ve üçüncülük ödülleri kazandı.<br /><br />Fethi Satıcı, tarihi Kırkpınar güreşlerinin ALTI kemerli başpehlivanı Karamürselli Aydın Demir ile görülüyor. Yıl 1982.</em><br /><br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0ftUXLkq-w8DMFWgF7U9nz9giKywYvA3ax_ubu99K2FsP_bUdxP4iu2_daPXpoO9sHatPocYjUi6HP0tUVoBwsEajrt1CFvet8mDEGijyZtcwUG2AdqT_M5zhRFZdpwqBzV5HfCAMKlA/s1600/G%C3%BCre%C5%9F+Milli+Tak%C4%B1m.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0ftUXLkq-w8DMFWgF7U9nz9giKywYvA3ax_ubu99K2FsP_bUdxP4iu2_daPXpoO9sHatPocYjUi6HP0tUVoBwsEajrt1CFvet8mDEGijyZtcwUG2AdqT_M5zhRFZdpwqBzV5HfCAMKlA/s320/G%C3%BCre%C5%9F+Milli+Tak%C4%B1m.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5471094305209934050" /></a><br /><br /><em>Güreş Milli Takımı</em><br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZBQp7WKEz09Mgzql65m0YQaTgTKDkkXrPcoW70kH8cYanLul8amYLOshfdNrKkRjg6Bl3nfnrVkN408eb0fNd_8j0f-NroL7HlFN20c3oLqo9rXtNxI_IrBdhncjRkeIa1WGVbPd605s/s1600/kIRKPINAR+HANIMA%C4%9EA.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZBQp7WKEz09Mgzql65m0YQaTgTKDkkXrPcoW70kH8cYanLul8amYLOshfdNrKkRjg6Bl3nfnrVkN408eb0fNd_8j0f-NroL7HlFN20c3oLqo9rXtNxI_IrBdhncjRkeIa1WGVbPd605s/s320/kIRKPINAR+HANIMA%C4%9EA.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5471094297158339330" /></a><br /><br /><em>Kırkpınar Hanımağa</em> <br /><br /> <br /><em></em><em></em>Şefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-59782082095420853022010-05-04T02:27:00.001-07:002010-05-14T05:23:57.043-07:00İhsan Köse'nin Yakacık Anıları 1Eski Yakacık'lıları buraya konuk almaya devam ediyoruz. Ne de olsa merak ettiğimiz, onlardan öğrenmek istediğimiz çok şey var. Bugünkü konuğumuz Sayın İhsan Köse. Kendisi doğma büyüme Yakacıklı. 1949 doğumlu İhsan Bey aşağıdaki yazıda bizi eski Yakacık'a götürüyor, tatlı diliyle kaybettiğimiz değerleri anlatıyor. Ondan Yakacık'ın tarihini, coğrafyasını ve o günlerin yaşam tarzına ilişkin pekçok şeyi öğreniyoruz. Değerli bilgilerini ve anılarını bizimle paylaştığı için kendisine sonsuz teşekkürler.<br /><br />***<br /><br />ANILARDA KALAN BİR KÖY<br /><br /> Kondüktör “Kartal”diye bağırdığında küçük ama sevimli istasyon binasının önünde trenden inersiniz. Ahşap tren köprüsünden geçince, karşıda sizi 28 ve 30 model Ford marka arabaların (30 model Ford’lar için şoförler arasında bas bir kaldır iki Ford tabiri kullanılırdı.) çoğunlukta olduğu taksi dolmuşların beklediğini görürsünüz. Bunlar, zamanın model arabalarıdırlar. Farları, bombeli tamponların üstünde; kornaları dikiz aynalarının yanında, ancak elle sıkıldığında “vrrraaak vrrraaak” diye öten; bisiklet tekerleği görüntülü jantları olan; düğmeyle çalışan marşları olmadığı için arabanın önünde dışarıdan bir kolla çalıştırılan; stepnelerini bagaj kapaklarının üstünde taşıyan bu “antika”lar, sizleri Yakacık’a götürmek için beklemektedirler.<br /> Bu arabaların herhangi birine biner, tahminen 700-800 metre olan, Kartal’ın içinden geçen tek caddeyi kat ederek, tren köprüsünün altından Yakacık’a doğru yola koyulursunuz.<br /> Tren köprüsünü geçer geçmez, sizi,sağlı sollu Kartal’ın ünlü bostanları karşılar. Bu bostanlar o kadar ünlüdür ki aslında Tuzla’dan Bostancı’ya kadar bir alanı kapsayıp İstanbul’un büyük bir kısmının sebze ihtiyacını karşılarlar.Bostanlar arasından yavaş yavaş tepedeki mandıraya doğru tırmanırsınız. Aman dikkat! Yolun her iki yanındaki bostan kuyularına iyi bakın.Bunlar çok tehlikelidir.Ağızlarının çapları 7-8 metreyi bulan bu kuyulardan birine vaktiyle şoför Fahri arabasıyla uçmuştu.<br /> Mandıranın önünde yokuş biter, yol düzlenir.Eğer bindiğiniz araba bas bir kaldır iki ise, ikinci;değilse üçüncü vitese yol görünmüştür.Mandıradan itibaren çevreniz adeta bir zeytin ağacı denizi ile donanır.Bu zeytin ağaçlarının aralarında da İstanbul’un en güzel Çavuş Üzümünün yetiştirildiği bağlar gözlerinizin önüne serilir.<br /> Aşağı yukarı bir kilometre kadar, kendinizi bu zeytin ağaçları denizinin,bağların büyüsüne kaptırarak hiçbir meskene rastlamadan gidersiniz. Sonra, birden solunuzda, zeytin ağaçlarının ortasında, etrafı çam ağaçlarıyla çevrili bir köşk ortaya çıkar: Ebu’l Huda’nın köşkü. Uzaktan, bu ağaç denizinin ortasında yol alan nazlı bir gemi edasıyla sanki size selam vermektedir. Bu arada düzlüğün sonunda, uzaktan Yakacık da görünmüştür. Hani bugün kartpostallardan gıpta ile izlediğimiz, bakmaya doyamadığımız İsviçre’deki, Avusturya’daki köyler gibi. Arkasındaki heybetli Aydos Dağı’na yaslanmış, ağaçlıkların arasından evlerin zor seçilebildiği bağlar, bahçeler içinden sizlere gülümseyen, yemyeşil Yakacık.<br /> Ebu’l Huda’nın köşkünü geçince, yokuş aşağı sarkarsınız. Burada bütün arabalar vitesten atar ve kontağı kapatırlar. Malum, benzin sarfiyatı meselesi. Sizinki de kapadı mı?<br />Tamam. Biraz sonra karşımıza Hayrat Kuyu çıkacaktır.İçinizde namaz vaktini geçirmek üzere olanlar hazırlansın. Diğerleri de tabii. Çünkü Hayrat Kuyu’da zorunlu mola vereceğiz.<br />Zira arabalarımız bayıra vurunca su kaynatırlar. Bu nedenle arabalardaki bir iki su tenekesini hep dolu tutmak lazım.<br /> Hayrat Kuyu, adı üstünde hayırsever bir vatandaşın yaptırdığı, çevresinde birkaç ağaç bulunan, çıkrıklı, sevimli bir namazgahtan oluşan bir kuyu.Yalıdan gelen köylüler veya Yakacık’a gezmeye gidenler burada mola vererek ya namaz kılarlar; ya ellerini, yüzlerini yıkayarak serinlerler; ya da şoförler arabalarının eksilen sularını tamamlamak için su alırlar.<br /> Nasıl, buz gibi suyla epey serinlediniz değil mi? Öyle ise yola devam edelim. Haaaaa, yola düşmeden önce, unutmadan söyleyeyim. Hayrat Kuyu bir geçiş yeridir. Yani ova ile yaylayı ayıran önemli bir nokta. Burayı geçtiğiniz an,havanın hemen değiştiğini fark edersiniz.<br />Sizi rahatlatan, yüreğinize ferahlık veren, serin Yakacık poyrazı bedeninizi yalamaya başlar.<br />Eskiler, Hayrat Kuyu’dan aşağı yağmur, yukarı kar yağar şeklinde bu geçiş yerinin önemine işaret ederler.<br /> Hayrat Kuyu’dan sonra esas Yakacık bayırını tırmanmaya başlarsınız. Etrafınızdaki zeytin ağaçları ve bağlar giderek daha da yoğunlaşır. Çevrede, beygirine ya da eşeğine yüklediği küfelerle yalıya giden,yalıdan dönen köylülerden gayrı kimseye rastlamazsınız.Arabanın motor sesine, bazen cırcır böceği sesi karışmakta ve yeşiller arasındaki Yakacık da gittikçe size doğru yaklaşmaktadır.<br /> Soğanlık sapağını geçip, Beş Selvi’lerden sola doğru hafifçe kıvrıldığınızda, rampa kendini daha bir gösterir. Biraz sonra bütün arabalar birinci vitese düşeceklerdir. İnleye inleye yokuşa saran arabalardan Yakacık’ın ünlü köşkleri yavaş yavaş seçilmeye başlanır. Ikına sıkına biraz daha yukarılara tırmandığınızda solunuzda İngiliz’in köşkü, onun yanında Enis Akaygen’inki, biraz daha üstte Jak’ın köşkü, onun karşısında Abbas Hilmi Paşa’nın ünlü çeşmesi ile birlikte görkemli köşkü sizi karşılamak için sıraya girmişlerdir sanki. Sizler,tertemiz hava ile ciğerleriniz bayram ede ede,ağır ağır bu görüntülerin arasından geçerek Yakacık meydanına ulaşırsınız.<br /> Meydan dediğimiz, azıcık büyükçe bir alan ya da köylülerimizin dilinde “çarşı” otomobil ile geliş için son duraktır. Arabalardan inip, şöyle rahat bir şekilde gerinebilirsiniz. Kolay değil, dünya üzerinde insanlara bu kadar rahatlık veren atmosfere sahip iki yerden birinde, Yakacık’tasınız artık.(Bunu köyümüzü methetmek için söylemiyorum. Vaktiyle televizyonda ünlü meteoroloji uzmanı Ali Esin usta anlatmıştı Yakacık’taki atmosferin ilginçliğini.)<br /> Şimdi seçiminizi yapın bakalım. Çarşıda Çınaraltı’nda mı oturacaksınız, yoksa bir etap daha gitmeyi göze alarak Ayazma veya Koru’ya mı demir atacaksınız. Eğer çarşıda kalırsanız Çınaraltı’nda, Fethi Abi’nin hazırladığı baharatı bol nefis kağıt kebaplarını yiyerek Asım Ağabey’in 32.kazandan doldurduğu süper demli çaylarını içip, yaşadığınızın bir kere daha farkına varır,kendi kendinize derin bir “oh” çekersiniz.<br /> “Yok, ben Ayazma ya da Koru’da keyfime bakacağım,”diyorsanız; tek veya iki atlı faytonlarımız emirlerinize amadedir.Yine kısa bir yolculuk yapıp,bağ,bahçeler Narman’lı Vehbi Bey’in, Prenses Tevhide Hanım’ın, Kefeli’lerin köşklerinin önünden geçip,Cihan Pansiyon’undan sonra Ayazma’ya ulaşırsınız. Burada yiyeceğiniz kağıt kebabı ve içeceğiniz demli çaylara;İzmit Körfezi’nden başlayıp Karamürsel, Yalova, Çınarcık, Adalar ve Bakırköy kıyılarına ulaşan panoramik görüntünün keyfi eklenir.Bu eşsiz manzarayı seyretmekten gözleri yorulup da dinlenmek isteyenler şezlonglarına uzanıp,bir müddet kestirebilirler püfür püfür esen rüzgar altında.<br /> Yakacık. Az önce de anlatmaya çalıştığımız şekilde Kartal’dan ulaşılan ufak bir Anadolu köyü. Ama tam anlamıyla bir köy.Her evin altında ahırı olan,sokaklarında kümes hayvanlarının dolaştığı, adım başında beygir kişnemesi veya eşek anırması duyabileceğiniz;hasat mevsiminde otuza yakın yerde kurulan harman yerleriyle,ekili dikili bahçeleriyle, şaraphaneleri, yağhaneleriyle, genzinizi dolduran tezek kokularıyla tipik bir köy.<br /> “Peki, böylesine görünüşte sıradan olan bir köyü ta Bizans döneminden bu yana Osmanlı, Cumhuriyet dönemleri de dahil,ilgi çekici bir sayfiye yeri olarak kalmasını sağlayan sır nedir acaba?”diye kafanızda bir soru işareti beliriyor, değil mi? Anlatayım.<br /> Birincisi, az önce de anlatmaya çalıştığım atmosferi,yani havası.Öyle bir hava ki insanı rahatlatan,kişiyi nefes almasının farkına vardıran,Kartal ve İstanbul’un cayır cayır yanan sıcak yaz günlerinin geçip gitmesini hiç hissettirmeyen,sürekli esintili bir hava.<br /> İkinci önemli özellik, köyümüzün neresinde oturursanız oturun,ayaklarınızın altında sürekli panoramik bir manzara.Önce, hemen Abbas Hilmi Paşa’nın köşkünün önünden başlayıp 5 km aşağıdaki denize kadar uzanan zeytinlikler ve bağlar.Sonra görebildiğiniz yere kadar Marmara Denizi. Gündüz yeşile ve maviye;gece kıyılardaki ışık pırıltılarına bakmaktan yorulur gözleriniz.<br /> Yakacık’ı Yakacık yapan üçüncü önemli konu da kaynak sularımız.Köyümüzde, sertliği son derece düşük olan,içimi de o derece rahat epeyce kaynak suyu vardır.Bu sular İstanbul’da,hatta yurdumuzda eşine ender rastlanılacak kalitededir.Ne yerseniz yiyin,ne kadar yerseniz yiyin,üstüne bu sulardan istediğiniz kadar içebilirsiniz.Hem su içmenin zevkine varır,hem hiç şişlik hissetmez,hem de yediklerinizin çok kısa bir zamanda eritilmesine yardımcı olursunuz.<br /> İşte bu üç ana etken hava,manzara ve suya başta ulu çınarlar olmak üzere,bazı yerlerde doğal,bazı yerlerde de insan eliyle oluşturulan müstesna bitki örtüsü de eklendiğinde Yakacık,uzun yıllardır tercih edilen bir sayfiye köyü olarak devam edegelmiş.<br /> Mevsimine göre değişik güzellikleri yaşayabilirsiniz köyümüzde.Mesela,yaz başında çarşı meydanına bir inin.Sepet sepet aldalbastı kirazları ortalığı doldurmuştur.Hangisini alacağınızı,seçeceğinizi şaşırır,epeyce bir süre bu halde dolaşırsınız.Temmuz ayının ortalarından sonra eğer sabah erkenden çarşıya inerseniz domates başta olmak üzere diğer leziz sebzeleri de taze taze alarak yeme bahtiyarlığına erişirsiniz.Zira onlar,Aydos Dağı eteklerinde az ama son derece enfes bir tatla yetişen ürünlerdir.<br /> Ağustos ayının ortalarından sonra Çavuş Üzümü kesilmeye başlanır.Çarşı meydanı küfe küfe Çavuş Üzümleri ile dolar.Biliyorum,bazılarınız içinden geçiriyordur:”Alt tarafı üzüm değil mi?Ne methedip duruyor ?”diye.İstanbul halkının çıksın diye dört göz beklediği,ince kabuklu,bir tanesi bile insanın ağzını su ile dolduran,emsalsiz tadı olan bu üzümü ben size anlatamam.Yemek gerek,yemek.<br /> Sonbaharda turşu hazırlamak için kesilen sebzelerle dolan çarşı meydanını arada bir incir,üzüm,ayva,nar,ceviz görüntüleri süsler.<br /> Kışın ise dışarıda lapa lapa yağan karı seyrederek çalı ile çalışan ekmek fırınında yapılan kıymayı,yağları çenenizden süzüle süzüle yer;üstüne mis gibi demli çayınızı çeker, mutluluğunuzu pekiştirirsiniz. İsterseniz bunların yerine,fırından yeni çıkmış sıcak bir ekmeği alıp yağhaneye gitmeyi düşünebilirsiniz.Orada sıcak sıcak zeytinyağına batırılıp,üstüne kırmızı biber ve kekik serpilmiş ekmek yeme lüksünü yaşayabilirsiniz.<br /> İlkbaharda Yakacık’a geldiğiniz zaman bir şey yeme veya içme zahmetine girmenize lüzum yoktur. Zira,çevrede rengarenk çiçeklere bürünmüş ağaçların cazibesi ile yemyeşil bir tabiat görüntüsünü seyre dalmak,başka bir şey yapma ihtiyacını sizlere unutturacaktır.<br /> Çarşıda sadece meyve ve sebze satılmaz.Mevsimine göre çınar dallarından hevenk hevenk av hayvanları da sarkar.Mesela,Ağustos ortalarından sonra ilk av hayvanı olarak sarı asmaları dallarda gözleyebilirsiniz.Eylül ayı içinde dallar salkım salkım bıldırcınlarla keklik ve tavşan sizler için hep hazır bulundurulur. Eğer isterseniz bir gece Yakacık’ta konaklayarak,keskin poyraz ya da karayel rüzgarlarını da göğüslemeyi göze alıp,avcılarla birlikte dağları dolaşır, avcılık merakınızı giderir,alacağınız av etini daha bir iştahla yiyebilirsiniz.<br /> İşte size genel çizgileriyle anlatmaya çalıştığım bir zamanların Yakacık köyü. O canım zeytinlikler,bağlar,bahçeler,bostanlar yerlerini fabrikalara,iş yerlerine,bitmek tükenmek bilmeyen kooperatiflerin çirkin binalarına bıraktı.Yakacık’ta oturulabilir yer olarak Ayazma’da birkaç restoran ve çay bahçesi var artık.Bunların içinde de bir tek nostaljik özelliğini sürdürmeye çalışan Şükrü ve Hasan kardeşlerin babalarının kurduğu,yaklaşık seksen seneden bu yana var olan çay bahçesi var.Ayazma çay bahçesinden aşağılara doğru baktığınızda göz alabildiğine gördüğünüz manzara:bina,bina,bina… Bu görüntü karşısında hem eskiyi hatırladığınızdan içinizden ığıl ığıl bir şeyler akıp gidiyor;hem de şu anki görüntünün verdiği sıkıntıdan tiksiniyorsunuz.<br /> Meşhur Divan şairi Nedim,bir gazelinde sevgilisinin güzelliklerini tek tek ortaya koyduktan sonra, gazelin son beytinde şöyle diyor:<br /> Yok bu şehr içre senin vasfettiğin dilber Nedim<br /> Bir peri-suret görünmüş bir hayal olmuş sana<br /> Bizler de şair gibi bir zamanlar herhalde Yakacık diye bir yerin kafamızdaki hayali ile yaşamıştık.Ya da uzunca bir süre gördüğümüz Yakacık isimli rüyadan uyanmıştık.<br /> Başka türlü olamazdı...<br /><br /> <br /> İhsan Köse<br /><br />(Yakacık, Ayazma Kadir Ağabey'in Çay Bahçesi<br />10/11 Ağustos 1995, Perşembe, Cuma)Şefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com9tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-90921229774304171962009-06-26T13:10:00.000-07:002009-06-26T16:18:40.943-07:00Nerede o eski Yakacık?<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAP6WjRmCCbwrfnIJ4aZaZ8ek_7YMUttgUCd69imkFCZLsFtg5VV8-nEutDktIKlDbT8xatT9b-1dqHxDPN0ivCLOgjQgPE0CtpmD6UQjRXAf3PFATZ0I6Rr0gLksIQvumdUg7SWVSbIU/s1600-h/YAKACIK.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAP6WjRmCCbwrfnIJ4aZaZ8ek_7YMUttgUCd69imkFCZLsFtg5VV8-nEutDktIKlDbT8xatT9b-1dqHxDPN0ivCLOgjQgPE0CtpmD6UQjRXAf3PFATZ0I6Rr0gLksIQvumdUg7SWVSbIU/s320/YAKACIK.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5351763121868654930" border="0" /></a><br /><br /><br />(Bu yazıda yine Sn. Fethi Satıcı konuk yazarımız.)<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgyEPj00p0JHRyvdJ7FZaDqGhECNHIV8ms1VNZ2JZ9ty2Xx2oTxtInGeC6zw16INfgqe5-la3Rb-_GJO-t8vGknj3PHY7Q6dd7pLUbO-p_Mibuz6w8xVRFNZZ4nanWiwH9_m6fHgeRM0QI/s1600-h/V%C4%B0RAN+EV.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgyEPj00p0JHRyvdJ7FZaDqGhECNHIV8ms1VNZ2JZ9ty2Xx2oTxtInGeC6zw16INfgqe5-la3Rb-_GJO-t8vGknj3PHY7Q6dd7pLUbO-p_Mibuz6w8xVRFNZZ4nanWiwH9_m6fHgeRM0QI/s320/V%C4%B0RAN+EV.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5351775576735694658" border="0" /></a><br /><br />Yakacık Yakacık olmaktan çoktan çıkmış. İşte kanıtları. Yakacık'ın ahşap ve tarihi evleri bugün birer harabe halinde.26 Haziran 2009 tarihinde Yakacık'ta çekmiş olduğum şu resimlere dikkatlice bakın. Görmüş olduğunuz bu harap evlerde köklü ve mutlu aileler yaşadı. Hamam Mahallesi'nin, Yakacık'ın tarihi özelliklerini koruyan,saklayan bir mahalle olduğunu bu resimler zaten belgeledi.<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipoozs0IDmgFCOf2JUJwmXS56GqKvRYn40faL1_DofAbkO6VMjwfseIJBFyHqnNcyrtztoG-tvFQNNxSbMh0ilYKDo0Qe7t5lcd_j5rDXcYCjQpOMzH9yGLht9FguDBvJ5ycYRZKzIbIE/s1600-h/T.HAMAM.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipoozs0IDmgFCOf2JUJwmXS56GqKvRYn40faL1_DofAbkO6VMjwfseIJBFyHqnNcyrtztoG-tvFQNNxSbMh0ilYKDo0Qe7t5lcd_j5rDXcYCjQpOMzH9yGLht9FguDBvJ5ycYRZKzIbIE/s320/T.HAMAM.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5351769374646609682" border="0" /></a><br /><br />Ya meşhur Yakacık hamamı? 40-50 yıl önce musluklarından gürül gürül sular akan çeşmelerinin şu hallerine bakınız. Yıllar Yakacık'tan ne kadar güzellik varsa hepsini götürmüş.Yakacık sokakları sessiz ve ürkütücü olmuş. Nerede o eski Yakacık? Nerede Yakacık'ın delikanlı kabadayıları? Tabiki Yakacık'ın tüm güzellikleri gibi onlar da tarihe karıştı.<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtLiCl8GDwnVOwA48nRxBW43xurBT6EClcOxrauRiBNVzQQvBOyMnH9I3YfKGdhIsCep6j9MnBacWLskgGQ6VTNRn8fzG4_bXVP2bjy5ImebyeRtRXJroJwr2hXyjUaSbGMa53Sxf_CO8/s1600-h/CELAL+BA%C5%9EER.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 214px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtLiCl8GDwnVOwA48nRxBW43xurBT6EClcOxrauRiBNVzQQvBOyMnH9I3YfKGdhIsCep6j9MnBacWLskgGQ6VTNRn8fzG4_bXVP2bjy5ImebyeRtRXJroJwr2hXyjUaSbGMa53Sxf_CO8/s320/CELAL+BA%C5%9EER.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5351769379726097362" border="0" /></a><br /><br />Celal Başer<br />Bakın başında şapkası,suratında gözlüğü ve ak sakalı ile kendisini KÜBA Devlet Başkanı Fidel Costro'ya benzeten benim çocukluk ve gençlik arkadaşım Celal Başer. Yıllar ondan da çok şey almış götürmüş.Yıllar sonra rastladım kendisine Yakacık'ta.Zor tanıdım arkadaşımı.İhtiyarlamış ve çökmüş ve küçülmüş. Bu arada eski dostlara da rastladım. Mesela Sayın Salih Maden. Yakacık belediye iken meclis üyeliği ve Başkan Yardımcılığı yapmıştı bu kardeşimiz.1980 öncesi. Ayrıca Kartal Belediyesi meclis üyeliği ve Başkan Yardımcılığı da yapmıştı.Yani çok eski ve deneyimli bir belediyeci. Bu arada 40 yıllık pastahaneci Aziz Bey'le de karşılaştım Yakacık sokaklarında. Hey Yakacık sen artık tarihin sayfalarında ve bizlerin de düşlerinde kaldın. Kader utansın!<br />Fethi SatıcıŞefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-3761730144134507672009-06-02T00:58:00.000-07:002009-06-02T06:59:17.398-07:00Ayazma, Çınaraltı ve TürbeYakacık tarihi çok eskiye dayanan bir semttir. İşte Yakacık tarihinden birkaç örnek:<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQeyYkovtDweM7noXPYyYsKOfFZ7nhBpF5-MnBIMDJmNyyp1XNNe_z0tY0H2R0jYqUNaZ72hE5l243wUyw4ABUWhIoQYj4bPkRm2u0aQeFGMln3IYSCZJ4FL5mSYsCrDWjoB8RA9EQn5M/s1600-h/AYAZMA+MEYDANI.JPG"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 213px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQeyYkovtDweM7noXPYyYsKOfFZ7nhBpF5-MnBIMDJmNyyp1XNNe_z0tY0H2R0jYqUNaZ72hE5l243wUyw4ABUWhIoQYj4bPkRm2u0aQeFGMln3IYSCZJ4FL5mSYsCrDWjoB8RA9EQn5M/s320/AYAZMA+MEYDANI.JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5342641118802948418" border="0" /></a><br /><br />1) Ayazma meydanı, tarihi ve şifalı ayazma çeşmesi.<br />Meydandaki Kartal ovasına bakan manzaralı pideciler kış yaz açıktır.<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5EqPtx-a3vfYyR_-Izqt7o_68YXv9YFvbHIkdezj63DjlaWyPLzNrYtK2na2ZEXClIuaN9hgIIhCC1UI7xofpMSEWcMNLqqaK7I3-49nrDaC8YF47B16DDdju_if-00eH8UQsMNpOklU/s1600-h/TAR%C4%B0H%C4%B0+%C3%87INAR.JPG"><img style="cursor: pointer; width: 213px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5EqPtx-a3vfYyR_-Izqt7o_68YXv9YFvbHIkdezj63DjlaWyPLzNrYtK2na2ZEXClIuaN9hgIIhCC1UI7xofpMSEWcMNLqqaK7I3-49nrDaC8YF47B16DDdju_if-00eH8UQsMNpOklU/s320/TAR%C4%B0H%C4%B0+%C3%87INAR.JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5342643986942820210" border="0" /></a><br /><br />2) Yakacık Çınaraltı'ndaki tarihi çınarın yaşı yazılı olan tabela. Çınar ağaçları yaklaşık 700 yaşında.<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfY_fmZHZ0YzXijSqDnMSvDe0w_juKikOapmK4m-4Edvxf8SrbU3A3dgYhaLjD4pZSg1j6sTWWkqxLyHh9S-tPjybSYddMGHrvH5EuFADD52NuxANPwafBVm6GdSzCopAqgS5upWw-wrM/s1600-h/H.Mustafa+E.T%C3%BCr.JPG"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 213px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfY_fmZHZ0YzXijSqDnMSvDe0w_juKikOapmK4m-4Edvxf8SrbU3A3dgYhaLjD4pZSg1j6sTWWkqxLyHh9S-tPjybSYddMGHrvH5EuFADD52NuxANPwafBVm6GdSzCopAqgS5upWw-wrM/s320/H.Mustafa+E.T%C3%BCr.JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5342641122575105602" border="0" /></a><br /><br />3) Yakacık'ın adeta kaderine terk edilen tarihi hamamın üstünde Hacı Mustafa Efendi türbesi bulunur. Bu konuda yine Sn. Fethi Satıcı'nın anılarına kulak verelim: <div>"58 yıl önce köyün yaşlılarından dinledim. Yıllarca önce bölgede ve Yakacık'ta çok büyük bir kuruklık meydana gelmiş.Aylarca yağmur yağmamış.Bunun üzerine yakacık ahalisi yağmur duası için tekkenin bulunduğu alana gelmişler.Burada yakılan ateşin üstünde küçük bir kazan varmış ve bu kazana Hacı Mustafa efendi rivayete göre bir avuç dolusu pirinç atmış ve bu pirinç pilav olmuş.Yüzlerce köylümüz tabak tabak pilav yemesine rağmen kazandakı pirinç pilavı bir türlü tükenmemiş. Daha sonra yapılan yağmur duasında da birden bire gökyüzü bulutlanmış ve biraz sonra da bardaktan boyanırcasına yağmur yağmış.Yağmur duası için gelen ahali o zaman Mustafa Efendi'nin ermiş bir Allah dostu olduğunu (Evliya) anlamışlar ve vefat edincede şimdiki türbenin ve mürütlerinin bulunduğu alana mübarek naşını defnetmişler.Rivayete göre.Cuma günleri türbe ziyareti yapılıyor ve burada dualar okunarak adakta bulunuluyor.Hacı Mustafa Efendi'nin bir Bektaşi dedesi olduğu rivayet edilmekte."<br /><br /></div>Şefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-50521592987017970302009-05-27T09:47:00.001-07:002009-05-27T10:45:54.236-07:00Yakacık'tan portreler<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgO1_2DvvJ66p3CEqfUfBgDUj56AviRnJ7FPqXCci2UcrLv6QB4iUVp9kgSFI5j2PKdY2shS00Y-pGb84gx8kFsS88ZLiyalNO0YVrTjVx3X4nynHxBNe9mU7xOBEzBKcVXg1QhXMHhL7I/s1600-h/Rahmetli+Sinemac%C4%B1+Erdem+A..JPG"><img style="cursor: pointer; width: 213px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgO1_2DvvJ66p3CEqfUfBgDUj56AviRnJ7FPqXCci2UcrLv6QB4iUVp9kgSFI5j2PKdY2shS00Y-pGb84gx8kFsS88ZLiyalNO0YVrTjVx3X4nynHxBNe9mU7xOBEzBKcVXg1QhXMHhL7I/s320/Rahmetli+Sinemac%C4%B1+Erdem+A..JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340547119465398114" border="0" /></a><br /><br />Rahmetli Erdem Çelep,Yakacık'ın ünlü yazlık sineması<br />Mehtap'ın sahibiydi. Bu sinema 1955-1958 yıllarında açılmış olmalı.<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4SqtcX3SCnOv5D0Mn3p-kwa4xEmAJKNXZMqDld7kmhh872lkynKOm4pOwtfrA6YXJmwdxBge3AnZalB76T2hBwWbXwak4wl_VKvboym87bfOmdIdeGd2VHcpkh-Ofg2wX1hgbBQK9pug/s1600-h/%C4%B0%C5%9Fte+Nes.Az.Yakac%C4%B1kl%C4%B1lar..JPG"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 213px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4SqtcX3SCnOv5D0Mn3p-kwa4xEmAJKNXZMqDld7kmhh872lkynKOm4pOwtfrA6YXJmwdxBge3AnZalB76T2hBwWbXwak4wl_VKvboym87bfOmdIdeGd2VHcpkh-Ofg2wX1hgbBQK9pug/s320/%C4%B0%C5%9Fte+Nes.Az.Yakac%C4%B1kl%C4%B1lar..JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340547117336905602" border="0" /></a><br /><br />Nesli tükenen Yakacıklılar. Resmin sağ başındaki rahmetli sinemacı Erdem,<br />elektrikçi Rafet ve Yakacık'ın dünyaca ünlü rahmetli falcısının torunu şoför İhsan.<br /><br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://1.bp.blogspot.com/_ytMS4KPfplQ/Sh1vTaPUwAI/AAAAAAAABJU/v_A-kF5mDbY/s1600-h/ANADOLU+yA%C5%9EAM+m..jpg"><img style="cursor: pointer; width: 214px; height: 320px;" src="http://1.bp.blogspot.com/_ytMS4KPfplQ/Sh1vTaPUwAI/AAAAAAAABJU/v_A-kF5mDbY/s320/ANADOLU+yA%C5%9EAM+m..jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340547112383070210" border="0" /></a><br /><span class="il">Fethi Satıcı</span>. Gazeteci, eski güreşçi.<br /><br />(Kendisine bu fotoğrafları bana yollayıp burada yayınlamama izin verdiği için sonsuz şükranlarımla.)Şefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-75728333338598535722009-05-27T08:48:00.000-07:002009-05-27T11:13:34.815-07:00Yakacık'tan esintilerBu yazıda sizlere Yakacık'ın güzel ve tarihi köşelerini anımsatacağız.<br /><br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDCKNMZHP5GN7Way6LcNOHaIcctQ37GrZc2bY6YN8iMagrSHx9t67WdXsWiJ6flRFOHQ3P_yBRaIbAfSpqDKsPq8Zx_tikqZXw7YqHQopmnl8OM6D2Tzoxs4xr6_j5AOkuOMjjpFY5nqQ/s1600-h/TAR%C4%B0H%C4%B0+%C3%87E%C5%9EME.JPG"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 213px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDCKNMZHP5GN7Way6LcNOHaIcctQ37GrZc2bY6YN8iMagrSHx9t67WdXsWiJ6flRFOHQ3P_yBRaIbAfSpqDKsPq8Zx_tikqZXw7YqHQopmnl8OM6D2Tzoxs4xr6_j5AOkuOMjjpFY5nqQ/s320/TAR%C4%B0H%C4%B0+%C3%87E%C5%9EME.JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340538224813574530" border="0" /></a><br /><br />Tarihi çeşme<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgH10Dbqg6DG-BWRYP7ESe_juC7omIBUOyFc6GhioseT-pzx0RrM9ebRqXld5SeNPp8WO4AwBs7EWlU0s8VcyNH-M9IAe8_q6CGFcSmbgvgtXQY_l_W_5qoOK7CYmkSmtsbXWCgkucWsHA/s1600-h/K%C4%B0L%C4%B0SE(1).jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgH10Dbqg6DG-BWRYP7ESe_juC7omIBUOyFc6GhioseT-pzx0RrM9ebRqXld5SeNPp8WO4AwBs7EWlU0s8VcyNH-M9IAe8_q6CGFcSmbgvgtXQY_l_W_5qoOK7CYmkSmtsbXWCgkucWsHA/s320/K%C4%B0L%C4%B0SE(1).jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340541012532892130" border="0" /></a><br /><br />Bir zamanlar Yakacık'ta yaşayan Rumlar,Museviler ve Ermeni vatandaşlarımız dini vecibelerini yerine getirmek için Kartal,Adalar ve Kadıköy'deki kiliseleri giderlerdi.Bu fotoğraf Kartal Surp Nişan Ermeni Kilisesi.<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRgnK8WveQIL7jxY_CHVCsBfo6o4SYi3qOX4y6Wc37dfUHZqvAaVuiiiRFrL6e-8Vfhw-ugaObHXrPa2NUOh3nZAWqHPske9ikmsuaeWZbKuFrAziNVG8peV9ckt1CPWOEFoumkHCq2CY/s1600-h/SARAY.JPG"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRgnK8WveQIL7jxY_CHVCsBfo6o4SYi3qOX4y6Wc37dfUHZqvAaVuiiiRFrL6e-8Vfhw-ugaObHXrPa2NUOh3nZAWqHPske9ikmsuaeWZbKuFrAziNVG8peV9ckt1CPWOEFoumkHCq2CY/s320/SARAY.JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340538218633589682" border="0" /></a><br /><br />Saray kalıntısı<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiZn1MvmXSovYbqBgV7l3IP0ej3V5iTTYXUzcScrPDg1lS_TnsfNlVpogG36K6UbdB8y-_4sw2Cat1uR0yHkv-98J3omyErT4TteflYw3YxuVWWPHXXzND5FxqDSqqZPdCWuume23Dr3M/s1600-h/Rah.Erdem+A.%C3%87e%C5%9Fme+%C3%B6n%C3%BCnde.JPG"><img style="cursor: pointer; width: 213px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiZn1MvmXSovYbqBgV7l3IP0ej3V5iTTYXUzcScrPDg1lS_TnsfNlVpogG36K6UbdB8y-_4sw2Cat1uR0yHkv-98J3omyErT4TteflYw3YxuVWWPHXXzND5FxqDSqqZPdCWuume23Dr3M/s320/Rah.Erdem+A.%C3%87e%C5%9Fme+%C3%B6n%C3%BCnde.JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340538213376817410" border="0" /></a><br /><br />Rahmetli sinemacı Erdem Bey tarihi çeşme önünde...<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhU1_QF9JQ9u_pEMLo2bKFvU1_LkykIn5RnDmVnb3M03mFXDc1AICWpiplrOuehwLN-w3Fhyphenhyphenphz4Kn2146bMlFj9NyQXrnvALJN8a4eAADndHObGpGWo5bHuv4c8H35n4leN3mo0u3Bmdg/s1600-h/AYAZMA.JPG"><img style="cursor: pointer; width: 213px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhU1_QF9JQ9u_pEMLo2bKFvU1_LkykIn5RnDmVnb3M03mFXDc1AICWpiplrOuehwLN-w3Fhyphenhyphenphz4Kn2146bMlFj9NyQXrnvALJN8a4eAADndHObGpGWo5bHuv4c8H35n4leN3mo0u3Bmdg/s320/AYAZMA.JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340538203533245154" border="0" /></a><br /><br />Yakacık'ın kutsal suları, tarihi ağaçları ve pidecileriyle ünlü ayazma meydanı.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8Q7rgtE4wbE1uEblgt-cEtKtIVsj-w2E0Ccy6croXQM92ds1Mxq5o9auHPEaliY7zIUgphCWRwFBWFcLNIJB-VoCLR5N6YQjF1jcLXDmZX5Srxr_EmX8C0X5d210uUxLQrpPZACPZ3kg/s1600-h/K%C3%96%C5%9EK(2).JPG"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 213px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8Q7rgtE4wbE1uEblgt-cEtKtIVsj-w2E0Ccy6croXQM92ds1Mxq5o9auHPEaliY7zIUgphCWRwFBWFcLNIJB-VoCLR5N6YQjF1jcLXDmZX5Srxr_EmX8C0X5d210uUxLQrpPZACPZ3kg/s320/K%C3%96%C5%9EK(2).JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340532507048614818" border="0" /></a><br /><br />Ayazma'daki köşkler 1<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSlSANOWvtS5hxSaZZryqp443lCXfB_Xmx95Otjs0cjB0yGqPwhqDvuEn6ueZBmyyPAzTZyBYGrciz-b8k593eqlaJdBUCBYcGvV-dvFj0bCgmkQ1USzL83-MBv1I5ycvFR3XRH1Rp8ck/s1600-h/K%C3%96%C5%9EK(1).JPG"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 213px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSlSANOWvtS5hxSaZZryqp443lCXfB_Xmx95Otjs0cjB0yGqPwhqDvuEn6ueZBmyyPAzTZyBYGrciz-b8k593eqlaJdBUCBYcGvV-dvFj0bCgmkQ1USzL83-MBv1I5ycvFR3XRH1Rp8ck/s320/K%C3%96%C5%9EK(1).JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340532501967750098" border="0" /></a><br /><br />Ayazma köşkleri 2<br /><br />Resimdeki beyaz boyalı köşk bir süre önce yandı. Yani şu anda o köşk yok artık!Şefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-47362298412725977562009-05-27T07:02:00.000-07:002009-06-02T00:57:57.650-07:00Fethi Satıcı, güreş ve İsmet İnönüResimleriyle, yazılarıyla sayfamıza onur veren Sn. Fethi Satıcı tam bir Yakacık sevdalısı ve sanırım sitemizi ziyaret eden (bu demektir ki internetle, teknolojiyle barışık) en eski Yakacıklı. Onu hepiniz az çok tanıdınız. Peki sporculuğundan bir kesit dinlemeye ne dersiniz?<br />Hem de kendi kaleminden...<br /><br />"Yıl 1957 veya 1958. Güreş Milli takımlarımız Nimet Pansiyonunda kamp yapmaktalar.Darüşşafaka Huzur Evi'nin arkası.Bizde henüz delikanlı çağına yeni girmişiz kanımız kaynıyor.İşte o güreş milli takım kampı benim güreşçi olmamı sağladı.Bu kampta rahmetli Hamit Kaplan,Sülayman Baştimur,Teyfik Kış,Ahmet Bilek,Dursun Ali Erbaş,Mithat Bayrak,Yaşar Yılmaz,Müzahir Sille,Burhan Bozkurt gibi Olimpiyat,Dünya ve Avrupa Şampiyonlukları kazanmış güreşçiler vardı.0 andan itibaren güreş sporuna karşı içimde bir ilgi ve sevgi oluştu. Kartal Güreş Kulübünde güreş sporu yapmaya başladım ve kısa bir süre sonrada Haydarpaşa Demirspor Kulübüne alındım.Burada güreşi ilerlettikten sonra FB güreş takımına geçtim ve burada ilgililerin dikkatini çektim ve 1960 Roma Olimpiyatları 52 kilo Greko-Ramen Güreş Milli Takım namzet kadrosuna alınarak seçmelere tabi tutuldum.Yaş 18 genç ve tecrübesizim.Buna rağmen seçmelerde çok ünlü iki rakibimi yendim ve takıma girmek için daha sonra Prof. Dr. olan Dr. Halil Kazım Gedik ile seçme yaptırdılar.Karşılaşmanın ilk dakikalarında açık ara önde olmama rağmen sırf tecrübesizliğimin kurbanı oldum ve kazanacağım maçı tuşla kaybettim. Yani Olimpiyat kadrosunun kapısından döndüm.Büyüklerim beni teselli ettiler”Üzülme daha çok gençsin ilerde milli takıma girersin”şeklinde teselli ettiler. Olimpiyat,Dünya ve Avrupa Şampiyonu İsmet Atlı ağabeyim Tercüman gazetesinde güreş ile ilgili köşe yazısı yazıyordu. Daha sonra bir kaç da kitap yazdı.Köşe yazılarında ve yazdığı kitaplarında daima bana yer vererek ”Fethi Satıcı uzun boylu,çok teknik,güreşirken oyun icat eden,rakiplerini gafil avlayan karayağız bir pehlivandı. Ne varki güreş yaşamı kısa sürdü. Devam ettirseydi Olimpiyat,dünya ve Avrupa şampiyonlukları kazanacaktı. Çünkü zorlanmadan ve kolayca yendiği rakiplerinin çoğu Dünya,Avrupa ve Balkan şampiyonu oldu.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://4.bp.blogspot.com/_ytMS4KPfplQ/Sh19jd-zXqI/AAAAAAAABJ0/YPgMF3dBe6E/s1600-h/kopya2+004.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 230px; height: 320px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_ytMS4KPfplQ/Sh19jd-zXqI/AAAAAAAABJ0/YPgMF3dBe6E/s320/kopya2+004.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340562781428211362" border="0" /></a><br /><br />18 yaşında güreş milli takımı seçmelerine katılan Fethi Bey'in güreş günlerinden bir fotoğraf.<br /><br /><br /><br />Fethi Satıcı 1960'lı yıllarda, Greko-Romen Stilde 52 kilo'da dünya güreşinin gelmiş geçmiş en uzun boylu güreşçisi (172) idi.Uzun kolları ve ters bir güreş stili vardı. Kafakol,tek kol ve subleks ustası idi” şeklinde benden söz ederdi. Allah sıhhat,afiyet ve uzun ömür versin.İsmet Atlı ağabeyimle arasıra da olsa görüşüyoruz ve eskileri yad ediyoruz. Daha sonra 1948 Londra Olimpiyatlarının efsane şampiyonu Rahmetli Dr. Gazanfer Bilge, beni himayesine aldı ve öldüğü güne kadar da yanından ayırmadı.1963 yılında askere gittim ve bir süre Erzincan Karagücü güreş takımında güreştim, çeşitli dereceler elde ettim. Terhisimden sonra iş hayatına atıldığım için çok sevdiğim güreş sporunu bıraktım. Fakat kopmadım.Geleneksel Spor Dalları Federasyonu,Türkiye Güreş Federasyonu Basın Kurulunda görevler aldım. Ayrıca İstanbul Güreş Ajanlığı Tertip komitesi Genel Sekreterlik görevinde bulundum. Ayrıca ABD Milli takımını 12-2 mağlup eden Kartal Güreş İhtisas Kulübü'nün 2. Başkanlığını yaptım ve takımımı 1979 yılında Polonya’nın Katowiçe şehrindeki uluslararası güreş turnuvasını götürdüm ve 4 ülkenin katıldığı turnuvada Kartal üçüncü oldu. Halen Türkiye Güreş Federasyonu Basın Kurulu üyesiyim. İşte Yakacık böylesine görülmemiş bir tesadüf sonuncunda bir milli takım sporcusu ve ünlü bir basın mensubu yetiştirdi.Uluslararası basın kartı sahibiyim.15 yıl Anadolu Ajansı bölge muhabiri olarak görev yaptım."<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://3.bp.blogspot.com/_ytMS4KPfplQ/Sh1_djW1WCI/AAAAAAAABJ8/feBfsULfkg4/s1600-h/%C4%B0n%C3%B6n%C3%BC-N.Akar.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 214px;" src="http://3.bp.blogspot.com/_ytMS4KPfplQ/Sh1_djW1WCI/AAAAAAAABJ8/feBfsULfkg4/s320/%C4%B0n%C3%B6n%C3%BC-N.Akar.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340564878815221794" border="0" /></a><br /><br />İşte bu yazının sürprizi, tarihi belge niteliğinde bir fotoğraf.<br />Kurtuluş savaşımızın unutulmaz kahramanlarından, Ulu Önder Atatürk'ün silah arkadaşı ve Türkiye Cumhuriyeti 2. Cumhurbaşkanı rahmetli İsmet İnönü, Türk güreşini ve güreşçilerini çok severdi. İnönü, bu resimde Olimpiyat ve Dünya Şampiyonumuz rahmetli Nasuh Akar'la birlikte görülüyor.Şefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-85130745947812414622009-05-27T06:45:00.000-07:002009-05-27T11:37:27.367-07:001950'li yıllarda YakacıkNot: Aşağıdaki yazı Sn. Fethi Satıcı'nın yorum olarak gönderdiği ama benim yorumlarda kalmasına kıyamadığım bir yazıdır. Ben de kendisinin dileğine katılıyorum:<br /><br />"Gelin Yakacıklılar, derneğimizi kuralım..."<br /><br /><br /><br />Sevgili Yakacık sevdalıları,<br />Bugün size Yakacık’ın 1950-1955 yılları arasını anlatacağım. Yani 60 yıl öncesini.Şimdi hayal bile demeyeceğimiz bir tablo vardı Yakacık'ta. Hemen hemen her evde özür dilerim sağmal inek,manda,koyun ve keçi beslenirdi.Yakacık'ın havası,suyu ve kağıt kebabı kadar sütü de ünlü idi. Bakın o muhteşem yıllarda yukarıda isimlerini sayacağım amcalarımızın Ağıl ve Mandıraları vardı. Rahmetli Rafet Aygut,Debreliler,Bayramoğlu.Bu amcalarımız ağıllarında yüzlerce keçi ve sağmal koyun yetiştirirlerdi.Bakın şimdiki gençlerin çoğu ilmez.Yakacık’ın Yoğurdu’da çok meşhurdu. “Aydos Yoğurdu.Sonra çarşı içindeki camimizin altında Muhalebici bulunurdu. Rahmetli Muhallebici Mehmet amcamızın hazırladığı kesme mahallebinin tadını 60 yıl geçmesine rağmen hala hatırlarım. Sözü şuraya getirmek istiyorum. Her evde hayvan besleniri şöyle bağlamak istedim.Şimdi sizlere biraz tuhaf gelecek fakat gerçek.Yakacık’da binin üzerinde büyük baş hayvan vardı.Bu hayvanlar sabah namazından sonra Çalkantı Mahallesi çayırında toplanır ve sürü halinde Aydosa otlatılmaya götürülürdü. Sığırtmaç denirdi bizim çocukluğumuzda(Çoban) her evin ineğini,buzağını ve mandasını tanırdı.Büyükbaş hayvanı olanlar sabahleyin erkenden hayvanını alır Yakacık Çalkantı Mahallesi çayırı (Asaf Sağun’un evinin yanı) getirir sığırmaç rahmetli Reşat amcaya teslim ederlerdi.Akşam üstüde gelip hayvanlarını teslim alırlar ve akşam serinliğinde ineklerini sağarlardı.Ağıllarda öyle.Buradan elde edilen inek ve koyun sütleri Yakacık’ın ilk yoğurthanesinde işlenir,yoğurt ve tereyağ olurdu.Sonra evlerde beslenen inekler ve koyunlar zaman içersinde kayboldular.Unutuyordum her evde aşağı yukarı tavuk,ördek ve kaz da beslenirdi. İşte Yakacık 1940-1955 yılları arasında Yakacık’tı. Üzüm bağları,zeytinlikler ve bostanlar hala gözümün önünden gitmiyor.Mezarlığın altı yemyeşil zeytinlik ve biraz aşağısıda bağlık,bahçelikti.Yakacık’ta yetiştirilen ünlü çavuş üzümü,kınalı yapıncak ve müşküle üzümü cumartesi ve pazar günleri Yakacık meydanında,küfeler içinde satılırdı. Harmanlar vardı Yakacık’ta.Un değirmenleri ve yağhaneler vardı Yakacık'ta.Yoğurhaneler,ağıllar vardı yakacıkta. Kabadayı insanlar vardı Yakacıkta.Herkes bir birini tanır ve severdi Yakacık’ta.Yakacık'lı “komşusu açken tok yatmazdı.” Paylaşmasını bilirdi,dayanışmayı bilirdi.Bütün bu değerler bir bir kaybuldu,yok edildi.Faytonlar çalışırdı Ayazma'ya. Cumartesi-pazar insan kaynardı Yakacık.Ayazmada oturacak yer bulamazdınız. Kasaplar,bakkallar ve çayhaneler çok iş yaparlardı Yakacık’ta.Kasaptan pazar günü yarım kilo kıyma almanız mümkün değildi. Çünkü cumartesi ve pazar günleri kağıt kebabı hazırlama günü idi. Çınaraltı çay bahçesi komşuların,yazlıkçıların,biz gençlerin buluştukları,dostluklarını peekiştirdikleri yerlerdi.Rahmetli Zeki Müren bile Yakacık Çınaraltı gazinosunda çay içmişti. Rahmetli İsmail Dümbüllü konserler vermişti. Ayazmada devrin ünlü sanatçıları Hafız Burhan, Hamiyet Yüceses,Radife Erten,Abdullah Yüce,Ahmet Üstün,Lütfü Güneri gibi ünlü seslerin konserlerini daha dün gibi hatırlıyorum.Yakacık Çınaraltı gazinosunun 1948-1950 yılları arasırda elektiriki yoktu.Burada karagöz oynatılırdı.daha sonra elektrik geldi ve sinema devri başladı Yakacık’ta. Bugün bu özellikler bir bir ortadan kayboldu,kaybettirdiler.Yakacık’ın belde belediyesi olması Yakacık’ın sonu oldu. Belediye olması ile birlikte önce Yalı (Mezarlık altı) sonra Madenler üstü süratle betonlaştı, yeşillikler kayboldu.Yeni Mahalle'deki Defne Ormanı yok edildi.Güzelim Aydos talan edildi.Oraları yeşillik,bağlık ve bahçelikti.Şimdi orada zenginlerin havuzlu villaları var.Limonoğlu çeşmesi nerede? Yakacık Hasan Paşa İlkokulu'nun altı ormanlık ve yeşilllikti. Nerede bu orman ve yeşilllikler? Hepsi bir bir yok edildi ve eski Yakacık tarihe gömüldü. Kaç kişi biliyor? Koskoca Kartal ilçesinin tüm içme suyu Yakacık’tan sağlanırdı.At arabaları bütün gün Yakacık’tan Kartal'a içme suyu taşırlardı. Yakacık’ta yaklaşık 50 çeşme vardı. İSKİ suyu yoktu Yakacıkta. Her aile içme suyunu çeşmelerden alırdı. Yakacık meydanında dondurma külahla alınırdı. Hani rahmetli Azem amcamızın keten helvası? Neden bu özellikler bir bir kayboldu? Neden eskide olan tat-tuz bugün kalmadı.Komşuluk ilişkileri,arkadaşlık ilişkileri bir bir ortadan kalktı. Koskoca Yakacık'ta bir Yakacıklılar Derneği bile yok. Bu ayıp hepimizin. Bakın Siirtliler Derneği var burada. Belki başka dernekler de var.Neden biz Yakacıklıların sık sık bir araya gelmelerini, sohbet etmelerini sağlayacak bir Yakacık Dayanışma ve Kültür Derneği bile kuramadık.Yazıklar olsun bizlere.Yakacık’a maalesef sahip çıkamadık ve de çıkamıyoruz.Bir dernek bile kuramayan Yakacık'lı dostlar hiç bana kızmasınlar.Yakacıklı,Yakacıklı olmaktan çıkmış artık.Çocukluk arkadaşlarımızı,okul arkadaşlarımızı 40-50 ve 60 yıl sonra bulabiliyoruz.Ya bu sitede olmasa hiç birimizin kim olduğu,kimlerden olduğuda belli olmayacak.Bir arkadaşımız,bir ağabeyimiz vefat ediyor,haberimiz olmuyor. Misal Sinemacı Erdem ağabeyim benin en yakın dostum ve meslektaşımdı.Ben de Yakacık’ın en güzel yazlık Sinaması Arzu’yu tam 4 yıl çalıştırmıştım.Erdem ağabeyimin vefat haberini yine bu siteden öğrendim. Gelin Yakacıklılar,gelin Yakacık sevdalıları. Derneğimizi kuralım ve sık sık bir arada olalım.Bizlerin günleri artık sayılı olan insanlarız.Yakacık’a şimdi sahip çıkalım.Yoksa çocuklarımız ve torunlarımız kabristanımızda kemiklerimizi sızlatır.<br />Kalın sağlıcakla.Şefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-77730251231345506202009-05-27T06:43:00.000-07:002009-05-27T08:48:47.916-07:00Yarım yüzyıl önce YakacıkAnılardan damlalar…<br /><br />Eski Yakacık’ı daha önceki bir yazımda anılarla dile getirmeye çalışmıştım. Bu yazıya gönderilen değerli yorumlarla bu konudaki bilgi açığımız epeyce kapanmıştı. Tek eksik olan eski fotoğraflardı. Onları da sağolsun gazeteci ağabeyimiz Sn.Fethi Satıcı gönderdi. Kendisine aşağıdaki yazı ve değerli fotoğraflarını buradan paylaşıma açtığı için teşekkür ediyorum<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXOEY49UPIb38mBdCylEa1u0-HdQL_owtl2TZ4KKJeyd6UE0SRk_DhNCgHIIMjtUcpspYp_8TH-IM5yfO0SK0y_JGeRDLdZp_fCFo7zpB4LuxwcR3UymqFkZtZHXWFfU6bJkbxLkVZmDw/s1600-h/kopya2+010.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXOEY49UPIb38mBdCylEa1u0-HdQL_owtl2TZ4KKJeyd6UE0SRk_DhNCgHIIMjtUcpspYp_8TH-IM5yfO0SK0y_JGeRDLdZp_fCFo7zpB4LuxwcR3UymqFkZtZHXWFfU6bJkbxLkVZmDw/s320/kopya2+010.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340523742678354482" border="0" /></a><br /><br />Birinci fotoğraf Hasan Paşa İlkokulu zannedersem 2.sınıfla ilgili.Sınıf arkadaşlarımın bazılarını hatırladım.Öğretmenlerimiz Yakacıklı Muzaffer Sağun,Kevser öğretmen. Sınıf arkadaşlarım Rahmetli Doğan Kesici ve Yavuz Kahraman.Yaşadıklarını tahmin ettiğiğim ise şunlar. Cemalettin Bayramoğlu,Tülay Aykut,Selma Tozan,Muzaffer Bicioğlu,Tayfun Yolalan, Fethi Satıcı, Taner,Rüstem,Mehmet ve Yetiştirme Yurdu öğrencileri idi.İsim ve soyadlarını hatırlayamadım.<br /><br />Kız arkadaşlarımız. Seyhan,İsmet,Semaat,Ayten,Nur,Belma,Nuran,Sevgi,Hayriye.Diğerlerini hatırlayamadım.Yıl muhtemelen 1949-1950.<br /><br />[ O zamanın ilk okul kıyafetlerini anımsayan vardır. Beyaz yakalar nasıl tahta gibi sert olurdu koladan. İnsanın boynu kesilirdi. İlk okul çocukları artık siyah önlüklü beyaz yakalı değil. İlk okullar da artık ilk öğretim oldu ya...]<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiA3u-4bkIJudync_L9omlQbdggQVGPMb8-e4KmpHRa3CRCY3WV_SM18VwQzJCl_k6FnJP1STq851d8vIFBy88G1ELvitACMScFiErgR_CUesoWfRX1C_bpjYv-7I0hPNUZv7SVRght9KM/s1600-h/kopya2+028.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiA3u-4bkIJudync_L9omlQbdggQVGPMb8-e4KmpHRa3CRCY3WV_SM18VwQzJCl_k6FnJP1STq851d8vIFBy88G1ELvitACMScFiErgR_CUesoWfRX1C_bpjYv-7I0hPNUZv7SVRght9KM/s320/kopya2+028.jpg" /></a><br /><br />2. fotoğraf Ayazma Aşıklar Yolu üzerinde.Yıl 1958. Ben Fethi Satıcı,Selma Tozan,küçük Selma,Sevgi,Celal Başer ve İsmet. Bir süre önce yıktırılan tarihi Taşköşk önü.<br />[Ayazma'da gezmeden dönen hanımlara bakar mısınız? Karınca belli hepsi. Peki kravatlı, takım elbiseli çay bahçesine giden bey kaldı mı artık?]<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgufx4lzWtdesuh4k7BBGpD1kkGuJFB_9OdYUXKWK3AVt0ep3w1WDUDRGiL05PHRupZC9JItmqf4l4EKHUddFsB86DsKDyW5mn-b50mLOCwKBzx_HRkzPqfMN3x-Smp6-FsBF8WcLYemXU/s1600-h/kopya2+046.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgufx4lzWtdesuh4k7BBGpD1kkGuJFB_9OdYUXKWK3AVt0ep3w1WDUDRGiL05PHRupZC9JItmqf4l4EKHUddFsB86DsKDyW5mn-b50mLOCwKBzx_HRkzPqfMN3x-Smp6-FsBF8WcLYemXU/s320/kopya2+046.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340531027866378658" /></a><br /><br />3. fotograf en son işleticisi olduğum Yakacık Arzu Sineması önü.(Gözlüklü olan Fethi Satıcı)<br /><br />[İstanbul'un balkonu Yakacık'a yazlığa gelenlerin eğlencelerinden biri de sinemalar. Fethi bey bu sinemayla ilgili anılarınızı da paylaşmaz mısınız?]<br /><br /><br /><br />..............<br /><br />Bu yazının eski yorumları:<br /><br />#<br />Fethi Satıcı<br /><br />Size toplumu ilgilendiren iki adet resimli haber gönderdim.Dün Yakacık’ta tesadüfen rastladığım konudayaşlı bir hanım çöp tenekisinden topladığı sebze ve mefveleri poşete dolduruyordu.Evet Türkiye nereye gidiyor?<br />Yanıtla<br />#<br />Fethi SATICI<br /><br />Sevgili Yakacık sevdalıları.Bir süreden beri çok beğendiğim,anılarımı yansıttığım sitemizden istemeyerek te olsa uzak kaldım. Tüm yakacıklı dostlarıma ve Yakacık sevdalılarına saygı ve sevgilerimi sunarım. Kıbrıs ve Bölgemizle ilgili haberlerimi takip etmek isteyenleri KARTAL GAZETESİ ve http://WWW.ekstrahaber.net sitelelerinden izleyebilirler.Şefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-88872158366327037722009-05-27T06:27:00.000-07:002009-05-27T11:22:06.939-07:00Eski Yakacık-Yeni YakacıkBugün sizlere eski Yakacıklılardan anılar derledim.<br />Eski Yakacık’ta Yahudiler Ermeniler, Rumlar hep birlikte yaşar, Ayazma’da Şekersuyu'nda yaz akşamlarında birlikte eğlenirmiş. Ayazma’daki eğlence yerlerinde saksofonla caz çalınırmış. Tabii artık ne o eski insanlar, ne de eski yaşam tarzı kaldı. Burası İstanbul’un balkonu hala, ama manzarayı beton binalar doldurmuş durumda.***<br /><br />Keçi Kalesi eski İstanbul -İzmit yolunu denetim altında tutmak üzere yapılmış. İstanbul’un işgali sırasında İngilizler Yakacık sırtlarında bulunan bu kaleyi işgal etmiş. Yakacık halkında top-tüfek ne gezer? Mumları keçilerin boyunlarına takıp yakmışlar. Sonra da kaleye doğru kovalamışlar. İngilizler gecenin karanlığında kendilerine doğru gelen bir sürü ışığı insan sanmış ve hızla kaleyi terk edip gitmiş.<br /><br />***<br /><br />Yakacıkta sinema<br /><br />yakacik_istanbulunbalkonu.jpgYakacık’ta bugün hala kalıntısı duran bir yazlık sinema vardır. Tahta sandalyeli bu sinemada yaz geceleri yıldızların altında çekirdek yenerek biraz gürültülü biçimde yıldız seyredilirmiş. Ayazma yolu üzerindeki Avcı Sinemasında Türkan Şoray’lı Hülya Koçyiğit ve Fatma Girik’li filmlere gidilirmiş.<br /><br />***<br /><br />Yaz akşamlarını sinemadan başka bir de konserler şenlendirirmiş. Meydandaki büyük çınara film afişlerinin yanına konser posterleri asılırmış. Sonra herkes Şükran Ay dinlemeye gidermiş. Tabii yine çekirdekler ve Elvan gazozlarıyla…<br /><br />***<br /><br /><br />DİPNOT:<br />Bu yazıyı 6 Temmuz 2006 tarihinde http://nicomedian.wordpress.com/2006/07/06/eski-yakacik-yeni-yakacik/ adresinde yayınladım. Yakacık için bu adresi kullanmaya karar verdiğim için buraya taşıdım. Şu ana kadar bu yazıya 71 yorum yapılmış. Bunların 13 tanesi öteki yorumlara cevap niteliğinde olduğundan aşağıda numaralandırılmamış görünüyor. Bu yorumları buraya kopyala/yapıştır yöntemiyle ekliyorum (Daha iyi bir yöntem bulamadım henüz:))<br /><br />Eski Yorumlar:<br /><br /><br /><br />71 Responses to “ Eski Yakacık Yeni Yakacık ”<br />Comments RSS<br /><br /> 1.<br /> Ayn<br /><br /> Hos geldin aramiza sefalar getirdin.<br /> Saygilar.<br /> Yanıtla<br /> 2.<br /> nicomedian<br /><br /> İtiraf ediyorum ve teslim oluyorum: Sizin Beyoğlu-Çiçek Pasajı yazılarından ilham aldım,evet :) )<br /> Yanıtla<br /> 3.<br /> Ayn<br /><br /> Yazini bir daha oku.Ne güzel olmus degilmi ?…<br /> Yanıtla<br /> 4.<br /> kaan<br /><br /> merhabalar yakacık hakkındaki bu bilgileri nerden edindiniz ben yakacığın yerlisiyim bir an o eski günleri hatırladım insanlar yakacığa has kağıt kebabı yemeye gelirler haylada var hafta sonları ayazmada oluyor. Yakacığın meydanından ayazmaya paytonlar kalkardı yazlık sinaması şu an oto yıkama oldu :) çok anılarım vardı o sinamada 78 doğumluyum ama bir çok eski halini bilirim. Yakacıkla ilgili site yapiğim derken yazınızı okudum bir an duygulandım.Yakacıkla bir ilişkiniz varmı yoksa evliya çelebi gibi her yerden kısa yazılar mı yazıyorsunuz<br /> Yanıtla<br /> 5.<br /> nicomedian<br /><br /> Kaan Bey,<br /> Size ayrıntılı bir cevap yazdım. Posta kutunuza bakın lütfen. paylaştığınız anılar için teşekkürler.<br /> Yanıtla<br /> 6.<br /> Fikri<br /><br /> bende yakacığın yeni nesil gençlerinden biriyim ve keşke herkes bu güzelliği sizin gibi görebilse diyerek eskisiyle yensiyle hepinizi bu güzelliği yaşamaya davet ediyorum.<br /> Yanıtla<br /> 7.<br /> Umut<br /><br /> MErabalar bende Dogdum gozlerımı yakacıkta actım burası dunyanın en guzel yerı olsa gerek ıstanbul ayaklarınızın altında İstanbulda yasayan her ınsanın ayazmada en azından bır semawerden cay ıcmesı lazım dıye dusunuyorum ne mutlu yakacıklıyım dıyene :) sewgıler saygılar…<br /> Yanıtla<br /> *<br /> ahmet yılmaz<br /><br /> umut kardeş oraların ğüzelliğini bilirim çocukluğum orda ğeçti birde ayazmanın üstündeki kayalardan marmarayı seyretmek lazım. çocukken arkadaşlarla kayalara çıkar ama kayaların en üstüne ordan aşağı seyrederdik, aşaya inerken o tepelerin meşur tüyleri vardı onlardan toplayıp boyardık.ayrıca yılanlarda çoktu işte arasıra çocuk’ken macera olsun diye çıkardık tabiki çok telikeliydi.ama o ğüzelliğe değermiş.umut kardeş sayğılarımla höşca kal.(TEKEL AHMET)<br /> Yanıtla<br /> 8.<br /> ARZU ECERCAN<br /><br /> BENDE YAKACIKLIYIM 37 YAŞINDAYIM O GÜNLERİN SON DEMLERİNİ YAŞADIM.ÇOK GÜZELDİ<br /> Yanıtla<br /> 9.<br /> ali diricanlı<br /><br /> selam yakacık ın eski zamanlarını ve günlerini çok güzel anlatmışsınız.sizlere teşekkürler.yakacık ın eski günlerini ve yakacık ı çok özlüyoruz.bu arada kaan a selamlar arkadaşım olur<br /> Yanıtla<br /> 10.<br /> suheyla<br /><br /> selam ben de yakacıklıyım .Bayramoğullarının kızıyım. Yakacıkta doğdum ve büyüdüm.harika biryerdi eskiden tabi. 43 yaşımdayım.yakacık meydanında her milli bayramda şiir okudum. törenler daha çoşkulu olurdu o zamanlar . ah o konserler erdem sinemasında toplu sünnet törenleri ve eğlenceler harikaydı. Yakacıkta 3 sinema salonu vardı.renk sineması kapalı salondu. Aarzu ve mehtap yazlıktı.Herkes birbirini tanır ve komşuluk yapardı.şimdi yakacıka geldiğimde tanıdıklarımı göremiyorum.şimdi çengelköylü oldum ama kalbim yakacık diye atıyor.Çocukluğumun ve gençkızlığımın geçtiği o harika yeri nasıl unutabilirim. Tüm eski yakacıklılara ve izlerini bulamadığm okul arkadaşlarıma selamlar.<br /> Yanıtla<br /> *<br /> hakkı<br /><br /> mrhb hemen hemen aynı dnömdeniz bizde her 23 nisan 29 ekim de meydan yurt olaraka bando başkanıydım negüzel günlerdi neler yapıyorsunuz yakacığa uğrarmısınız bizim dnem ve yeni dnem den olanlar tolanıyorlarmış umarım biz eskiler de toplanırız.kendinize iyi bakınız<br /> Yanıtla<br /> 11.<br /> suheyla<br /><br /> yakacık Hasanpaşa İlköğretimokulunun mezunlarına 27 mayıs günü pilav günü var. bu okuldan mezun olan arkadaşlar hadi o gün saat 15.00 ila 17.00 arası bende orada olucam eski arkadaşlarımı inşallah görürüm. okulun sitesine girin nostalji sayfası bir harika<br /> Yanıtla<br /> 12.<br /> yıldırım<br /><br /> Ben yakacıkta doğup büyüdüm yakacığın eskisi ve yenisi arasında tabiki çok fark var ,elimde olsa o eski günleri geri getirirdim .Şimdiki huzur evinin orada zeytinlik vardı ve orada arkadaşlarla çok futbol oynamışızdır .Çınar altında herkes toplanır , konserler dinlerdik.Bu arada ben bahsedilen sinemanın sahibinin oğluyum orada çok anım olmuştur.Gerçektende unutulmaz günleri vardır yakacığın yaşayan bilir diyorum ve bütün eski yakacıklıları selamlıyorum .<br /> Yanıtla<br /> 13.<br /> salih tümay<br /><br /> merhaba bende eski bir yakacıklıyım 1965 doğumluyum bahsetteğiniz sinemalarda çok vakit geçirdim bahsettiğiniz meydanda çok şiir okudum bando takımındaydım birkan tümayı tanıyanlarınız vardı herhalde babam kendisi rahmetli oldu yakacık eskiden çok güzel bir yerde şimdi eski halini mumla arıyorum ama yinede hala yakacıkta yaşıyorum<br /> Yanıtla<br /> 14.<br /> elif<br /><br /> Yakacık- Ayazma denince akla ilk önce ayazma çay bahçesi gelir…o eski günlere götürür sizi …<br /> incelemek isteyenler olursa: http://www.ayazmacaybahcesi.com<br /> Yanıtla<br /> 15.<br /> kemal<br /><br /> Slm herkese slm Yakacıklılara ben semtimizin perşembe pazarının yanında oturuyorum. Ben burda gözlerimi dünyaya açtım Yakacığı çok seviyorum. Yakacık bir yaşam yeri havasıyla, doğasıyla, ormanıyla, ayazmasıyla. Böyle işte Yakacık çok güzel…<br /> Yanıtla<br /> 16.<br /> cetın<br /><br /> büyük üstad ZEKAİ TUNCA Güzel Semttımıze şarkı bıle yapmıs 78 dogumluyum dedem 64 senesınde yazlık ev yaptırmıs karakolun karsısı bahceli 3 katlı bına hala burada ıkamet edıyoruz ama nerde eskı yakacık ahhhh<br /> Yanıtla<br /> 17.<br /> tülay<br /><br /> Selamlar ben 73 doğumluyum. Bu köyün kızıyım bende Yakacık’ı çok seviyorum her nekadar göçlerden dolayı kalabalıklaşsada yinede doğup büyüdüğüm yer bir türlü kopamıyorum.Hasanpaşa mezunuyum bende bir oğlum bu sene mezun oldu diğeri ise 6.sınıfta Hasanpaşa’da ne mutluyumki çocuklarımda bu köyde doğup büyüdüler okuyorlar.Ama eski Yakacaığı özlüyorum açıkçası Çınaraltı çay bahçesi yazlık sineması.Sinemanın yerine bina yapıldı.Eski güzelliğini kaybediyor artık.Hasanpaşa da yıkılıyor yenisi yapılacak o nostaljide tarihe kavuşacak yakında.Yakacıklı olan ve Yakacığı seven herkeze selam olsun<br /> Yanıtla<br /> 18.<br /> Fethi Satıcı<br /><br /> Özlemi ve eksikliği hissedilen böyle bir siteyi yayın hizmitine sunduğunuz için size doğma büyüme bir Yakacık’lı olarak teşekkür ediyorum. Ben 1942 doğumluyum Sözü edilen 0 üç güzel sinemadan biri olan Arzu sinemasını en son ben işlettim.(1972-73-74) Şöyle bakıyorumda genç kardeşlerimiz eski Yakacık’tan söz ediyorlar.Ne varki çok eksiklikleri var çünkü yaşları müsait değil. Eski Yakacık’ı değerli ağabeylerimizden Kahya Selahattin,Muhtar Çetin,Erdem Çelepgil ve benim kadar bilmezler.Yakacık’ın özelliği,güzelliği,tutuculuğu,birlik ve beraberliğini bu sitede anlatmaya kalkarsam buna yer kalmaz.Yakacık’ı en güzel Kahya Selahattin ağabiyimiz ve Erdem Çelepgil ağabeyimiz anlatabilir. Ben Yakacık’ın yetiştirdiği milli sporculardan ve Uluslararası gazetecilerindenim. Yukoslavya ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti(KKTC)’ de gazetecilik görevlerinde bulundum.Şu anda da KKTC’de halen bu görevimi hobi olarak devam ettiriyorum. Yakacık ile ilgili çok haberler ürettim.Çünkü eskiyi çok iyi biliyorum. mesela Rahmetli Ş0för Emin ağabeyin motorsiklet tekerliği gibi telli lastikli arabasından başka Yakacık’ta araba yoktu,Ankara yolu da yoktu.Sözünü ettiğim yıl 1950.Yani 58 yıl öncesi.Yorum yazan kardeşlerim babaları,ağabeyleri benim arkadaşlarım ve ya ağabeylerimdi. çocukluğumuzda Yakacık’ta elektrik yoktu.Çınaraltı kahvesinde sessiz sinema oynatılırdı o devirde.Cumhuriyet Bayramlarında çengiler göbek atardı Yakacık meydanında. Yorumcu kardeşlerime şöyle bir sorsam ve sizler Sütçü Adile teyzeyi,Yakacık’ın efsane muhtarları İbrahim Çolpan, Ekrem ağabeyi,Muhtar Kumral Başöğretmeni(Yasemin Kumral’ın babası),Dondurmacı ve helvacı Adem amcayı,yemişçi hüseyin ağayı,Dondurmacı Muharrem’i(Torunuyum),Arzu sinemasının üstünde olan Yıldız sinemasını,Nimet oteli sinemasını,Kaptan’ın köşkü sinemasını ve sinemacı Rahmetli Burhan ağabeyi hangileri tanır ve ya hatırlarlar.Yakacık’ın ilk Üniversite mezunu Yavuz ağabeyi,sesi güzel Ruhi ağabeyi,Kahya Bahri ağabeyi,kadir babayı,Ekrem babayı,rıza babayı,Arif dayıyı bilirlermi?Ayazma çamlı gazinodan veya Aydostan Kartal’a baktığınızda tek bir ev veya gece yanan tek bir ışık olmadığını gören ve bilen varmı? Yakacık’lı bir aileye ve ya bir kıza bırakın laf atmayı şöyle bir yan baksın ve ya evinin önünden geçenin bir araba dayak yediğini,Yakacık’lı gençlere sataşan yabancıların üzerine köy gençlerinin hepsinin birden saldırdığını bilen varmı? Yakacık öyle bir kaç cümle ile anlatılması mümkün olmayan efsane bir köydü. Unutuyordum Ahçı Nazım,Adalı,Aziz usta,Kadir usta,Kasap Akif,mezarcı Adnan ağbi,Mehteran Sadi ağabeyi tanıyanlar varmı? Yani yorumculardan.Yakacıktan Kartal’a yürüyerek gider yüreyerek gelirdik. Araba ne gezer.Peki Erdem Ağabeyimin babası Rahmetli Kasap Hafız’ı Çamur İbrahim’i Kavas İsmail’i tanıyanlarınız varmı. Bırakında eski Yakacık’ı kahya Selahattin,Muhtar Çetin,sinemacı Erdem ağabeyimiz ve ben anlatayım. Sizlerin anlattıkları dünkü Yakacık.Birinize sorsam ve Yakacık’ta çıkan yangınlar camii altında hazır bekletilen Tulamba ile söndürüldüğünü kaçınız bilir? Biz o devirleri gördük ve yaşadık.Peki fırıncı Şefket amcayı,Rahmetli Ayı Cemal’i ve yakacık’taki un değirmeni,yahne ve harmanları bileniz varmı? yinede eski Yakacık’ı gündeme getirdiğiniz için site sahibine ve yorumculara teşekkür ediyorum.<br /> Yanıtla<br /> 19.<br /> nicomedian<br /><br /> Başta Fethi Satıcı beyefendi olmak üzere buraya ugrayan, yorum yazma nezaketi gösteren tüm Yakacıklılara ve eski Yakacık’ı sevgiyle ananlara sonsuz teşekkürler.<br /> Fethi bey,ben bu yazıyı duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istediğim için yazdım. Sizin gibi eskiyi bilenlerin paylaşımı benim için çok değerli. Kimbilir sizde ne güzel hikayeleri ve fotoğrafları vardır Yakacık’ın. Gerçekten gıpta ettim. Keşke kitap filan yapıp değerlendirseniz. Ne güzel olur Yakacık adına.<br /> Yine ziyaretinizi beklerim.<br /> Şefika<br /> Yanıtla<br /> *<br /> nurcan akçay<br /><br /> Şefika hanım merhaba siz benim sınıf arkadaşım Şefika olabilirmisiniz acaba.Ben Hayrunisa öğretmenin sınıfında okudum hasanpaşa da. Babası Yakacıkda BOYACILIK YAPAN Şebnem Erdem,Müge Göngör,Suzan, şefika, Dedebey, Nuran öğretmenin oğlu Zafer Öztürk, Hakan, Ferhat hep aynı sınıfta beş yıl beraber okuduk.Sizin yazılarınızı hep okuyorum okulun 27 mayısta pilavına geleceğim inşallah tanışırız.<br /> Yanıtla<br /> 20.<br /> Fethi Satıcı<br /><br /> Sevgili kardeşim,Yakacık sevdalısı önce hakkımdaki düşünceleriniz için sonsuz teşekkürlerimi sunar,saygı ve sevgilerimi sunarım.İnşallah tanışma fırsatımızda olur diye düşünüyorum. Evet elimde 58-60 yıl öncesi ve 38 yıl önceki bazı fotoğraflar var.Ele içlerinden bir tanesi varki nasıl anlatayım? Yanılmıyorsam yıl 1950 ve ya 1952. Nur içinde yatsın Muzaffer Sağun öğretmenimiz(Asaf’ın annesi)sınıf arkadaşlarım rahmetli Doğan Kesici,Yavuz Kahraman,Cemalettin Bayramoğlu,Tülay Aykut, Niyazi Kılıçaslan, Rüstem,Belma,Nur,Selma Tozan,Semaat, Aynur,Muzaffer Bicioğlu, Celal Başer,Ruşen ve diğerleri. Yakacık ile ilgili tabii çok anı ve hikayem var.bazı fotoğraflar da mevcut. İnşallah sitenizde yayınlanmak şartı ile benim için paha biçilmez olan bazı fotoğrafları size vermek isterim. Buram buram tarih kokan Yakacık mert insanların,birbirine saygı gösteren ve yardımda bulunan insanların birlik ve beraberlik içinde yaşadığı bir yerdi Yakacık. Uzun kış gecelerinde rahmetli Aliye teyze,Nimet hanım,teyzenin masalları ile büyüdük. 28 yıl önce Yakacık bir belde belediyesi idi. Belediye Başkanımızda dayım ve annemin okul arkadaşları Rahmetli kadir Evsen’ di.Nur içinde yatsın,mekanı cennet olsun. Size ilginç bir hikayemi anlatmak istiyorum. Yıl 1957 veya 1958.Güreş Milli takımlarımız Nimet Pansiyonunda kamp yapmaktalar.Dürüşafaka Huzur Evinin arkası.Bizde henüz delikanlı çağına yeni girmişiz kanımızın kaynıyor.İşte 0 güreş milli takım kampı benim güreşçi olmamı sağladı.Bu kapmta Rahmetli Hamit Kaplan,Sülayman Baştimur,Teyfik Kış,Ahmet Bilek,Dursun Ali Erbaş,Mithat Bayrak,Yaşar yılmaz,Müzahir Sille,Burhan Bozkurt gibi Olimpiyat,Dünya ve Avrupa Şampiyonlukları kazanmış güreşçiler vardı.0 andan itibaren güreş sporuna karşı içimde bir ilgi ve sevgi oluştu. Kartal Güreş kulübünde güreş sporu yapmaya başladım ve kısa bir süre sonrada Haydarpaşa Demirspor Kulübüne alındım.Burada güreşi ilerlettikten sonra FB güreş takımına geçtim ve burada ilgililerin dikkatini çektim ve 1960 Roma Olimpiyatları 52 kilo Greko-Ramen Güreş Milli Takım namzet kadrosuna alınarak seçmelere tabi tutuldum.Yaş 18 genç ve tecrübesizim.Buna rağmen seçmelerde çok ünlü iki rakibimi yendim ve takıma girmek için daha sonra Prof. Dr. olan Dr. Halil Kazım Gedik ile seçme yaptırdılar.Karşılaşmanın ilk dakikalarında açık ara önde olmama rağmen sırf tecrübesizliğimin kurbanı oldum ve kazanacağım maçı tuşla kaybettim. Yani Olimpiyat kadrosunun kapısından döndüm.Büyüklerim beni teselli ettiler”Üzülme daha çok gençsin ilerde milli takıma girersin”şeklinde teselli ettiler. Daha sonra Olimpiyat,Dünya ve Avrupa Şampiyonu İsmet Atlı Ağabeyim tercüman gazetesinde güreş ile ilgili köşe yazısı yazıyordu.daha sonra bir kaç kitap yazdı.Köşe yazılarında ve yazdığı kitaplarında daima bana yer vererek” Fethi Satıcı uzun boylu,çok teknik,güreşirken oyun icat eden,rakiplerini gafil avlayan karayağız bir pehlivandı. Ne varki güreş yaşamı kısa sürdü. Devam ettirseydi Olimpiyat,dünya ve Avrupa şampiyonlukları kazanacaktı. Çünkü zorlanmadan ve kolayca yendiği rakiplerinin çoğu Dünya,Avrupa ve Balkan şampiyonu oldu.Fethi Satıcı dünya güreşinin gelmiş geçmiş en uzun boylu güreşçisi (172) idi.Uzun kolları ve ters bir güreş stili vardı.Kafakol,tek kol ve subleks ustası idi”şeklinde benden söz ederdi. Allah sıhat,afiyet ve uzun ömür versin.İsmet Atlı ağabeyimle arasıra da olsa görüşüyoruz ve eskileri yad ediyoruz. daha sonra 1948 Londra Olimpiyatlarının efsane şampiyonu Rahmetli Dr. Gazanfer Bilge, beni himayesine aldı ve öldüğü güne kadar da yanından ayırmadı.1963 yılında askere gittim ve bir süre Erzincan Karagücü Güreş takımında güreştim,çeşitli dereceler elde ettim. Terhisimden sonra İş hayatına atıldığım için çok sevdiğim güreş sporunu bıraktım. Fakat kopmadım.Geleneksel Spor Dalları Federasyonu,Türkiye Güreş Federasyonu Basın Kurulunda görevler aldım. Ayrıca İstanbul Güreş Ajanlığı Tertip komitesi Genel Sekreterlik görevinde bulundum.Ayrıca ABD Milli takımını 12-2 malup eden Kartal Güreş İhtisas Kulübünün 2. Başkanlığını yaptım ve takımımı 1979 yılında Polonya’nın Katowiçe şehrindeki uluslar arası güreş turnuvasını götürdüm ve 4 ülkenin katıldığı turnuvada kartal üçüncü oldu. Halen Türkiye Güreş Federasyonu Basın Kurulu üyesiyim. İşte Yakacık böylesine görülmemiş bir tasadüf sonuncunda bir milli takım sporcusu ve ünlü bir basın mensubu yetiştirdi.Uluslar arası basın kardı sahibiyim.15 yıl Anadolu Ajansı Bölge muhabiri olarak görev yaptım.<br /> Yanıtla<br /> 21.<br /> Fethi Satıcı<br /><br /> Bendeki gerçek hikayeler ve hatıralar bitmez. Yakacık ile ilgili çok hikayeler ve hatıralarım var.İnşallah ilerki günlerde bunlarıda izin verirseniz sitemizde yazarız.Kitap çıkarmaya gelince tabiki düşünüyorum.Şu anda Türkiye’nin en önemli,konulu ve ilginç resim arşivim var. Tam 45 senilik siyasiler,güreşler,güreşçiler,Kırkpınar ve gazetecilik görevlerinde bulunduğum Polonya,Çekoslavakya,Macaristan,Yukoslavya,Bulgaristan,Ramanya,İsviçre ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti(KKTC) ile ilgili neler neler. Şu anda da bazı gazete ve sitelerde fahri olarak köşe yazısı ve haberler yazıyorum. Özellikle Kıbrıs,Romanya,Bulgaristan,İsviçre ve KKTC ile ilgili köşe ve haberlerili ‘Kartal Gazetesi) sitesinden ve de http://www.haberevreni.net http://www.ekstrahaber.net ve http://www.haberkurtköy.com‘dan izleyebilirsiniz. Sadece Fethi Satıcı yazın ve tuşa basın benimle ilgili bazı özetler bulacaksınız.kalın sağlıcakla.Tüm Yakacıklılara ve de Yakacık sevdalılarına selamlar olsun. Fethi Satıcı Uluslar arası Gazeteci-Yazar.<br /> Yanıtla<br /> 22.<br /> Fethi Satıcı<br /><br /> Nedense sitenin ziyaretçisi çok az. Yoksa yorum yazmaya gerekmi duymuyorlar yoksa üşeniyorlarmı.Bunu anlamakta güçlük çekiyorum.Site çok fakir kalmış diye düşünüyorum. Vay Yakacık sevdalıları vaaayyyy….<br /> Yanıtla<br /> *<br /> ahmet yılmaz<br /><br /> Helal sana FETHİ ağbi şahlandır yeğenlerini, kardeşlerini bizlere cesaret ver. bizde yazalım ağbi ben bu siteye BAHÇELİEVLER’den katılıyorum. bu sitedeki yakacıklılar gibi ben de yakacık sevdalısıyım. size bu siteye ait başka sayfada ufak bir anımı yazdım. Bilmem okudunuz mu. saygılar (TEKEL AHMET)<br /> Yanıtla<br /> 23.<br /> nicomedian<br /><br /> Sayın Fethi Satıcı,<br /> Değerli katkılarınız, üşenmeyip yazdığınız anılarınız için sonsuz teşekkürler.<br /> Burayı ziyaret edip de yorum yazmayan sevgili Yakacık’lıları hoş görmek lazım. Biz millet olarak yazılı kültürden hoşlanmıyoruz galiba:)) Bir de buna çağımızın görselliğe dayalı bir çağ olmasını katarsak…<br /> Sitenin ziyaretçi sayısı WordPress’e konan mahkeme yasağından sonra hızla düştü. Birçok kişi bu siteyi açamadı. Ancak siz ve sizin gibi yurtdışında oturanlar bu siteye ulaşabiliyorlar.Ben Türkiye’den de erişimin kolay olabilmesi için yeni bir adrese taşıdım bu blogu. Yeni adresimi ana sayfadan duyurmuştum.(http://nicomedian.blogspot.com ) Sizi oraya da beklerim.<br /><br /> Selam ve saygılarımla.<br /><br /> Şefika<br /> Yanıtla<br /> 24.<br /> Fethi Satıcı<br /><br /> Yakacık’la ve benlen ilgili bazı fotograflar ve bilgiler gönderiyorum. Birinci fotograf Hasan Paşa İlk Okulu zannedersem 2.sınıfla ilgili.Sınıf arkadaşlarımın bazılarını hatırladım.Öğretmenlerimiz Yakacıklı Muzaffer Sağun,Kevser öğretmen. Sınıf arkadaşlarım Rahmetli Doğan Kesici ve Yavuz Kahraman.Yaşadıklarını tahmin ettiğiğim ise şunlar. Cemalettin Bayramoğlu,Tülay Aykut,Selma Tozan,Muzaffer Bicioğlu,Tayfun Yolalan, Fethi Satıcı, Taner,Rüstem,Mehmet ve Yetiştirme Yurdu öğrencileri idi.İsim ve sayatlarını hatırlayamadım.<br /> Kız arkadaşlarımız. Seyhan,İsmet,Semaat,Ayten,Nur,Belma,Nuran,Sevgi,Hayriye.Diyerlerini hatırlayamadım.Yıl muhtemelen 1949-1950.<br /> 2. fotograf Ayazma Aşıklar yolu üzerinde.Yıl 1958.Ben Fethi Satıcı,Selma Tozan,küçük selma,Sevgi,Celal Başer ve İsmet.Bir süre önce yıktırılan tarihi Taşköşk önü.<br /> 3. fotograf en son işleticisi olduğum Yakacık Arzu Sineması önün.(Gözlüklü olan Fethi Satıcı)<br /> 4. fotograf Yakacık’ın yetiştirdiği ilk Güreş Milli Takım namzedi Fethi Satıcı.<br /> Yanıtla<br /> *<br /> nurcan akçay<br /><br /> FETHİ BEY ben sizinle Kartalda tanıştım uzun zaman oldu bilmem hatırlarmısınız, sizinle aynı kaderi paylaştığımızı hiç bilmeden dost olmuştuk Hasan KURU YU HATIRLADINIZMI Kartal belediyesi eski zabıta komseri onon vesilesi ile tanışmıştık kartal karakolunun köşesinde ağabeyinizin dükkanı vardı sizi sonra çok aradım bulamadım yazarsanız memnun olurum.<br /> Yanıtla<br /> 25.<br /> Fethi Satıcı<br /><br /> Şefika Hanım,sizi üzmek istemezdim ne varki gerçekleri de ifade etmek zorundayım ve eski Yakacık’tan günümüze sadece üç-beş çınar ağacı kalmış,Yani .Bana göre Yakacık’ın hayatı 180 derece kaymış. 03.10.2008 tarihinde Yakacık’a gittim ve bir saat 25 dakika Yakacık meydanında dolaştım. Belki eski bir Yakacıklı’ya rastlarım düşüncesi ile. Keşke gitmez olaydım. Maalesef bu süre içersinde hiç bir eski Yakacık’lı yı göremedim. Çarşı meydanında hep yabancılar ve Siirtli vatandaşlar dolaşıyordu.Bu acıkla tablo beni çok özdü.Yakacık,Yakacık olmaktan çoktan çıkmış,Ünlü Yakacık meydanı ve çınar altıda maalesef tarihe karışmış. Sizi ve Yakacık sevdalılarını daha fazla üzmemek için fazla detaylara girmek istemedim.Yakacık bitmiş artık. Yakacığın anılarından başka geriye bir şey kalmamış.<br /> Yanıtla<br /> 26.<br /> Ali YILMAZ<br /><br /> Fethi bey yazılarınızı gerçekten zevkle okudum. Yakacıkla ilgili bu güzel anılarınızı paylaştığınız için çok teşekkür ederim. ben 1979 doğumlu doğma büyüme yakacıklıyım 80 li yıllarını hatırlıyorum o zamanlanlar hala yakacık anlattıklarınıza yakındı fakat ne zaman doğudan yakacığa göç oldu pekçok eski yakacıklı bırakıp başka semtlere gitti. Siirtli vatandaşlar yakacığı yakacık olmaktan çıkardı anlayacağınız. son ziyaretinizde belki eski bir yakacıklıya rastlarım demişsiniz yazdığınız isimlerin çoğunu tanımıyorum fakat muhtar çetin yakacığın sanırım tek değişmeğen ismi hala muhtarımız o. Saygılar / Sevgiler<br /> Yanıtla<br /> 27.<br /> Fethi Satıcı<br /><br /> Sevgili kardeşim,Yakacık sevdalısı Ali Bey, hakkımdaki duygu ve düşünceleriniz için eski bir Yakacıklı ağabeyiniz olarak çok teşekkür ediyorum.ne de olsa bizler ve sizler Yakacık’ın o güzelim havası ve suyu ile büyüdük. Ben 67 yaşında doğma ve büyğüme Yakacık’lıyım ve her zamanda Yakacıklı olmaktan gurur duydum.Konumuz tabiki eski Yakacık.Eski Yakacık’ı anlatmak ve tarif etmek bana göre çok zor. Evelce de belirtmiştim Kahya Selahattin ağabi,Sinemacı Erdem ağbi ve Muhtar Çetin ağabeyimiz varken tabiki eski Yakacık’ı anlatmak bize düşmez.Onlar bizim ağabeylirimiz ve bizden de eskisini biliyorlar. Onlara saygısızlık etmek istemem.Çünkü ben daha önce güneşin doğuşunu ve batışını görmüşler. Ne varki benim hayal gücüm çok fazla. Yakacık anıları ile dop doluyum. Bakın yaklaşık 60 senelik bir okul fotoğrafım yayınlanmakta. Dile kolay 60 yıllık bir ftoğrafı saklamak ve günümüze kadar taşımak. Siz bundan sonra asıl benim Yakacık ile ilgili yazılarımı okuyun. Ünlü Yakacık Düğünleri,Harmanları,Yahaneleri,Faytonları,Yakacık’ın ünlü eski renkli simalarını,Yakacak’ta çevrilen ünlü Türk filimlerini ve devam edecek olan Demir Yumruklu Yakacık Kabadayılarını adeta okurken nefeslerinizin kesildiğinizi hissedeceksiniz. Sözünü ettiğiniz sevgili ağabeyimiz ve Yakacık’ın efsane Muhtarı S.Çetin Turhan’ın benimle gürüşirken beni Hastanelik ettiğini ve beğin sarsıntısı geçirdiğimim o talihsiz günüde izlemiş olacaksınız. kalın sağlıcakla.<br /> Yanıtla<br /> 28.<br /> yaşar gür<br /><br /> selam bende yakaçıkta büyüdüm o eski günler hep anıyorum gençligimin en güzel anlarını yakacıkta yaşadım<br /> bazı akşamlar körler gelirdi çınr altına konsere giderdik<br /> ençokta o yazlık sinamaya gitmek bizi çok mutlu ederdi şimdilerde o çınar altı betondan açayıp bişey olmuş<br /> şekersu yok olmuş bir ayazma kalmış umarım onuda betonlaştırıp yakaçıgı tamamen yok etmezler<br /> anlattıgınız şeyler arasında arkadaşlar asım ustanın kahvesini unutmuşsunuz baban gece sabaha karşı oraya gider muhammet ali kılayın boks maçlarını seyrederdi o zamanlarda eletrik yoktu mahallemizde saten tv. yanlız belli saatlerd4 TRT nin yayınları vardı bir çogumuzun babasının tek ugrak mekanıydı asım ustanın kahvesi<br /> herkese selamlar<br /> Yanıtla<br /> 29.<br /> ben celal başerin kızıyım<br /><br /> bende o sinamayı iyi biliyorum kardeşimin sünnet düğünü orada olmuştu çook güzel bir yerdi gerçekten samimi sıcak bir yerdi herkes birbirini tanırdı çarşıda yazın her akşam körler konser verirdi.ahhhhhhh keşke o yıllara dönebilsek .bu sitede bunları paylaşmamıza vesile olan kişilere teşkkür edrim .<br /> Yanıtla<br /> 30.<br /> birgül koçoğlu<br /><br /> selamlar fethı bey<br /> ben bahsettıgınız rahmetlı ayı cemalın oglu celal baser enıstem olur hala yakacıkta yasıyor.. sınamacı erdem celepgılde hala hayatta ve yıkılan sınamanın arka atafındakı evınde… bende 80 lı yılların basında orada yasadım.. ayazmayı-zeytınlıgı cınar altında kı konserlerı yazlık sınamanın da son zamanlarını yasadım.faytonlarla dolastım.. bu sıteyı gorüp okudugumda bı an o yıllara gıttım ve ne kadar özlem duydum tabıkı buruk bır hüzünle beraber.. yakacık eskı yakacık deyıl evt… tabkı sızın yasadıgınız yakacık cok daha güzel cok daha samımı dostlukların bulundugu zamanlarmıs ..ermenı komsularımız vardı onalrı hatırladım .uzuntuyle ögendım kı taş köşk yıkılmıs .. nasıl hüzünlendım anlatamam… bız o ayazma yolundan piknige cay bahcelrıne gıderken o köskun onunden gecer bide üzerine iç çekerdık .. bende hasanpasa ılkokulundan mezunumm.. sımdı onunda<br /> yıkılacak olması ,bır bır eskı yakacıgımızın yok olup gıdısıne tanık olmak son derece hüsranlık verıcı… ben su an istanbul dısın da yasıyorum ama az da olsa cocuklugumun gectıgı ve ortak tanıdıklarımızın oldugunu görunce bende sızınle paylasmak ıstedım… selamlarımla ..<br /> Yanıtla<br /> 31.<br /> Fethi SATICI<br /><br /> Benim yaklaşık 60 yıllık arkadaşım Celal Başer’in kızı ve diyer akrabasına cevabımdır. Takip ettiğiniz sitede babanın benimle ve diyer kız arkadaşlarımızla birlikte olduğu ve TAŞ otelin önünde çekilmiş bir tarihi fotoğrafımız var. Onu gördünüzmü? Görmeni tavsiye ederim babanın gençliğini ve benimde gençliğimi görmüş olursunuz.Yakacık sevdalılarına selamlar.Babana da selamlar. Unutuyordum Nursel HALAN nasıl?<br /> Yanıtla<br /> 32.<br /> Fethi SATICI<br /><br /> Sevgili yakacıklı dostlar,benim gibi sizlerinden üzüleceğini bildiğim önemli bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.Analarımızın,babalarımızın,dayılarımızın,halalarımızın,tezleririmizin,kardeşlerimizin ve de bizlerin ilk okul tahsilini gördükleri Yakacık Hasan Paşa İlk Öğretim Okulu maalesef yıkılacakmış,hatta yanlış duymadımsa yıktırma çalışmaları başlatılmış. Osmanlı döneminde inşaa edildiği bilinen okulumuzun yıktırılmasını duymak beni çok üzdü. Galiba yerine yeni bir okul yaptırılacakmış. Pekiyi bu okulumuzun tarihi konumu yokmu? Cumhuriyet öncesi inşaa edilen bir okul bana göre tarihi bir mekandır.Acaba bu yıkım işinden Anıtlar kurulunun bilgisi ve ya izni varmıdır? tabi ki tarihi mekan kabul edilmişse. Anlayacağınız okulumuzu kaybediyoruz buradaki unutulmaz hatıralarımızla birlikte.Yakacık’ın en önemli simgilerinden biri olan Hasan paşa ilk okulumuzun yıktırılması bilmem mantıklımı,değilmi bilemiyorum.Çok üzgünüm.<br /> Yanıtla<br /> 33.<br /> Fethi SATICI<br /><br /> Sevgili Yakacıklılar,Yakacıklı dostlar. Bilgisayarlarınız nerede ise PAS tutacak. Saygılar.<br /> Yanıtla<br /> 34.<br /> arzu ecercan<br /><br /> MERHABA<br /><br /> Ben yakacık yerlilerinden RIDVAN TETİK in kızıyım Adım Arzu<br /> daha eskisi dedem Kara Cavitti meydanda ki evde otururlardı<br /> manav muhsinin kardeşi<br /><br /> sayın fethi Bey sinemacı Erdem amca vefat etti.<br /> Hasanpaşa yıkıldı ama tarihi eski bina değil sonradan yapılan ilave bina yerine yeni okul yapılacak.Benim oğlumda burada okuyor.Okul gerçekten çok bakımsız ve yetersizdi daha iyi bir okul yapılacağı için çoçuklar adına seviniyoruz.Fakat meydana çevre düzenlemsi diye<br /> yaptıkları beton yığınları yakacığı çok çirkinleştirdi.Artık çarşıya çıkınca tanıdık simalar bile göremez olduk.sizin siteyi takip ediyorum çoçukluğum yakacığını özlüyorum<br /> Yanıtla<br /> 35.<br /> Fethi SATICI<br /><br /> Arzu baban,amcaların ve dayın Halil benim arkadaşlarım.senin doğduğunu,babanın elinden tutup benim son olarak çalıştırdığı Arzu sinemasına getirirdi.Deden Rahmetli Sabri amcanın elinde büyüdük.Amcan Yılmaz,İrfan ve halan benim okul arkadaşımdı.Siteyi çoktan beri takip etmiyordum.Bugün açtığımda adeta yıkıldım.Erdem abimizin sizden ölüm haberini duyunca çok üzüldüm ve kahroldum.Ağabeylerimiz,arkadaşlarımız VEFAT ediyor,haberimiz bile olmuyor.neden biz böyle olduk? Siz burda yazmasaydınız ben yine öğrenemiyecektim. Allah Yıldırım’a ve Kahramana sabır versin. Babana çok selamlarımı söyle.Ara sıra da olsu sitemizde dertleşelim.Şurda kaç kişi kaldık. İyi bak kendine. Ayrıca benim,annenin,babanın,amcalarının ve dayının okuduğu okulun yıkılmamış olması beni çok sevindirdi.demekki bana yanlış bilgi vermişler.<br /> Yanıtla<br /> 36.<br /> engin<br /><br /> içim yanıyor şimdi……..<br /> Yanıtla<br /> 37.<br /> Fethi SATICI<br /><br /> Engin Bey,sizi tanımak isterim. Neye içinin yandığınıda anlamadım.Erdem ağabeyimize üzüldünüz harhalde.Ben çok üzüldüm.Bakın Yakacık’lıların çoğu bilmez. Rahmetli Erdem ağabeyimiz kispet giymiş,yağlı güreş yapmış bir büğümüzdü.Nur içinde yatsın,mekanı cennet olsun.<br /> Yanıtla<br /> 38.<br /> yakacık<br /><br /> merhaba ben yakacıklı değillim ama 8 senedir burada yaşıyorum buralar eskiden nasıldı bilmiyorum ben yakacıkda doğmadım da ama yakacığı seviyorum ve daha güzelleştirilmesini istiyorum sinemaların olmasını cafelerin olmasını iyi bir anadolu lisesi olmasını istiyorum sevgilerimle<br /> Yanıtla<br /> 39.<br /> Süheyla Bayramoğlu Bayat<br /><br /> Merhaba. Erdem abimin vefat ettiğini öğrenince çok üzüldüm.onun sinemasında seyrettiğim filmleri ve konserleri hiç unutamıyorum.oraya gelen sanatçılara değer verilir ve terbiyeli bir şekilde eşlik edilirdi.Yakacık halkı kibar ve terbiyeli bir halktı.O zaman sanatçılar şimdiki gibi korumalarla gezmezlerdi.Hatırlıyorumda Erol Büyükburç erdem abimin sinemasında konser vermişti sonra kadıköy minibüsüne binip gitmişti. Delikanlı abilerimiz kendi yaşıtlarını rahatsız etmezler ve biz küçükleride sever korurlardı. Başka semtlerden gelen delikanlılar hele bir kıza baksın cesaret bile edemezlerdi.elimde sihirli bir değnek olsa idi yakacığı tekrar çocukluğumdaki haline döndürmek isterdim. Komşuluk ilişkilerinin samimi olduğu, kandillerde herkesin birbirine helva ve lokma tatlısı götürdüğü,cenaze olan eve yemek taşındığı,herkesin birbiriyle selamlaştığı yakacığı çok özlüyorum.insan elindeki değerlerin kıymetinikaybedince anlıyor.okulumuzun yıkıldığına çoküzüldüm ama yeni öğrencilerin güzel ve iyi şartlarda okuyacak olması beni sevindiriyor. Sevgilerimle<br /> Yanıtla<br /> 40.<br /> özgür<br /><br /> yakacık eski hali bir roman gibiydi gerçektende antılmaz yaşanılır ama kötü bi yönetim sonucunda bütün güzelliklerini kaybetti<br /> Yanıtla<br /> 41.<br /> seoool<br /><br /> merhaba arkadaslar ben istanbul şişlideyim su anda ve yakında yakacıga tasınıcam aynı zamanda işim bayan kuaforu bi dükkan acmayıda dusunuyorum sizce potansıyelı olan bi yermıdır.. bana fikir verebılırsenız bolge hakkında sevinirim … mert_serdar_@hotmail.com<br /> Yanıtla<br /> 42.<br /> enes ali sevgi<br /><br /> merhaba, yakacık yerlisi değilim ancak yıllardır bu güzide semtte oturuyorum ve kendimi öz be öz yakacıklı gibi hissediyorum. bugün bilenler bilir kahveci hüseyin abiyle yakacığın herşeye rağmen güzelliğini konuşuyorduk…<br /><br /> ayrıca bugün nefes nefese tırmandığım keçi kalesinin böyle bir tarihi olduğunu öğrenmek de ayrıca heyecan verdi bana…<br /><br /> hasanpaşa’nın 100. yıl mezunlarından biriyim ve bunu hep bir gurur gibi taşıyorum… yakacıklı olmak bambaşka bir duygu<br /><br /> tüm yakacıklı dostlara selam…<br /> Yanıtla<br /> 43.<br /> hakkı denizkurt<br /><br /> mrhb tüm yakacıklı arkadaşlar bende 1968 de yakacığa geldim oradaki yetiştirme yurdunda kaldım vwe hasan paşa ilk okulundan mezunum.hayatımın engüzel günleri idi.kısacası oksijenin,güneşin,yeşiliiğin,güzel insanlarının,sade,arı,gerçekten yaşanacak istanbulumuzun engüzel şirin beldesi.iyiki yakacığın havasını solumuşum,yakacık benliğimin bir parçası.herkes kendisine iyi baksın,umarım ailenizce sağlıklı olursunuz,şimdiden herkese beni tanıyan tanımayan hatta meyve bahçelerinden ozamanlar meyve çaldığım büyüklerime sevgiler saygılar.<br /> Yanıtla<br /> 44.<br /> ahmet yılmaz<br /><br /> yurttan yukarı doğru ğiderken sağda bakkal makbule abla vardı. yetmişli senelerde, çok iyi insandı tanıyan varmı,<br /> Yanıtla<br /> 45.<br /> Murat<br /><br /> Tüm Yakacık sevdalılarına selamlar ederim. Sevgili Fethi abi; tüm yazıları ama özellikle senin yazılarını harfiyen okudum. Çok güzel bahsetmişsin o güzel yıllardan. Fethi abi, ben Yakacık’ın eskilerinden itfayeci rahmetli Ahmet Yalazar’ın torunuyum. Belki dedemi tanırsın. Muhtar Çetin abi’den zaman zaman eski Yakacık’ı dinliyorum. 1978 doğumluyum, elbette sizler kadar eski Yakacık’ı bilemem, ama 84 den sonraki dönemi gayet net hatırlıyorum ve o hali bile iyiydi. 1993 den sonra bitiş başladı. Çünkü o yıl Zeytinlik yok oldu ve yazlık sinema kapandı. Yazlık sinema ya hemen hemen her gün rahmetli babam bizi getirirdi. Şimdi ne yazık ki Huzurevi olan yerde önceden bildiğin gibi Zeytinlik dediğimiz yer vardı. Orada piknikler yapar, güreş ederdik. Zeytinlik’in içinden geçen patiska yoldan yürümeye, araç yoluna hemen yakın kısmında bulunan böğürtlenler den yemeye bayılırdım. Meydanda ki çay bahçesine Körler, Ferdi Tayfur gibi sanatçılar gelirdi. Hatta bir keresinde Müslüm Gürses in geldiğinde olay çıkmıştı. Yanılmıyorsam 1987 yılıydı. Ama halen dün gibi hatırlıyorum. Zaman zaman yoldan geçerken şimdi oto-yıkama olan o meşhur yazlık sinema’ya doğru bakıp derin bir iç çekiyorum. O büyük beyaz duvar’a bakıp orada sinema oynadığını hayal ediyorum… Kısacası, eşime de sık sık dediğim gibi; diğer yerler gelişmemişken Yakacık çok ileri ve yaşanası bir yerdi. Ama şimdi ne yazık ki o yerler gelişti, Yakacık bitti.<br /> Yanıtla<br /> 46.<br /> FETHİ SATICI<br /><br /> Berhaba Sayın Nurcan Akçay, özellikle önce sizden özür diliyorum.Benimle ilgili yazmış olduğunuz güzel yorumunuz için.İnanın bu güzel siteyi sık sık ziyaret ettiğim halde beni ilgilendiren yorumunuzu nasıl olduysa atlamışım. Sayın Hasan Kuru,benim çok sevdiğim,saydığım bir arkadaşımdı.Onuda yıllardır göremiyorum.Ne varki hafızamı zorlamama rağmen sizi hatırlayamadım.Sizin söz ettiğiniz tanışma 20-25 sene önce idi.Doğrumu? Benim dikkatimi çeken şu oldu,aynı kaderi paylaşmışız.Neydi o aynı kader? Sevgili Nurcan hanım Kartal’a yolunuz düşerse benim kardeşim AHmet Satıcı,Kartal Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi arkasında,İSKİ’nin yanında ki Olimpiyat Köftecisi.Ona uğrarsan kardeşim bana telefon eder ve bende 10 dakika içersinde gelirim.<br /> Arzu edersen benim Bulgaristan,Romanya,İsviçre ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ilgili haber ve Röportajlarımı,ayrıca Yakacık,kartal,Maltepe ve Adalarla ilgili çok sayıda haberlerim yayınlanmakta. Siteler şunlar.(haberevreni) (kenthaber)(kent 34.net) saygılar ve sevgiler.<br /><br /> Fethi Satıcı Uluslararası Gazeteci-Yazar<br /> Yanıtla<br /> 47.<br /> FETHİ SATICI<br /><br /> Sayın Enez Ali Sevgi rumuzlu kardeşim. Kan ve ter içinde keçi kalesine tırmandığını yazıyorsun.Lütfen bu kalenin nerede olduğunu,hangi ilçe sınırları içinde bulunduğunu yazarsan sevinirim.Saygılar.<br /> Yanıtla<br /> 48.<br /> FETHİ SATICI<br /><br /> Sevgili Yakacık sevdalıları nasılsınız? Uzun bir zamandan beri çok sevdiğim bu sitede Yakacık’lı,Yakacık sevdalıları ile yazışamadık.Bugün 21,05.2009 tarihi itibariyle sitemizde gezinti yaparken Sayın Nurcan Akçay, hanımeferdinin şahsımla ilgili çağrı niteliğindeki yorumunu geçte olsa gördüm ve bu geçikmeden dolayıda Sayın Akç ay’dan özür diledim. Geçtiğimiz haftalarda Yakacığa geldim.Yakacığın sembolü nam-ı deyer ÇAMUR Ahmet,Metin Gürsoy,(Şişko Metin) Rafet Tetik ve çok sevdiğim Çarşı Mahallesi Muhtarı S.Çetin Turan ile görüşerek hasret giderdik.Hatta şu sıralarda bile sitelerde “EFSANE MUHTAR” başlığı ile haberi yayınlanmakta.Yani ara sırada olsa eski dostlarımızı,arkadaşlarımızı unutmuyoruz.ne verki Şefika hocam beni unuttu.Sağlık olsun.Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.<br /> Yanıtla<br /> *<br /> nicomedian<br /><br /> Rica ederim Fethi Bey,<br /> Siz benim çok değerli konuğumsunuz. Her zaman bekliyorum. Saygılar.<br /> Yanıtla<br /> o<br /> ahmet yılmaz<br /><br /> fethi ağbi ilğine teşekkür ederimbahçelievler den selamlar<br /> 49.<br /> FETHİ SATICI<br /><br /> Ahmet Yılmaz,kardeşim.Makbule ablamızın sağ olup olmadığını bilmiyorum.Oğlu Bülent kardeşim Ahmet’in arkadaı.Bülent şu anda eski soğanlıkta,tarihi çeşmenin karşısında küçük bir Bakkal dükkanı çalıştırmakta.Eski soğanlık’da Makbule ablayı bulursun kardeşim.Saygılar.<br /> Yanıtla<br /> 50.<br /> tamer kalkan<br /><br /> Merhabalar,yakacıkta doğmuş ve büyümüş biri olarak yukarıda yazılanları okudukça etkilenmemek mümkün değil. Aklıma ilkokul ve hemen yanında olan birazda harap ama yinede çok şirin ortaokulda geçen günlerim geldi. 44 yaşındayım birçok yer gördüm ama derler ya havasındanmıdır suyundanmıdır diye yakacıktan kopamadım. Benimde yakacık deyince aklıma gelenler arkadaşlarında belirttiklerinden farklı değil ancak birkaç isim var çocukluğumdan hatırladığım ve unutmadığım. Dabrukacı necmi,iğneci serapi,motorcu halil,camgöz amca,sucu hayat,iğne iplik satan fethi bey,sarı hoca,asım usta gibi hepsi bugün hayatta değil Allah rahmet eylesin.Şu anda sağ olan idol kişileri sizlerde bilirsiniz zaten,Allah uzun ömürler versin.Ah nerde o eski yakacık diyoruz hepimiz ancak birazda suçlu bizler değilmiyiz.Gözlerimizin önünde yakacık bu hale gelmedimi?Daha yakın zamanda çarşının içini beton yığını haline getirdiklerinde ne yaptık ne yapabildik?Yakacığın yerlileri yerlerini satıp başka yerlere gitti,heryer yağmalandı kalan yerlilerde yabancı gibi kalmadımı yakacıkta.Dikkatimi çekti birçok arkadaş yazmış bir kişiyi tanıyorum salih tümay.Belkide bu benim eksikliğim ama gerçek.çarşıya çıktığımda selam verdiğim konuştuğum kişi sayısı o kadar azki. Ama yinede beni yakacıkta tutan o güzel çocukluk yıllarım ve anılarım herhalde,bugünkü halini hiç hakketmedi yakacık.Neyse yazacak o kadar çok şey varki,karamsar olmamak lazım bu haliylede yakacığın kaldığı kadar güzelliklerini konuşmak o samimi dost,dürüst insanlarıyla tekrar bir araya gelmek sohbet etmek en güzeli herhalde.Yakacıklı olan,sonradan gelip kendini yakacıklı gibi hisseden herkese selamlar….<br /> Yanıtla<br /> *<br /> ahmet yılmaz<br /><br /> tamer kardeş yazını okdum çok ğüzeldi ben nekadar yakacıktan uzak olsamda ğönlüm orda.sayğı değer fethi ağbi ve siz vede yakacık sevdalılarına sayğı ve sevğiler. TEKEL AHMET<br /> Yanıtla<br /> 51.<br /> FETHİ SATICI<br /><br /> Murat bey kardeşim,yakacık ile öyle çok ilgi ve bilgi ile doluyumki. Nereden,hangisinden kimden ve kimlerden başlayacağımı bilemiyorum. Sevgili kardeşim belki bana kızacaksınız 1960 yılından sonra doğanlar da kızacak. Ama gerçek bu. Ben 1948-1950 yıllarındaki eski Yakacıktan söz ediyorum.Bizler için 1960′tan sonraki Yakacık eski Yakacık deyil. Her halde okumamışsınız burada ki bazı yorumlarımı.Bizden önce de eski Yakacık’ı benden çok daha iyi bilen ağabeylerimiz var. Mesela Muhtar Çetin ağabeyimin ağabeyi Sayın Selahattin Turan,Muhtar Çetin,Elektrikçi Rafet Tetik ve Çamur Ahmet. Bu saydiklerim isimlerden bazıları benden 10-7 ve 4 yaş büyükler. Neyse şimdi tüm Yakacık’lıları ilgilendiren,duygulandıracak olan bir olayı sizlerin bilgisine sunmak istiyorum. Onun için bu güzel sitemizin ve Şefika hocamızın kıymetini bilelim.İşte nedeni.<br /> Yaklaşık iki ay önce bir arkadaş benim meil adresimi bulmuş ve bana masaj attı MSN ile.Kendisini tanıyamadım.Prensibimdir tanımadık kişilerin MSN’sini siliyorum.Bir kaç seferde sildim.ne varki inatla MSN ile benimle görüşmek istedi.Neyse iletişm kurdum. Bana “Siz benim Kayınvalidem Tülay Aykut’un okul ve sınıf arkadaşı sınız.Bu site de yayınlanan sizinle ilgili resimler içersinde Kayınvalidem Tülay Aytut’un çocukluk resmi var.” şeklinde beni bilgilendirmesi hem dikkatimi çekti hemde sevindirdi. Süzü edilen resim benibağışlayın yanlış hatırlamıyorsam 1950′Lİ YILLARDA çekilmiş olabilir.Bende kendisine en yakın zamanda yakacık’a gelip kendisi ile tanışacağımı söyledim.İşte sözünü ettiğim Yakacık’a geliş sebebim buydu. Hem kapı komşum,çocukluk ve okul arkadaşım Sayın Tülay Aykut’un damada Fikri Beyi Onur iş merkezindeki iş yerinde ziyaret ettim.Ne varki benim gelişimden kısa bir süre önce iş yerinden ayrılmışlar. Fikri Beyin kardeşi ve sekreteri bana gereken ilgi ve saygıyı gösterdiler.Kendilerine sitemiz vasıtasiyle çok teşekkür ediyorum.Ben de üzüldüm Fikri Beyi göremedim diye. Neyse Fikri Beyin sekreteri hanımefendi arkadaşım Tülay Aykut’un kızı ŞENAY’ aradı ve ansesinin çocukluk ve okul arkadaşı Fethi Satıcı’nın geldiğini bildirdi. Bu arada Şenay benimle telefonla görüştü ve annesinin telefon numarasını verdi. Uzatmayalım aynı günün akşamı ben Sayın Tülay Aykut,hanımefendiye telefonla aradım. Biras şakacı olduğumuzdan kendisini merak ettirdim. daha fazla dayanamadım ve karşısında konuşanan Fethi Satıcı olduğunu söyleyince Tülay hanımda çok sevindi. Ben Tülay hanımdan sadece bir yaş büyüküm.Neyse eskiden söz ettik. Oda bana 20 yaşında bir torunu olduğunu söyleyince çok şaşırdım.Demekki BİZ çokkttaaann ihtiyarlamışık ta haberimiz yok.Oda bu site de resmi gördüğünü ve beni tanıyamadığını söyledi. Ben Tülay Aykut hanımla en son görüşmem onun Kasımpaşa Ordu Evinde,1961-62 yılları arasında yapılan görkemli düğününden sonra bir daha görmemiştim. Eşi Rahmetli Saim enişte ile sık sık Yakacık’a gelirlerdi.Rahmetli eşini tanımış ve bir sürede sohbet etmiştik.Ben 1962 yılının son ayında Askere gittim.1965′ın ilk ayında terhis olduktan sonra Kartal’a yerleştim.Yani Tülay hanımla demekki 50 yıldır görüşmedim.Bana “İhtiyarladığını,küçüldüğünü söyledi.Bende kendisine nede olsa eski toprak olduğumuzu evham yapmaması gerektiğini sevgili arkadaşıma anlattım.Yarım saat kadar süren telefon sohbetinden sonra vedalaştık ve en kısa süre içersinde kendisini ziyarete geleceğimi,ayrıca 60 yıldır sakladığım resmide büyüterek kendisine getireceğimi söyleyince çok sevindi. Biz 9 kardeş bir yerde nur içinde yatsın,mekanı cennet olsun Emine Aykut hanımın elinde büyüdük.Evlerimiz bitişikti.Çok iyi komşuluk ilişkilerimiz vardı.Emine hanım mahallemizin adeta iyilik meleği idi,doktoru idi.Benim en deli zamanımda sinirlenip camlara yumruk atışım sonunda sağ elimin başparmak üstü damarlarım kesildi.Beni tuttuğu gibi hastaneye zor yetiştirdi.Elime dikiş attılar.Bu derin yara izi el üstümde duyu kaybı oluşturdu.Ne zaman bu kesik yeeri gördüğümde Rahmetli Emine Aykut hanımı hatırlar ve ona dua edirim.Babası Rahmetli Rafet Aykut’ta tam bir İstanbul Beyefendisi idi.Son derece sakin,son derece yakışıklı adam gibi adam dı.Nur içinde yatsınlar.İşte sevgili dostlar önümüzdeki günlerde yarım asır bir birlerini görmemiş iki eski arkadaş buluşacaklar.Bakalım Fethi Satıcı,Tülay hanımı,Tülay Aykut’Ta Fethi Satıcı’yı tanıyacakmı? 50 sene sonra iki komşu,okul ve çocukluk artadaşın buluşmasına vesile olacak bu sitenin kıymetini bilelim. Sık sık burada da olsa tanışalım,sohbet edilim ve Yakacık’la ilgili hatıralarımızı canlı tutalım.Şefika hocama da teşekkür ediyorum.Sitemime yanıt verdiği için. Arzu ederlerse Sayın Tülay Aykut’la buluşmamızda kendileride bulunabilir.Hiç olmassa bu tarihi buluşmaya önayak olan Site sahibi olarak tanıklık etmiş olur ve bizleride mutlu eder.Hepinize saygılar ve kucak dolusu sevgiler.<br /> FETHİ SATICI<br /> Uluslararası Gazeteci-Yazar<br /> Yanıtla<br /> *<br /> nicomedian<br /><br /> Fethi Bey, Ben de büyük mutluluk duyarım. Elli yıl! Dile kolay! Haberleşelim.<br /> Saygılar.<br /> Yanıtla<br /> *<br /> ahmet yılmaz<br /><br /> Değerli FETHİ ağbicim sizleri çok iyi anlıyorum. Ben 48 yaşımdayım ilk okulu yakaçık yetiştirme yurdunda okudum. Bildiğiniz ğibi Yakacık özellikle suyu, havası vede yeşillikleriyle İstanbul’un en ğüzel nadide semtlerinden olup ne kadar bey efendisi, kabadayısı vardıysada vardı bizlerde sizlerin küçükleriniz olarak yaramaz ve afacan çocuklarınızdık. Rahmetli babam şöför’dü bilirsiniz o yıllar yani, şöför bey denen yıllar. Belki tanırsınız diye yazıyorum, lakabı ve ismi rizeli bahriyeli mehmet 1946 model damalı (taxi) Amerikan fordu muz vardı,artı askerliği süresince dört sene fahri körutürk’ün şöförlüğünü yapmış.FETHİ ağbi 1973 yılında yurta kaldığ o ğünlerde unutamadığım bir anım da oldu yakacıkta birğün yurtan çıktım çarşıda dolaşırken, pastaneden süpanğele almak istedim pastaneciye fiyatını sordum ikibuçuklira dedi. bendede yüzelli çıktı param yetmedi boynumu büküp tam kapıdan çıkarken bir amca dur evlat dedi ve döndü pastaneciye çocuğun istediği tatlıyı ver dedi.pastaneci paket yapıp verdi o iyilik seven amca beni okadar mutlu ettiki anlatamam.Daha sonra ismini öğrendiğim muhterem insan RAMAZAN amca imiş meydanda benzinliğin solundan yukarı çıkarken sol kolda oyuncakcıymış. işte RAMAZAN amca ilik sever insan, kırk sene sonra yaptığı iyilikle anılıyor ve bizlere iyi örnek oldu.işte fethi agbi yakacıkta böyle bir anım oldu.yakacık’ta iyilik seven bir semt havasıyla suyuyla yeşili vede iyilik seven insanlarıyla. fethi ağbicim sana ve tüm yakacık sevdalılarına vede bu siteye emeği ğeçen herkeze sayğılar TEKEL AHMET<br /> Yanıtla<br /> 52.<br /> FETHİ SATICI<br /><br /> Sevgili dost Sefika hanım,siteyi sık sık kontrol etmeniz beni sevindirdi.Tarihi buluşmamızde sizinde bulunma isteğiniz beni ayrıca sevindirdi.Size ilgili tarihi yine sitemizde bildireceğim.En az ikigün önceden.Şu anda rahatsızım.Saygılar.<br /><br /> NOT: bu arada Yakacık’la ilgili 1948-1975 yılları arasında ilgili öğrenmek istenilen konuları hatırımda kalanları sunmak isterim.Öncelikle eski Yakacık ile ilgili olursa dahada doyurucu bilgilendirme yapabilirim.<br /><br /> F.S.<br /> Yanıtla<br /> *<br /> nicomedian<br /><br /> Geçmiş olsun Fethi Bey.<br /> Yanıtla<br /> 53.<br /> FETHİ SATICI<br /><br /> Bu arada beni tanıdığını ifade eden Nurcan Akçay,hanımda sitemizi sık sık kontrol etsin. İki gün önce kendisine atfen yazdığım mesaja hala yanıt vermedi.Bekliyorum.Tüm Yakacık’lı dostlara selamlar.Nede olsa biz öz be öz Yakacıklıyız.<br /> Yanıtla<br /> 54.<br /> tamer kalkan<br /><br /> Sayın Şefika hanım,<br /> Sitenizi tesadüfen gördüm yakacıklı olup paylaşacak anıları olan herkesin katılım yapacağı bir yer diye düşündüm.Ben 1965 yakacık doğumluyum ve hep burada yaşadım babam bahçıvan mehmet olarak bilinir,benim gibi olan arkadaşlarıma sitenizi tavsiye etmek istiyorum,bizlerinde anne ve babalarımıza ait o özlemle bahsedilen yakacığa ait bir çok resim ve anı vardır bunları paylaşmak güzel olur kanaatindeyim,tabiki uygun görüp müsade ederseniz.<br /> Saygılarımla,<br /> Tamer KALKAN<br /> Yanıtla<br /> *<br /> nicomedian<br /><br /> Tamer Bey,<br /> Yakacık resimleri ve anılarınızı yollarsanız memnuniyetle yayınlarım. İlginize teşekkürler..<br /> Yanıtla<br /> 55.<br /> FETHİ SATICI<br /><br /> Sevgili baba dostu Tekel Ahmet Kardeşim.Nasılsın? Rahmetle baban ile çok iyi görüşürdük.Kabadayı bir adamdı. Biz Rahmetliyi “Bahriyeli” diye tanırdık.Beni severdi.Hatta Rahmetli Yakacık Yetiştirme Yurdu bahçesinde yapılan yağlı güreşe gelmiş ve beni desteklemişti.ne varki ben ogün yenildim.Size tuhaf gelecek fakat gerçek. =o gün hayatında hiç yağlı güreş yapmamış Yakacık’ın ünlüsü Çamur Ahmet tüm rakiplerini yendi ve güreştiği boyun birincisi oldu.Rahmetli baban orta boylu,kıvırcık saçlı,dolgun suratlı ve kalın sesli ağabeylerimizdendi.Bizde onların elinde yetiştik. Nur içinde yatsın,mekanı cennet olsun.Ahmettiğim sana tatlı alan o muhterem insan RAMAZAN Cüsseli ve Erol Taş’a mı benziyordu? Tarifim uyarsa Rahmetli Ramazan amca Arnavut ve benim Rahmetli babamında çok yakın arkadaşı idi.Yazları Yakacık’a gelirdi.Belki o olabilir Şimdi nerelerdesiniz? Görüşmek dileğiyle.<br /> Yanıtla<br /> 56.<br /> FETHİ SATICI<br /><br /> Sevgili Yakacık sevdalıları. Bugün size Yakacık’ın 1950-1955 yılları arasını anlatacağım. Yani 60 yıl öncesini.Şimdi hayal bile demeyeceğimiz bir tablo vardı Yakacıkta. Hemen hemen her evde özar dilerim sağmal inek,manda,koyun ve keçi beslenirdi.Yakacığın havası,suyu ve Kağıt kebabı kadar sütü de ünlü idi. Bakın o muhteşem yıllarda yukarıda isimlerini sayacağım amcalarımızın Ağıl ve Mandıraları vardı. Raehmetli Rafet Aygut,Debreliler,Bayramoğlu.Bu amcalarımız ağıllarında yüzlerce keçi ve sağmal koyun yetiştirirlerdi.Bakın şimdiki gençlerin çoğu ilmez.Yakacık’ın Yoğurdu’da çok meşhurdu. “Aydos Yğurdu.Sonra çarşı içindeki camimizin altında Muhalebici bulunurdu. Rahmetli Muhalebici Mehmet amcamızın hazırladığı kesme mahallebinin tadını 60 yıl geçmesine rağmen hala hatırlarım. Sözü şuraya getirmek istiyorum. Her evde hayvan besleniri şöyle bağlamak istedim.Şimdi sizlere biraz tuhaf gelecek fakat gerçek.Yakacık’da binin üzerinde büyük baş hayvan vardı.Bu hayvanlar sabah namazından sonra Çalkantı Mahallasi çayırında toplanır ve sürü halinde Aydosa otlatılmaya götürülürdü. Sığırtmaç denirdi bizim çocukluğumuzda(Çoban) her evin ineğini,buzağını ve mandasını tanırdı.Büyükbaş hayvanı olanlar sabahleyin erkenden hayvanını alır Yakacık Çalkantı Mahallesi çayırı(Asaf Sağun’un evinin yanı) getirir sığırmaç Rahmetli Reşat amcaya teslim ederlerdi.Akşam üstüde gelip hayvanlarını teslim alırlar ve akşam serinliğinde ineklerini sağarlardı.Ağıllarda öyle.Buradan elde edilen inek ve koyun sütleri Yakacık’ın ilk yoğurthanesinde işlenir,yoğurt ve tereyağ olurdu.Sonra evlerde beslenen inekler ve koyunlar zaman içersinde kayboldular.Unutuyordum her evde aşağı yukarı tavuk,ördek ve kaz da beslenirdi. İşte Yakacık 1940-1955 yılları arasında yakacık’tı. Üzüm bağları,zeytinlikler ve bostanlar hala gözümün önünden gitmiyor.Mezarlığın altı yemyeşil zeytinlik ve biraz aşağısıda bağlık,bahçelikti.Yakacık’ta yetiştirilen ünlü Çavuş üzümü,kınalı yapıncak ve müşküle üzümü Cumartese ve Pazar günleri Yakacık meydanında,küfeler içinde satılırdı. Harmanlar vardı Yakacık’ta.Un değirmenleri ve yahneler vardı Yakacıkta.Yoğurhaneler,ağıllar vardı yakacıkta. Kabadayı insanlar vardı Yakacıkta.Herkes bir birini tanır ve severdi Yakacık’ta.Yakacıklı “Komşusu açken tok yatmazdı” Paylaşmasını bilirdi,dayanışmayı bilirdi.Bütün bu değerler bir bir kaybuldu,yok edildi.Faytonlar çalışırdı Ayazmaya. Cumartesi-pazar insan kaynardı Yakacık.Ayazmada oturacak yer bulamazdınız. Kasaplar,bakkallar ve çayhaneler çok iş yaparlardı Yakacık’ta.Kasap’tan pazar günü yarım kilo kıyma almanız mümkün değildi. Çünkü cumartesi ve pazar günleri Kağıt kebabı hazırlama günü idi. Çınaraltı çay bahçesi komşuların,yazlıkçıların,biz gençlerin buluştukları,dostluklarını peekiştirdikleri yerlerdi.Rahmetli Zeki Müren,bile Yakacık çınaraltı gazinosunda çay içmişti. Rahmetli İsmail Dümbüllü konserler vermişti. Ayazmada devrin ünlü sanatçıları Hafız Burhan,Hamiyet Yüceses,Radife Erten,Abdullah Yüce,Ahmet Üstün,Lütfü Güneri gibi ünlü seslerin konserlerini daha dün gibi hatırlıyorum.Yakacık çınaraltı gazinosunun 1948-1950 yılları arasırda Elektiriki yoktu.Burada karaögö oynatılırdı.daha sonra elektirik geldi ve sinema devri başladı Yakacık’ta. Bugün bu özellikler bir bir ortadan kayboldu,kaybettirdiler.Yakacık’ın Belde Belediyesi olması Yakacık’ın sonu oldu. Belediye olması ile birlikte önce yalı(Mezarlık altı) sonra Madenler üstü süratle betonlaştı.yeşillikler kayboldu.Yeni Mahalledeki Tefne Ormanı yok edildi.Güzelim Aydos talan edildi.Oraları yemyeşillik,bağlık ve bahçelikti.Şimdi orada zenginlerin havuzlu villaları var.Limonoğlu çeşmesi nerede? Yaekacık Hasan Paşa okulunun altı ormanlık ve yeşilllikti.nerede bu orman ve yeşilllikler? Hepsi bir bir yok edildi.Ve eski Yakacık tarihe gömüldü. Kaç kişi biliyor? Koskaca Kartal İlçesinin tüm içme suyu Yakacık’tan sağlanırdı.At arabaları bütün gün Yakacık’tan Kartala içme suyu taşırlardı. Yakacık’ta yaklaşık 50 çeşme vardı. İSKİ suyu yoktu Yakacıkta. Her aile içme suyunu çeşmelerden alırdı. Yakacık meydananda dondurma külühla alınırdı.hari Rahmetli Azem amcamızın keten helvası? Neden bu özellikler bir bir kayboldu? Neden eskide olan tat-tuz bugün kalmadı.Komşuluk ilişkileri,arkadaşlık ilişkileri bir bir ortadan kalktı. Koskaca Yakacıkta bir Yakacıklılar Derneği bile yok. Bu ayıp hepimizin. Bakın Siirtliler Derneği var.Belki başka derneklerde var.Neden biz Yakacıklıların sık sık bir araya gelmelerini,sohbet etmelerini sağlıyacak Yakacık Dayanışma ve Kültür Derneği bile kuramadık.Yazıklar olsun bize ve bizlere.Yakacık’a mağlesef sahip çıkamadık ve de çıkamıyoruz.Bir dernek bile kuramayan Yakacıklı dostlar hiç bana kızmasınlar.Yakacıklı,Yakacıklı olmaktan çıkmış artık.Çocukluk arkadaşlarımızı,okul arkadaşlarımızı 40-50 ve 60 yıl sonra bulabiliyoruz.Ya bu sitede olmasa hiç birimizin kim olduğu,kimlerden olduğuda belli olmayacak.Bir arkadaşımız,bir ağabeyimiz vefat ediyor,haberimiz olmuyor. Misal Sinemacı Erdem ağabeyim benin en yakın dostum ve meslektaşımdı.Ben de Yakacık’ın en güzel yazlık Sinaması Arzu’yu tam 4 yıl çalıştırmıştım.Erdem ağabeyimin vefat haberini yine bu siteden öğrendim. Gelin Yakacıklılar,gelin Yakacık sevdalıları.Derneğimizi kuralım ve sık sık bir arada olalım.Bizlerin günleri artık sayılı olan insanlarız.Yakacık’a şimdi sahip çıkalım.Yoksa çocuklarımız ve torunlarımız kabristanımızda kemiklerimizi sızlatır.kalın sağlıcakla.<br /> Yanıtla<br /> 57.<br /> FETHİ SATICI<br /><br /> Değerli Şefika hocam,sitemizdeki yorumlar,haberler bir birine karıştı. Bunu her halde sizde fark etmişsinizdir.Yani yorumlarda bayatladı,haberlerde.Bu sayfaya silelim ve yeniden yoruma açayım diye düşündüm.Yorumlar ve haberler karıştı.Sitemize esneklik ve güncellik verirsek iyi olur.Bu sadece benim şahsi görüşüm.Saygılar.<br /> Yanıtla<br /> *<br /> nicomedian<br /><br /> Fethi Bey,<br /> Yakacık için ayrı bir adreste yepyeni bir site açıyorum. Böylece sadece Yakacık yazılarına ait bir yerimiz olacak.<br /> Bu yorumunzda ifade ettiklerinizi biraz daha açarsanız bu yeni sitede uygulamaya çalışırım.<br /> Selamlar, saygılar.<br /> Yanıtla<br /> 58.<br /> nicomedian<br /><br /> Fethi Bey,<br /> Mail adresim: nicomedian2@gmail.com<br /> Beklerim.<br /><br /> Saygılarımla.Şefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-5887139144500430347.post-23736534117999899772009-05-27T06:11:00.000-07:002009-05-27T06:26:07.934-07:00MerhabaYakacık yazıları ve resimleriyle artık buradayız. <a href="http://nicomedian.wordpress.com">Eski yerimizde</a> kabına sığmaz hale gelen Yakacık yazıları doğrusu, ayrı bir yeri çoktan hak etmişti. Eski-yeni Yakacık anılarını okumak ve/veya yazmak isteyenleri buraya bekliyorum.Şefikahttp://www.blogger.com/profile/10390227927869795461noreply@blogger.com1